Irak klişesi

Irak Genel seçimleri 10 Ekim'de beklenenin altında bir katılımla sona erdi. Yüksek Seçim Komiserliği katılım oranını %41 olarak açıklarken, bazı anket firmaları bu oranı %30 olarak telaffuz etti.

Oy kullanım oranının %20 ile %25 seviyesinde kalması, 2018 seçimlerini (%44,52) arattı.

Türkiye'deki son genel seçimlerde katılım oranının %86 seviyelerin de olduğunu hatırlarsak, durumu daha iyi etüt etmiş oluruz.

Uzmanlar Irak'lıların seçimlere olan iştirakinin zayıf olmasının nedenini değişecek bir şey olmamasına olan inançlarından kaynaklandığını belirtiyorlar.

Gelen sonuçlar neticesinde İran ve Birleşik Amerika karşıtlığı ile bilinen Mukteda es Sadr 329 sandalyeli Irak Meclisinde 73 sandalye ile seçimin galibi oldu ve önceki seçimlerde olduğu gibi bu seçimlerden de yine 1. parti olarak çıktı.

Eski Meclis Başkanı Muhammed Halbusi ise 38 sandalye ile 2.'liği kaptırmazken, eski Başbakan Maliki 37 sandalye ile 3.'lükte kaldı.

Seçim sonuçları gösterdi ki; hem İran'a yakın partiler hem de PKK'nın desteklediği oluşumlar sınıfta kaldı.

Katılım oranın aşağıda kalması Sadr grubunun işine geldi. Sadr ve yandaşları özellikle Başbakan'ın kendilerinden olmasını istese de; Irak başbakanın pazarlıkla belirlendiği bir ülke.

Irak'lıların seçime olan ilgisizliği neredeyse tüm Ortadoğu coğrafyasıyla aynı sebebe dayanıyor. "Seçim şeffaflığının güven vermemesi".

Nitekim bu düşünce daha arası soğumadan öne çıktı ki; İki ay önce vefat eden birinin milletvekili olması bu kaygıları doğruladı.

Bazı seçmenlerin ise elektronik arızalar sebebiyle oy kullanamadan geri dönmesi de bu etkenlerden sadece biri.

Şu zeminde halkın iradesinin temsil edilmediği bir senatonun Irak'ı yönetecek olması, bölgede pek kimseyi heyecanlandırmıyor.

Çünkü halk biliyor ki; Bağdat Senatosunun üzerinde Washington, Tahran ve Şia'nın etkisi var.

Bu paralelde Başbakan Kadhimi halkın siyasete karşı tarumar olan güvenini onarmaya çalışsa da; gelinen nokta maalesef çok uzun boylu değil.

Başbakan, oy kullanmaları konusunda özellikle genç nüfusa ve kadınlara yönelik telkinlerde bulunmuştu. Ancak bu motivasyon Irak seçmenini  %41 seviyelerine ancak taşıdı.

Sadr gelinen son noktada bu sonuçlara göre ya koalisyon yolu arayacak; ya da yeni bir seçim takviminin belirlenmesini bekleyecek.

Eğer koalisyonda karar kılınırsa kendi içlerinden biri, yahut eski başbakan Mustafa el Kadhimi görevine kaldığı yerden devam eder.  Çünkü Kadhimi Sadr'a yakın bir isim ve Sadr bu şartlarda başka alternatif aramaz.

Yalnız Irak'ta başı çeken Sadr'ı gerilerden gelerek tehdit eden bir aday var. Eski Başbakanlardan Nuri el Maliki.

Malikinin yükselişi gelecek zamanlarda Sadr'ı olumsuz etkileyebilir. Zira Irak'ta Şii oluşumlar hala ilk tercihler olsalar da; kendi içlerinde sert ihtilaflar ve bölünmeler yaşıyorlar.

Sünni, Arap ve Kürt oluşumlarsa şuan baş altı bir görüntüdeler.

Yalnız ülkemizin Sünni Irak Türkmenlerine yönelik yürüttüğü çalışmalar, uçaktan attığı "Teröre Hayır" bildirimleri özellikle PKK'ya karşı istenen tavrı ortaya koydurttu.

Gelinen süreçte ise PKK'nın çalışma alanı en azından daralmış oldu.