Gelecek için iyilik yapın

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, veraset konularında emsal niteliği taşıyan bir karar verdi.

Mahkeme, kanser hastası babası ile kalp hastası annesine yıllarca bakan kız evlada bırakılan dairenin iadesini talep eden diğer mirasçıların açtığı davayı şu şekilde karara bağladı:

‘Maddi durumu iyi ve birden çok taşınmazı olan kanser hastası babanın, kendisine bakıp ilgilenen kızına bir gayrimenkulünü devretmesi diğer mirasçılardan mal kaçırma amacını taşımaz.’

***

Yukarıda verdiğim örnekte de anlaşılacağı üzere; yaşlılarımıza bakmak, onların diğer eli-kolu olmak herkesin haklı takdirini kazanır.

İnsan ne oldum değil, ne olacağım demeli.

Bugün sağlıklı olmamız, yarın elden ayaktan düşmeyeceğimiz anlamına gelmez.

Özellikle…

Bizi büyüten, bu yaşa getiren anne-babamıza karşı evlatlık borcumuzu sonuna kadar ödemeliyiz.

Bu sayede hem Yaradan katında görevlerimizi yerine getirir, hem de çocuklarımıza iyi birer örnek olarak, gelecekte onların da bu gibi ‘insani’ konularda hassasiyet göstermesini sağlarız.

***

Bilmemizde fayda var…

Bireyin karakterinin önemli bir bölümü, erken çocukluk dönemi olan 6-7 yaşlarında tamamlanmış olur.

Yani; çocuklarımızın karakter gelişiminin büyük bir kısmı bizim yanı başımızdayken, bizleri izlerken şekillenir.

Bu sebepten, olumlu ve olumsuz davranışlarımızın sonuçlarının bize dönüp dolaşıp geleceğini iyi tartmalıyız.

Okul öncesi dönem, aslında aile tedrisatında geçen koca bir eğitim çağıdır.

Elbette…

Bireyin yaşadığı çevre, arkadaşlıkları, okulu vb… gibi durumlar onun alışkanlık ve davranışlarında etki edebilir.

Ancak bunların hiçbiri kalıtsal elde edilmişlikler değildir.

Mühim olan kişinin ailesinde ne gördüğüdür.

Sözün özü;

Hayırlı evlat yetiştirmek için önce kendimiz hayırlı işler yapmalıyız.

Ayrıca…

Onlara iyilik yapmanın, örnek davranışlar sergilemenin ve erdemli bireyler olmanın önemini kavramalarını henüz ufak yaşlarda sağlamalıyız.