Ölçüsüz güç! (1)

Birleşik Devletleri altüst eden olay 20$'lık sahte bir banknotun kullanılmak istenmesiyle başladı.

George Floyd, memleketi Teksas'tan yıllar önce ayrılıp Minneapolis'e yerleşen Afro Amerikan siyahi bir vatandaştı.

Gece kulübünde koruma olarak çalışıyordu.

Fakat pandemi sonrası o da milyonlarca Amerikalı gibi işini kaybetmişti.

Hayatının inişe geçtiği dönem ise 2007 yılında hırsızlıktan tutuklanıp 5 yıl hapis yatmasıyla start aldı.

25 Mayıs akşamı marketten alınan bir paket sigara parasının sahte olduğunu düşünen market çalışanı durumu polise bildirince, olay yeri ekibi sanığı tutuklamak amacıyla önce silah kullanarak şüpheliyi yere yatırdı ve boğazına diziyle basarak Floyd'un nefes almasını engelledi.

Bu ölçüsüz kaba kuvvetin kaçan ucu, bir insanın yaşamını yitirmesine neden oldu.

Olay medyaya yansıyınca duruma öfkelenen binlerce siyahi Amerikan vatandaşı caddelere dökülerek protesto gösterilerine başladı.  Şehir karıştı. Ülke gündemi haline geldi.

George Floyd'un ölümüne sebep olan polisin uyguladığı bu şiddet, Birleşik Devletler'de  ırkçılığın yeniden masaya yatırılmasını sağlayacak gibi.

Elbette Amerika bu krizi bir şekilde aşacaktır ama asıl mesele akabinde ne şekil bir yol haritası izleneceğidir.

Öncelikle ciddi reform paketleri ile uzlaşmaya gidilmesi gerekecek.

Ardından gelecek artçı depremlere karşı da B ve C planlarının hazırda tutulması şart. Aksi halde ülkede kaos bekleyen fay hattı daha da derinleşir.

Yıllar önce denizyolu ile yaptığım ve özellikle zenci nüfusun yoğunlukta olduğu Jacksonville liman şehrinde siyahi nüfusun uygulanan çifte standartlara yönelik isyan ve bezginliğine şahit olmuştum. Sistemin tamamen kendi aleyhlerine yönelik işletildiğine dair kuvvetli bir inanca sahipler.

Doğrusu, o günden bu güne Amerika'da bir zenci ayaklanmasının olacağına dair inancım her zaman tazeydi.

Bu ne ilk nede son vaka.

Hükümetin gün geçirmeden konuyu masaya yatırması şart. Özellikle zenci haklarına yönelik yapılacak geçiştirmeler Birleşik Devletler'in en büyük zaafı olarak tarihe geçer.

Geçmiş krizlerde gösterilen toparlanma kabiliyeti devam ettirilemezse Amerikan rüyası kâbusa dönüşebilir.

Kıta'nın tarihinde yaşanan ırkçılık sorununun mağdur listesi o kadar uzun ki; ülkenin asıl sahipleri Kızılderililerden başlasak makale bitmez.  (Devamı yarın)