Hava Durumu

Eleştirinin de bir sınırı var!

Yazının Giriş Tarihi: 15.12.2018 07:09
Yazının Güncellenme Tarihi: 15.12.2018 07:09

Eleştiri yapmak güzeldir. Hataların görülmesine vesile olur. Dikkate alındığı takdirde hataları tekrarlamamızı engeller. Belki bazı zamanlar çok eleştiri almaktan da bunalabilir, isyan dahi edebiliriz. Bazen de yapıcı eleştiriler hayatımızda yeni kapılar açarak bize yol gösterebilir. Eleştiriyi tanımlayacak olursak, hayatımızda yaptığımız işlerin, davranışların dışarıdan gözlemleyen 2. ve 3. şahıslarca yapılan olumlu ve olumsuz değerlendirmelerdir diyebiliriz. Peki çoğu şeyde olduğu gibi eleştirinin de bir ölçüsü, bir sınırı var mıdır?

Günlük hayatta yaptıklarımızda, yaşadığımız birçok olayda bir ölçü bir sınır varsa eleştiri yapmanın da bir ölçüsü bir sınırı elbet vardır. Karşımızdaki kişi eleştiriye ne kadar açık olursa olsun, yaptığımız her olumsuz eleştiriyle o kişiyi bunaltabiliriz. Aynı şekilde yaptığımız her olumlu eleştiri ile de karşımızdaki kişiyi yanlış yönlendirebilir, kendini görmesine fırsat tanımayabiliriz. Bir de kendilerini deyim yerindeyse "küçük dağları ben yarattım" şeklinde görenler vardır. Bu kişiler eleştiriye tamamen kendilerini kapatmış, hatta eleştiri yollarına sağlam bir kilit vurmuşlardır. Bırakın eleştiriyi artık sizi dinlemeye bile tenezzül etmezler. Çünkü bir kere kibirlerine yenilmişler, nefislerine teslim olmuşlardır. Böyle insanlara da ne olumlu ne olumsuz hiçbir eleştiriyi yaklaştıramazsınız. Bu da ayrı kötü bir durumdur. Bazı insanlar ise o kadar mülayim, o kadar samimidir ki... Eleştiri yapanlar bu kişileri artık sıkboğaz ederler. Adam her şeye evet, her şeye haklısınız der, öteye geçemez. Çünkü bu kişiyi, istenen eleştiriyi verenler kuşatmış ve adeta kanını emiyorlardır. Demek istediğim her iki duruma da mahal vermemeliyiz ve aradaki ince çizgiyi görerek önümüze bakmalıyız.

Bir de güzel vatanımız Türkiye'mizde, iyi veya kötü, yaşanan her olaya atlayan, eleştiri yapmayı kendilerine şiar edinmiş bir muhalif kitle var. Sözüm kalpleri tertemiz olan ve sadece fikri açıdan uyuşmadığımız kardeşlerime değil. Sözüm, sosyal medyadan klavyelerinin başında yukardan aldıkları emir ile devletimize saldıran kalpleri mühürlü kitleye... Neden böyle bir şey yaptıklarını anlamış değilim fakat bu insanlar lafa geldiği sırada vatanını çok seviyor. Peki kardeşim vatanınızı çok seviyorsunuz da neden devletimizin, milletimizin iyiliği ve huzuru için çaba göstermek yerine fitne çıkartmaya çalışıyorsunuz?

Perşembe günü Ankara'da yaşanan büyük üzüntü duyduğumuz tren kazasında sosyal medyadan yine harekete geçtiler. Her sabah uyandığımda haber takibi için twitter'a bir göz gezdiririm. Tren kazasıyla ilgili tweetlere bakıyordum ki bir de ne göreyim... Peş peşe atılmış bir sürü tweet. İncelemek amacıyla detaylıca okudum. Bakanlarımız, milletvekillerimiz, hatta muhalefet liderleri vefat edenlere Allah'tan rahmet yaralılara acil şifalar dilerken, bazı sözde vatan sevdalısı, ismi cismi belli olmayan kişiler başlamışlar eleştiriye. Eleştiri de eleştiri olsa keşke. Fox TV sunucusu Fatih Portakal'ın skandal sözleriyle neredeyse birebir. Anlam veremiyorum ama dertlerinin ne olduğunu çok iyi biliyorum. Beyler! Bu milleti şu saatten sonra kaosa sürükleyemezsiniz. O defterler kapandı! 15 Temmuz'da ağa babalarınızla birlikte sizi ve zihniyetinizi tarihe gömdük. Tekrar çıkartmak için de kimsenin gücü yetmez! Bu da böyle bilinsin...

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.