Hava Durumu

Şam Kurtuluş Heyeti (H.T.Ş)

Yazının Giriş Tarihi: 21.02.2020 07:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 21.02.2020 07:30

Heyet-ülTahrir el-Şam (Hay'at Tahrir al-Shâm)

Suriye iç savaşında İdlib'i kontrol eden aktif selefi sözde cihatçılarıdır.

El Nusra'nın en güncel hâlidir.

İdlib'te yüzde 60 hakimiyete sahip.

Suriye'yi İslami bir emirlik haline getirme hedefi olduğu iddiası vardır. 

Rusya ve selefinin yok etmek istediği bir ittifaktır.

Türkiye Cumhuriyeti geçen yıl İdlib'te temsilcileri ile görüşmüş, feshedilmelerini istemiş fakat red cevabı sonrasında terör örgütü olarak tanınmıştır.
 

Türkiye, İdlib'te H.T.Ş'yi pasifize edebilir. Fakat, H.T.Ş'nin yapısı ve yerel dinamikleri itibariyle, olası bir harekatta Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı'ndan farklı bir harekatın cereyan etmesi olasıdır.

H.T.Ş yapı itibariyle 7-8 bin bin civarında bir askeri personele sahip.

Yönetimi ve savaşçılarının yüzde 90'ı Suriye'li.

Liderleri, Muhammed el Culani'de Suriye/Dera doğumlu.

Gerçek adı Ahmet Hüseyin el Şara. (39)

Kod adını Golan tepelerinden alan Culani, 2003'den bu yana bölgede çeşitli örgütsel yapılanmaların içinde bulundu. Lübnan'a gitti ve orada Cundüş Şam'ı destekledi. Amerikalılarca tutuklandı Bukka kampında hapis yattı. Çıktıktan sonra2008'de Ebubekir el Bağdadi ile birlikte hareket etti. 2011 Arap Baharı'nda Suriye Baş Komutanı olarak Bağdadi tarafından atandı. Bağdadi'nin Işid'i kurmasıyla onadahil olmak istemedi ve kendini yolunu çizdi. Hatta, hakkında geçen yıl bu zamanlar yüzünden yaralı bir şekilde Antakya Devlet Hastanesi'ne getirildiği ve tedavisinin yapıldığına dair Rus basınında haberler dahi çıkmıştı.

Suriye savaşı boyunca en uzun ömürlü ve etkili savaşçı olarak örgüte liderlik eden Culani'nin pragmatik yapısı öne çıkarılsa da, selefi liderin işlediği savaş suçları, Alevilere yönelik verdiği katliam emirleri ve İdlib'de kendisine katılmayan diğer savaşçılara karşı beslediği amansız kini ile ün yapmış biri.

Heyet-ül Tahrir el-Şam'ın lideri olunca ilk işi Aşiretler gücünü arkasına almak oldu.

Ve bunun kazanımlarını iyi bir stratejiyle yönetti.

İdlib bölgesinde halen birçok aşiret kendisiyle ortak hareket etmektedir.

Ayrıca, H.T.Ş'nin İdlib'te himaye ettiği ve resmi olarak kendilerine bağlı olmasa da paralelbir askeri kuvveti daha bulunmaktadır.

Genellikle yabancı savaşçılardan oluşan bu yarı-bağlı gruplar arasında; Türkistan İslam Partisi, Cunduş Şam ve Ensar el İslam gibi tamamlayıcı unsurlar da var.

İçerideki yapılanmanın ve yarı bağlı grupların büyük çoğunluğu Türkiye'ye karşı düşmanca bir tutum içerisinde değillerdir.

Nitekim, İdlib'te bulunan 12 Türk gözetim noktasına ve Türk askerine karşı bir taarruz olmamış, hatta H.T.Ş ve yukarıda belirtilen gruplar Türk gözetim noktaları ve sevkiyatlarının gerçekleştiği bazı bölgelerde alan güvenliği dahi sağlamıştır.

Yalnız şu var;  bu ittifak da birçok H.T.Ş savaşçısı savaşmayı red ederek silah bıraksa bile dogmatik olanlar, ideolojik saik'ler ile hareket edenler ve yabancı savaşçılar Türkiye'ye karşı amansız bir mücadele içine girmekten mesleki görevleri gereği kaçınmayacaklardır.

Harekâtın tarafımızca başarılı olması mukabilinde ise H.T.Ş'nin yeraltına ineceği ve Türkiye'ye karşı özellikle İdlib'te terör saldırıları düzenlemesi ve gerilla savaşı yürütme ihtimalini de öngörmekte fayda var.

Suriye'de Esad'ın yeni bir yasa çıkardığı konuşuluyor. Savaş sırasında teslim olup, silahını teslim edenler ülke sınırlarında başka bir bölgeye otobüslerle gönderilmekteymiş. Esad, bu şekilde pek çok grubu İdlib'e toplamış. Işid'lileri de Deyrizor'a göndermiş.
İdlib'teH.T.Ş'nin milisleri mâlum. Ancak güçlü olduğu için yanında yer alan pek çok Ö.S.Ö da var. Yani, H.T.Ş adı altındaki her grup, El-Kaide'ci değil. Halep'ten çıkarılıp, otobüslerle buraya getirilmişler. Ara ara saldırıyı deniyorlar ama Rusya yoğun bombardımana başlayınca geri dönüyorlar. Pratikte şu an pasifizeler.

Her ne kadar Türkiye'nin Suriye muhalefetini bir kalkan ve yereldekileri müttefik olarak kullanması Türkiye'nin elini güçlendiriyor olsa da, H.T.Ş'nin askeri kapasitesi PKK/YPG ve DAEŞ'ten oldukça farklıdır.

Bu makaleyi kaleme alırken H.T.Ş'nin kendini fesh etmeye yönelik adımlara olumlu baktığı ifadesi medya da yayılsa da, bu uçurtma haber kısa sürede sözcüleri tarafından yalanlandı. H.T.Ş tek başına bir grup değil, çatı ittifakıdır. Ona yakın örgütlerden oluşur. Yani, Heyet-ül Tahrir el Şam, Şam'ın kurtuluşu için Heyet olarak adlandırılmış. Bence, kendini fesh etmekten ziyade içerdeki baskılardan dolayı muhalif çizgide yürüyecektir belli bir zaman.

Öte tarafta durum böyle iken kendi penceremizden de bir değerlendirme yapalım:

Bölgede savaş uzadıkça, mülteci sorunu Türkiye'yi tehdit ediyor. İşte bu yüzden hain plânları süreci uzatmak üzerine kurulu. Oluşturulan göç dalgası ile Erdoğan'ın paniklemesini ve kaybetmesini sağlamaya çalışıyorlar.

Bu ayak oyunlarına karşı çözüm basit aslında: Mülteci sorununu Avrupa'ya yakın hissettirmek.

Bu coğrafya'da ne kadar gecikirsek o kadar zararlı çıkarız.

Barış Pınarı Harekat'ı çok erken sonlandırıldı. Amacına tam manasıyla ulaşması beklenmeliydi. Bu kazanım bizim lehimize yazsaydı bugün farklı bir portre çizebilirdik.

Sonuçta, bölge arkamızdan iş çevirenlerden geçilmiyor. Rusya, Suriye'nin bütün hava sahasını S-300 ve S-400'ler ile kontrol ediyor. Bu durum da nasıl bir operasyon yapacağız? Rusya ile diplomasi de ortak payda da buluşmak gerek.

Diğer yanda A.B.D İdlib anlaşmazlığı neticesinde Rusya ile ilişkilerimizin tamamen bozulmasına odaklanmış. Pusuda bekliyor.

Bu sayede Fırat'ın doğusunda P.Y.D'ye geniş bir alan oluşturup devletleşmesinin yolunu açacak.

İşin bu yönü ise tam bir Ortadoğu çıkmazı ve bize hiç gelmez.

Zaten Suriye'deki savaşın uzatılma sebebi de bir anlamda bu.

Her zaman terbiyesi kolay azınlıklar desteklenir asli unsuru ortadan kaldırmak için.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.