Hava Durumu

Batı cephesinde yeni bir şey yok

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 07:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2020 07:30

Dünya siyaset bilimi göstermiştir ki; ekonomik yaptırımların devreye sokulması her zaman için büyük devletlerin, orta sınıftakileri baltalama ve önünü kesme gayreti olarak nitelenmiştir.

Türkiye'nin, dünyanın her noktasın da belirleyici bir unsur olarak görev almasını hazmedemeyen dış mihraklar, gündemlerine yaptırım tehdidini getirerek bir kırılma beklentisine girdiler.

Sıraya koydukları birinci faz, genel itibariyle kısıtlama ve yasaklama olarak belirlense de;bu atraksiyonların ülkeye vereceği zararın boyu uzun değil.

Çünkü Türkiye artık o atlama taşının provasını çoktan yaptı.

Geçiş dönemi sancıları can yakacak olsa da; altından kalkılamayacak afaki işler değil başımıza ördükleri çorap.

Önceki makalelerimde yıllarca yaptırımlar altında kalan İran'ın bu durumu nasıl yönettiğini paravan şirketlerle bu taşların üzerinden nasıl atladığını irdelemiştim.

Benzer formüllerin bizde de müspet sonuçlar vermeyeceğini kim iddia edebilir?

Kendi iş yaptığım limancılık sektöründe de Amerika'nın Trump eliyle çıkardığı yasayla boru ihracat/ithalatını kısıtlayıcı tedbirlerle hayata geçirmeye başlamasının üzerinden, tam 2 yıl geçti. Ve para muslukları sonuna kadar kapatıldı. Buna rağmen ben ve iş arkadaşlarım küsmeden şikayet etmeden gözümüzü kapatıp üreterek önümüze baktık. Bu durum kendimizle birlikte Amerika'nın başka pazar arayışına yönelmesinin de önünü kesmiş olacaktı. Bu amaç etrafında birleşilip tek yumruk olundu. Yani aslında yazarınız çuvaldızı önce  kendine batırdı.

Bugün, Rusya ile sıkıntılar yaşayan Ukrayna Türkiye'ye arabuluculuk yapması için teklifte bulunuyor. Bu, güvenlik dengeleyici bir unsur olduğumuz anlamını taşır. Önce kendimiz kendimize olan bakışımızı değiştirmeliyiz. Macron'u Karabağ meselesinde kim diskalifiye etti. Bizimle uğraşan ağlak Yunanistan'ı kim takıyor artık Avrupa'da? Almanya ara sıra gazını alıp oturtuyor yerine.

Batı hızla ivme kaybediyor. Almanya, Fransa ve İngiltere hepsi birbirinden nefret eder halde.

Ülkemizin sahada engellenemez vurucu güç olması ve diplomaside ki etkinliği endişelendiriyor.

Şunu hazmetmeliler ki; Türkiye artık Avrupa'da, Balkanlar'da, Doğu Akdeniz'de, Orta Asya'da ve Avrasya'da yeni bir soluk olarak kabul gördü.

Kendimizi belli bir coğrafyaya, bir bölgeye, ya da bir kıtaya hapsetmenin gereği yok.

Bugün Ortadoğu'ya yön veren Suudi Arabistan ve İran değil, Türkiye ve Birleşik Devletler destekli Suud Krallığıdır. Hükümetimizin Suudi Arabistan yönetimine karşı olan üstünlüğü tartışma götürmez. Çünkü Suudiler demokratik bir yapıya sahip değiller. Krallık Ebu Cehil'in torunlarına geçtiğinden bu yana kaderleri bu.

Mısır ise vizyonsuz sert bir diktatör rejiminin altında kıvranmakta.

Avrupa zaten kendi içinde kaynıyor. Fransa, Almanya ile rekabete tutuştu ama yiyeceği tokatla uzun süre kendine gelemeyecek. Bu yüzden Avrupa savaş öncesi yıllarını andırır bir durumda.

Putin ülkemizin Orta Asya'daki Türk kardeşliğinden rahatsız olsa da; Türkiye'yi gözden çıkarabilecek kadar fedakâr değil.

İdlib'deki gerilimleri hatırlayın. Onca anlaşmazlığa rağmen Moskova Türkiye'nin bakış açısına gönlü istemese de katlandı ve Ermenistan'dan ziyade müttefikimiz Azerbaycan'ı haklı bularak Paşinyan'ı terbiye etti. Ayrıca Rusya Türkiye'nin Avrupa'yı rahatsız etmesinden de oldukça memnun. 

Türkiye batıyı Suriye'de Libya'da ve Dağlık Karabağ'da 3 cephede de yendi. Bu atlanacak bir ayrıntımı?

Ülkemizin bu aktif politikası devam eder ve yaptırım sesleri yankılanırken hem içeride hem de dışarıda büyük yatırımlara imza atılmaya devam ediliyor.

İşte bu yatırımlar yaptırımların panzehirleri olacaklardır. 

Örneğin Birleşik Devletler'in tüm dayatmalarına rağmen S-400'ler alındı. Neticesinde yaptırımlar geldi ve yenileri de Biden ile kapıda. Sanayilerin çarkları döndüğü sürece korkulacak bir şey yok. Çünkü sürekli bu cepheden gelecekler, buradan deneyecekler. Yani aslında batı cephesinde yeni bir şey yok.

Kronikleşen eylemlerin/yaptırımların etkisinde korkup olumsuz görüş beyan edenler her daim olmuştur oluyordur ve olacaktır.

Umutları sekteye uğrayanların hemen yüzü düşmesin. Türkiye bu bağımsız çizgisinde ısrar ettiği sürece batının kılıcının gölgesi her daim üzerimizde olacaktır.

Varsın onlar bildiğini, bizlerde üretimimizi yapalım. Bildiğimiz işi yapalım. Çünkü bu davadan üreten kazanacak. Onlarsa üretene muhtaç kalacak.

Sözün özü; adım Hıdır bildiğim budur.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.