Hava Durumu

Mecburen mecburiyetten

Yazının Giriş Tarihi: 24.09.2021 07:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 24.09.2021 07:30

Atomun parçalanmasıylabatıdan başlayan nükleer akım 1950'lilerden itibaren dünyanın dengesini değiştirdi.

Bugün yeryüzünde 30'dan fazla ülke de 500'e yakın nükleer reaktör var.

Nükleer Santrallerin yarıdan fazlası Kuzey Amerika ve Avrupa'da bulunurken; uzak doğudaki reaktör sayısında da artış söz konusu.

Avrupa Birliği'ne üye ülkeler enerji ihtiyaçlarınınneredeyse yarısını nükleer güçten karşılarken; kıtada an itibariyle en az 130 nükleer reaktör faal durumda.

Fransa, 58 nükleer reaktör ile Avrupa'nın lideri durumunda ve enerji tüketiminin %70'ini buradan temin ediyor.

İkinci sıraya ise İngiltere yerleşmiş. Ülke, 15 reaktör üretiminin yaklaşık %19'unu bu tesislerden sağlıyor.

Üçüncü sırada bulunan İsveç'te ise 10 reaktör tesisi mevcut. Onun da üretiminin %20'si nükleerden.

Almanya'ya baktığımızda 8 reaktör ile ilk üçün dışında kalsa da Avrupa'nın lokomotifi yükünü zaten her anlamda tutmuş.Almanya'da 2022'ye kadar bu tesislerin kapatılmasına yönelik açıklamalar yapılsa da; iç basında temiz enerji kaynaklarının nükleer kadar etkili olmayacağına dair yayınlanan makaleler geri dönüşün habercisi olarak yorumlandı.

Bende nükleer gücü özendirici birkaç radyo programlarını dinlemiştim son alınan benzer kararlarla ilgili.

Okyanus ötesinde ise dengeler bilindik şekilde işlemeye devam ediyor.

Birleşik Devletler bu alanda Dünya birincisi.

100 reaktörün faal olarak çalıştığı ülkede enerji ihtiyacının beşte biri bu reaktörlerden.

Kanada'ya geçersek 19 reaktörle kıtanın ikincisikonumunda ve enerjinin %15'ini bu güçtenkarşılıyor.

2 reaktör kuvvetiyle çalışan Meksika ise %6'lık üretimle çarkı döndürme çabasında.

Asya ve Uzak doğuya uzandıkça buradaki ülkelerin bu konuda çağın talep kârı olduklarını görüyoruz

Rusya ve Çin zaten önceden beri işin içindeler ve ilk ikiye demirlemişler.

Onları Japonya ve Güney Kore takip ediyor.

Ancak Çin Milenyum ile başladığı yatırımlarını günümüz itibariyle katlayarak gidiyor. Ülke tesissayısını 36'ya çıkarmış. Ayrıca 18 nükleer tesis inşasıda devam ediyor. Bu arada Çin nükleer üretiminin %3'ünü nükleer güçten elde ediyor.

Rusya'da ise halen faal 36 nükleer rektör çalışıyor ve ülkenin yaklaşık %17'si bu güç ile devir daim oluyor.

Bugün batıda dile getirilen temiz enerji söylemlerinin aksine Rusya gelecek ile ilgili planlarını yine nükleere endeksleyerek yaptığını açıkladı.

Uzakdoğu'da ki durumu inceleyecek olursak; Japonya'da halen faal 43 reaktör olduğunu faciaya rağmen belirtmekte fayda var.Yaşanan Fukuşima felaketinden sonra konuyu biraz unutturmak isteyen Japonlar hali hazırdaki nükleer tesislerini kapatmayı düşünmediklerini açık yüreklilikle beyan ettiler. Bu da nükleerin kolay vazgeçilecek bir enerji kaynağı olmadığı gerçeğini yüzümüze çarpıyor sanırım.

Görülüyor ki ileri ülkelerin nükleeri tasfiye etme gibi bir dertleri yok.

Bir başka ülke Güney Kore ise 25 reaktörle yenidünya düzenin de kendine yer ararken,4 reaktör inşasını da bitirmek üzere.

Yarım yüzyıl sonra dünya dengelerini yeniden altüst edecek olan Hindistan'da ise durum farklı değil. Faal olarak 22 reaktör ülkenin hizmetindeyken 6 yeni reaktörde inşa aşamasında.

Pakistan, Bangladeş ve BAE gibi ülkeler de bu enerji gücüne yeni ulaşmayı hedefleyen yeni devletler olarak çalışmalarını hızlandırdılar. Amaçları en kısa sürede bir elin sayısını geçmeyen nükleer tesislerine yenilerini de katarak kalkınmak.

Türkiye'miz ise konuya 50 sene önceden vâkıf olsa da;yetersiz yönetim kadrolarının gerek iş bilmezliği, gerekse dış mihrakların elini kolunu bağlaması sonucubu atılım bugünlere dek sarktı.

Fakat artık yeni bir zaman diliminin ucundayız.Güney ilimiz Mersin'in Gülpınar ilçesine kurulan ve çalışmalarıhenüz devam eden nükleer santralimizin 2023'te faaliyete geçmesi ülkemizin gücüne güç katacaktır.Aynı şekilde Sinop için de devrede olan diğer nükleer santralin toplam da 8 reaktör gücünde olması bizim kazancımız.Bu projenin de 2025'te hayata geçmesi öngörülüyor.Bu minvalde atılacak adımların önünde durmak, dünya şu durumdayken alınacak en sağlıksız karar olur.Memleket sevdalıları olarak yukarıdaki örnekleri iyi irdelemeli veduygusallıkları bir kenara bırakılmalıyız.Dünya'da 100 sene de bir yaşanan dönüşümü es geçmek bu ülkeye bir asır kaybettirir emin olun.

Ötesini düşünmek bile istemiyorum.Gelin yol yakınken yolumuzu kendimiz açalım. Bu vakit önümüzü görmek için en doğru vakit. 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.