Hava Durumu

Arapsaçı bir kent

Yazının Giriş Tarihi: 07.02.2020 07:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 07.02.2020 07:30

İdlib, dağlık alandan ibaret yitik bir Suriye kenti.

Asi nehri, mavi adına görebileceğiniz yegâne şey.

Her an düşebilir. Düştüğüne dair haberler geliyor, ancak haberlerin güvenilir kaynağı henüz yok.

Birleşmiş Milletler burada son yılların en büyük insanlık dramının yaşanabileceği konusunda endişeli.

Rusya ve Suriye, bölgenin teröristlerden temizlenmesi gerektiğini savunurken, Türkiye ise göç dalgası ve insani krizin daha da tırmanacağı kaygısıyla operasyona karşı çıkıyor.

İdlib, Astana Mutabakatı çerçevesinde Suriye'de oluşturulan gerilimi düşürme bölgelerinden biri olarak belirlenmişti.

Mutabakat çerçevesinde Türkiye İdlib içine 12 gözlem kontrol noktası kurdu. Bunların aralarına Rusya 10, İran'da 7 gözlem noktası daha yerleştirdi.

Şehir, bölge aktörlerinin her biri için kendi çıkarları doğrultusunda stratejik öneme sahip.

Uzmanlar İdlib'in iç savaşın dönüm noktalarından biri olacağı kanısında.

İdlib'i Esad alırsa Suriye iç savaşında büyük bir kazanım elde etmiş olacak.

Suriye ordusunun kapsamlı bir harekâtla bu vilayeti muhaliflerden geri alması, kısmen de olsa savaşı Beşer Esad'ın kazandığı anlamına gelecek.

Rusya ve Esad rejimi Astana'daki mutabakatın teröristleri kapsamadığına ilişkin maddeyi kullanarak İdlib'e askeri operasyon yapmak ve "teröristleri temizlemek"motivasyonu altında bölgeyi tamamen kontrolleri altına almak istiyor.

Esad'ın "Kaplan" lâkaplı en iyi komutanlarından Suriye Baas'ının temel dayanaklarından, hava istihbaratçısı Tuğgeneral Süheyl Hasan'ın İdlib'in güneyine geldiği söyleniyor. Eğer bu doğruysa gözüm kapalı İdlib, hibrit terörden arındırılmıştır diyebilirim.

Komutan Süheyl Hasan ordunun en baskın kişiliği.

Kendisi, Beşer Esad'ın koltuğunun olası en kuvvetli adaylarından biri ve aynı zamanda da hemşehrisidir.

Bildiğiniz gibi İdlib El-Kaide uzantısının tekelinde. İnşallah, Al Foa, Kafreya gibi nüfusu yoğun olan alevi köylerinden geçerken sözde cihatçıların katliamı yaşanmaz. Çünkü bu bölge stratejik öneme sahip. Bunu bildiklerinden giderayak talan etmek isteyebilirler.

İran da aynı şekilde bölgedeki Şii gücünü ve etkisini sürdürmek, Batı'dan gelecek tehditlere karşı Suriye'nin tampon ülke görevi görmesini istiyor. Çıkar odaklı dış politika işte. Orada, terörün içinde kalan Müslüman halk için ise tek kelime yazmadı Şia neşriyatları. 

A.B.D ise bölgede Kürtler üzerinden kontrolü sağlamak ve Rusya'nın bu alanda etki kazanmasını engellemek düşüncesinde. Ayrıca Esad rejiminin kimyasal silaha sahip olduğu ve kullandığı saptandığı için ileride A.B.D'ye karşı oluşabilecek lobilerin şimdiden önünün kesilmesi hedefleniyor.

Türkiye penceresinden ise bölgede ılımlı muhalifler üzerinden kontrol sağlanarak kürt grupların güçlenmesine müsaade etmeden "sünni bir iktidar" ile komşu haline gelmeyi kendi çıkarlarına uygun buluyor. Yani Esad'sız bir formül için bastırıyor.

Birleşmiş Milletler Analitik Destek ve Yaptırımları İzleme Birimi'ne göre, İdlib'de tahminen 30 bin civarında milis sıcak savaş halinde.

İdlip'de savaşan gruplar?

2016 Temmuz'undan bu yana El Kaide'ye biatı bırakmış bir görüntü çizen Heyet Tahriru'ş Şam (H.T.Ş) isimli çatı örgüt, bünyesinde, Feyleku'ş Şam, Ahrar'uş Şam, Nureddin Zengi Hareketi, Sukuru'ş Şam, Ceyşu'lAhrar, Özgür İdlib Ordusu, Birinci Sahil Tümeni, İkinci Sahil Tümeni, Ceyşu'l-Sani, Ceyşu'lNuhbe, Birinci Piyade Tümeni, Ceyşu'lNasr, 23.Tümen, İslam Şehitleri Tugayı ve Şam Topluluğu gibi çeşitli grupları bünyesinde barındırıyor.

Bölgenin büyük kısmına bu güç hâkim ve Türkiye ile Suriye arasındaki İdlib bölgesi sınırını da yine o kontrol ediyor. Ancak bölgede H.T.Ş'den koparak El Kaide çizgisine biatı sürdürerek mücadele etmeyi seçmiş ve zaman zaman H.T.Ş ile de çatışan Tanzim Hurrâseddin gibi bir grup ile yine El Kaide çizgisini örnek almayı sürdüren (Çeçenlerden oluşan) Ensaruddin Cephesi, Cemaat-i Ensaruddin, (Uygurlardan oluşan) Türkistan İslam Partisi, (Kafkas kökenlilerden oluşan) Ecnad el-Kafkaz, (Özbek kökenlilerden oluşan) İmam Buhari Tugayları ve Ketaib el-Feth gibi gruplar da var.

Suriye Devleti'nin, vatandaşı olmayan Çeçenistan, Afganistan, Özbekistan, Türkmenistan, Pakistan v.s gibi ülkelerden gelen paralı teröristlere karşı meşru toprak bütünlüğünü sağlama operasyonudur bu aslında.

Ama devletlerinde yayılımcı politikaları sebebiyle Proxy güç kullanması bu coğrafyada ki sorun sarmalını daha bir karmaşık hale getiriyor.

Bunların dışında bölgede Ankara'nın inisiyatifi ile kurulmuş olan Suriye Milli Ordusu'na yakın Bedir Şehitleri Tugayı, Cephetu'ş Şamiyye, Ahraru'ş Şarkiyye ve Ahraru'ş Şimal gibi gruplar da bulunuyor.

Heyet Tahrir el Şam (H.T.Ş) İdlib'de şehrin bir kısmını kontrol ediyor.

İdlib, farklı terör örgütlerinin kurduğu ve bünyesinde el Nusra ile Ahrar'uş Şam'ı barındıran çatı örgütü Fetih Ordusu tarafından 5 yıl önce ele geçirilmişti.

Şimdi İdlib'in yüzde 60'ı, El Kaide'nin Suriye kolu El Nusra'dan dönüşen sözde cihatçı Heyet Tahrir el Şam'ın (H.T.Ş) kontrolünde.

Türkiye görüşmelerde önemli bir aktör ancak, İdlib'teki muhalif güçler fraksiyon çeşitliliği nedeniyle kontrol altında tutulamıyor ve bu yüzden verimli bir iletişim ağı kurulamıyor.

Yaşanabilecek göç dalgasına karşı insani yardım amaçlı hazırlıklar devam ederken, İdlib'i çevreleyen 12+1 gözlem noktası, beton bariyerler ve ateş destek vasıtalarıyla güçlendirilmiş durumda.

Sivil yerli halkın bu hengamede ateş ortasında kalma ihtimali yüksek. Bunun nedeni muhalif örgütler ile birlikte sivillerin aynı bölgede sıkışmış olması. Göç etmeyip şehirde kalanlar için ise ciddi şekilde zayiat riski söz konusu. Kuzeye çıkmaya çalışanlarıda yolda ve sınırlarda büyük bir insani dram karşılayabilir.

Rusya ve uzantılarının İdlib konusunda toptancı mantığı ile hareket etmesi kadar gereksiz ve kolaycı bir mantık olamaz. Terörist gruplarla yerli halkınaynı kefeye konarak feda edilmesi, Putin'in Stalin'e olan ölçüsüz hayranlığının bir eseri olsa gerek.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.