Hava Durumu

İngiliz oyunu

Yazının Giriş Tarihi: 08.05.2020 06:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 08.05.2020 06:30

Geçtiğimiz günlerde ülke gündemini meşgul eden LGBT çıkışı, yeni bir tartışmanın önünü açtı.

20'nci asrın ortalarından itibaren toplumsal algının kendini aşması ve özgürlükçü düşünce mantalitesinin yaşam tarzına bir serbesti getirmesiyle, günümüzde özellikle gelişmiş ülkelerde bir yönelim olarak pompalanan eşcinsellik, tarihler boyunca ahlaksızlık, suç ve günah olarak kabul edildi.

Bu durumun doğumsal değil, edinsel olduğu bilgisi tezlerle ortaya konmuş, insanda büyük ölçekli bir cesaret kaybından kaynaklandığı, kişinin yaşamda cinsellik rolüne yeterince hazırlanamamasından ortaya çıktığı öngörüsü bilim çevrelerince kabul edilmiştir.

Fakat özellikle ileri ülkeler dahi bu durumu çıkarları doğrultusunda beslemiş, dümen suyuna girenleri çıkarları doğrultusunda yönlendirmiş, nesillerin imhasına yönelik özenti unsurlarını da sahaya sürmüşlerdir.

Böylelikle din merkezli tasavvufi öğretilerin yeni dünya düzeninde ayaklarına bağ olmayacağı bir çağı düşlemişlerdir. 

Yüce yaradanı gönül merkezinde istemeyen sözde aydın! İlluminati artıkları, akıl ve bilim yoluyla aklı evvel hareket eden, tarihinden bi haber zavallıları önüne katıp, çağlar öncesinin Lut kavmi karanlığına geri çağırmak istiyor.

Bunu da, sınırsız özgürlük ve eşitlik gibi cezbedici sihirli kelimelerle pazarlıyor.

Günümüzde Avrupa'da eşcinselliği bir bozukluk yada hastalık olarak adlandırmak suç.

Bizde de aynı paralellikte olan bir "İstanbul Sözleşmesi" ne yazık ki yürürlükte. 

Bu konuda raydan çıkmış Almanya'nın dahi çocuklarına herhangi bir yaptırımda bulunması kanunlarla önlenmiş.

Doktorların böylesine hayati bir karar öncesinde, çocuğa özel danışanını tavsiye etmesi yasak. Aksi halde yüklü para cezaları kapıda.

Avrupa bu algı hareketinin normalleşme çalışmalarına 1980'li yıllarda Yeşiller Partisi ile start vermiş. O yıllarda cinsel özgürlük paravanıyla meşrulaştırılmaya çalışılan bu sapkınlık, günümüzde ise hoş görü çatısıyla korunuyor.

Ne vahimdir ki bu bi çareler aynı pervasızlığın Türk Milletince de ileri! Bir görüş olarak normalleşmesinin peşindeler.

Bu ince çizgide herkes kendine saygı duyulmasını bekliyor ama, kimse yozlaşmışlıktan uzakTürk toplumunun örf ve dini duygularını önemsemiyor.

"Yüce dinimiz İslam'ın LBGT'ye bakışı Diyanet İşleri Başkanımızın açıkladığı gibidir."

Bu kaos bir İngiliz Casusluk Oyunudur.

Osmanlıya ihanet eden Hicazın Yahudi kökenli Araplarının İngiliz altınlarıyla kendilerinden geçen hain şeyhleri, Lawrence lejyonuna biat edince, hoş görü! Sınırlarının kapıları ilk olarak bu topraklar için ardına kadar açılmıştı.

O dönem Lawrence öncülüğü ile İngilizler dünya çapında bir eşcinsellik koruyuculuğuna soyundu.

Özellikle Asya kıtasına meşhur eşcinsel sanatçılarını konserlere göndererek, eşcinsel haklarına dair dinletiler düzenleyip algı ve özenti oluşturma çabasına giriştiler.

Amaç, nesli bozmak ışıltılı neonlar ve baş döndürücü teknolojik medeniyetleriyle! kendilerine köle etmekti.

İngiliz şarkıcı Elton John'da bu lejyonist saldırının önemli köşe taşlarından biridir.

Ve hala kendine özenmekte sınır tanımayan budala hayran kitlesini zehirlemektedir.

Türkiye sahillerine geçtiğimiz yıllarda yanaşan bir İngiliz Donanması, Kraliçe Elizabeth'e her defasında bağlılıklarını ifade etmek için, askerlerinin barlarda sarhoş olup alkolün dozunu iyice arttırınca, anadan üryan soyunup, zil zurna bir şekilde hemcinsleriyle girdikleri iğrenç haller, hâlâ dönemin gazete arşivlerindeibret-i âlem için saklanıyor.

Demem odur ki; İngilizlerin LGBT kıtalarını yönlendirebilecek ve yönetebilecekbilinç düzeyine sahip oldukları açıktır. Bu hâl nede olsa onların genlerinde var.

Ülkemizde de, İngilizlerin elinde oyuncak olduğunun farkında bile varamayan bir kısım özenti mağdurları, hayatlarını bu uğurda heba ediyor. İstanbul/Beyoğlu'nda tertiplenen yürüyüşler birçok çirkinliği ve taşkınlığı da beraberinde taşıyor. Açılan pankartlarda Türkçe ve Kürtçe keskin söylemlerin ahlaki boyutları zorlaması gerçekten hem acı, hem de düşündürücü.

(Yaşasın eşcinsel aşk, Biji evina, Jin,jiyan azadi v.s sadece bu pankartlardan bazılarıydı.)

Londra'da düzenlenen Onur! Yürüyüşüne de Ülkemizden ve K.K.T.C'den bir kısım grupların ellerinde flamaları! ve dövizleriyle iştirak ettiği basında yer almıştı.

İngiliz başkentindeki bu yürüyüşe o dönem İstanbul'daki İngiliz konsolosluğu da destek vermiş, bina dışına kendi ulusal bayrağının yanı sıra o sözde temsil renkli flamayı da asmışlardı. İşin ilginç boyutu konsolosluk görevlileri o durumu fotoğraflayıp kendi sosyal hesaplarında paylaştı.

İngiltere Başkonsolosu Leigh Turner konuyla alakalı destek verici bir yazı kaleme alarak, Birleşik Krallığın eşcinsellerin yanında olduğuna dair açıklamalar da bulundu.Aynı durum A.B.D İstanbul Konsolosu Charles Hunter tarafından da onaylanarak, gösterici grup selamlandı.

Güzel ülkemize ve tertemiz Anadolu insanımıza oynanan İngiliz Oyunlarının farkındalığına artık varmak gerek.

Eşcinsel casuslara karşı ayık olunmalıdır.

Lezbiyen ve Eşcinsel Turizm konusunda araştırmaları ile tanınan Spartacus şirketinin araştırmasına göre, Türkiye malum turizm olarak adlandırılan bireylere yönelik Turizm konusunda 138 ülke arasında 90'ncı sırada.

Anlaşılan o ki,  Batının hastalıklı kafası Türkiye'nin genlerine takmış durumda. Amaç belli.

Toplum yapımızı dejenere etmek.

Umarım devletimiz ve toplumumuz ezan ıslıklayan bu yoz zihniyete hoş görü kapılarını sonuna kadar açmaz.


 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.