Hava Durumu

Pil bitti

Yazının Giriş Tarihi: 16.04.2021 06:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 16.04.2021 06:30

Yarım asır öncesine dayanan Afganistan iç savaşının sona erdirilmesine yönelik ciddi uluslararası siyasi adımlar ve görüşler yeniden gündemde.

Eski Başkan Trump'ın birliklerini Afganistan'dan almak istemesine o dönem çatlak sesler çıksa da; bugün artık çareler tükendi. Çünkü pil bitti.  

Küresel hakimiyeti benimseyen kesimlerden; özellikle Amerikan bürokrasisi ve ordusunun da bu konuda artık eli kolu bağlı.

Gelinen nokta da takke düştü kel göründü.

Seçim döneminde Biden, Afganistan'dan çekilme konusunda Trump'a muhalefet eden kesimin adayı olsa da;  geçen süreç Amerikan diplomasisinin hâlâ Trump'ın açtığı yolda ilerlediğini doğruluyor.

Taliban'ın Siyasi Sözcüsü Dr. Muhammed Naim'in birliklerin çekilmesi ile alakalı yaptığı açıklama ise şöyle:

"Amerika Birleşik Devletlerindeki yönetim değişiminin Afganistan'a olan bakışını değiştireceğini sanmasak da; iki ülke halklarının çıkarları gözetiliyor. Bu ateşkes ile Birleşik Devletler tarihlerindeki en uzun soluklu savaşı sona erdiriyor. Çarpışmalar iki tarafında çıkarına değil.''

Yeni Amerikan yönetimi ile Taliban tarafı her ne kadar çekilme sürecinden hoşnut olsalar da; bölgedeki diğer aktörler onlar gibi düşünmüyor.

Başta Avrupalı devletler olmak üzere Rusya, İran ve Hindistan geri çekilmenin tamamen gerçekleşmesi halinde Taliban'ın daha da güçleneceğinden korkuyorlar.

Afganistan'ı perde arkasında çıkarları için gayri meşru yollarda kullanmaktan geri kalmayan bu ülkelerin bu anlaşmayı boykot etmesi de son derece normal.

Amerika tarafından bakıldığında ise, bazı ülkelerdeki askeri varlıkların oluşturduğu mali güçlüklerin bütçe de açtığı deliklerin kapanmasına olan ihtiyaç son derece elzem.

Biden'in bu nokta da Trump'u takip etmesi asla şaşılacak bir durum değil.

Dünya gerçeklerinin getirdiği krizler, maliyet hesapları ve olası kazanımlar 21.asırda her ülke için aynı ölçüde değerli ve kaçınılmaz seviyede çünkü.

Diğer bir acı gerçek ise pandemi döneminde yitirilenler.

Birleşik Devletlerde Vietnam Savaşında 60 bin askerin öldüğü hatırlanırsa, bunun 4 kat fazlası, bir yıl içinde Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetti. Bu bile her yerde üssü olan ve irtifa kaybeden bir devlet için büyük bir yıkım.

Amerikan  iç siyasetinde tavan yaparak büyüyen ve endişe arz eden bir durum var. Geçmişte dünya ile kora kor hesaplaşan zihniyet kaybetmeye başlamanın verdiği panik havasıyla adeta soğuk duş yaptı. Ve birbirini karşılamayan zarar kâr hesaplarıyla yüzleşildi.

Endişelenenler elbette sadece siyasi erkân değil. Kurumlarda bunu derinden hissediyor. Bu kurumların en önemlisi de şüphesiz Pentagon.

Hatırlanacağı üzere 2017 Temmuz'unda yayınlanan bir raporda bu şekilde devam edildiği takdirde; "Birleşik Devletlerin küresel liderlik rolünü kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya olduğuna dikkat çekilmişti. Bunun içinde bir dizi tedbir ve küçülme politikalarının sıralanması gerekiyor" şeklinde belgeler ibraz edildi.

Söz konusu çalışmalar ise, Birleşik Devlerin liderliğini kaybetmeye başlamasının daralma, duraklama ve çöküş olarak seyrini sürdürdüğü şeklinde hem fikir.

Peki bu noktaya nasıl gelindi? Kısaca şöyle özetleyelim;

1990'lardan itibaren hantal yapının kaldırılıp, yerine yeni bir sistemin inşa edilememesi Birleşik Devletler hegemonyasını gün be gün eritti.

Ülkenin zayıflayan ekonomisi ve yumuşak güç politika çarklarının eskisi kadar işlememesi, değişim ve adaptasyon kapasitesinin düşmesi, mobilizasyon'a ayak uyduramama, yeni dinamik ülkelerin kendini parlatması, Birleşik Devletler gücüne meydan okumalar ve bu noktada, kendini gösteren kararsız siyasi politikalar ile bunun mücadele enerjisine yansıyan olumsuz sonuçlar mâkus talihin sonunu getirdi.

Bugün Afganistan özelinde yaşanan mecburiyetler, yarın farklı coğrafyalar içinde kendini gösterecek. Bakmayın siz çekilmenin manidar 11 Eylül tarihiyle vücut bulacak olmasına. Biden aklınca giderayak ihaleyi yine Afganistan'a bırakmak istiyor ama; önceki hükümetlerini sorgulamak işine gelmiyor. Bu yıkımları, azar azar durdurulmaya çalışılırken katlayacak.  

İşleyen zamanda, hazır Amerika düşerken yenidünya düzeninde kendine yer kapmayı başaranlar bu yüzyılın kazananları olacaklar.

1970 ve 1980'lerin yükselen 'yeni dünyası' şu an içler acısı haliyle kendini tüketiyor.

Bu örneğin eksilerini ve artılarını iyi etüt edip gerekirse Anayasallaştırıp aynı hataya Türkiye olarak düşmemek gerek.

Ama, bununda geçmişine ve inançlarına bağlı çalışkan yeni nesillerle mümkün olduğunu bilelim. Gördük. Kötü komşu bizi ev sahibi yaptı ve yerli üretim politikalarıyla sınıf atladık. Hatalardan ders alarak yaşananları ülke geleceğine not ederek yürüyelim yeter.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.