Tedavisi yok, ölüm oranı %88'e kadar çıkıyor!

Etiyopya’da Marburg virüsü ilk kez tespit edilirken, dokuz vakanın ardından DSÖ bölgeye acil destek sağladı ve sınır ülkeleri salgının yayılmasını önlemek için ortak önlemler almaya başladı.

Haber Giriş Tarihi: 16.11.2025 10:11
Haber Güncellenme Tarihi: 16.11.2025 10:11

Etiyopya’da bu hafta incelenen şüpheli örneklerin pozitif çıkmasıyla ülkedeki ilk Marburg virüsü salgını resmen doğrulandı. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), tespit edilen virüsün Doğu Afrika’da daha önceki salgınlarda görülen türle aynı olduğunu bildirdi. Ülkenin güney kesiminde, sağlık çalışanlarının da aralarında bulunduğu dokuz vaka belirlendi. Yetkililer, yayılımı durdurmak için acil önlemler aldı.

Marburg virüsünün genellikle meyve yarasalarının barındığı mağaralardan ya da kontamine yüzeylerden insanlara geçtiği biliniyor. Daha önce Ruanda’daki bir salgında virüsün, mağara madenciliği faaliyetleriyle ilişkilendirildiği açıklanmıştı. İnsanlara bulaştıktan sonra hastalık, vücut sıvıları veya kirlenmiş yüzeylerle direkt temasla hızla yayılabiliyor.

BELİRTİLER VE TEHLİKE BOYUTU

Yüksek ateş, şiddetli baş ağrısı ve kas ağrıları hastalığın ilk belirtileri arasında yer alıyor. Birçok hastada bir hafta içinde yoğun kanama görülmesiyle tablo ağırlaşıyor ve yüksek ölüm riski ortaya çıkıyor.

KESİN TEDAVİ YOK, DESTEK TEDAVİSİ KRİTİK

Marburg için hâlâ onaylanmış bir tedavi bulunmuyor. Ancak Ruanda’da olduğu gibi bazı antiviral ilaçlar acil durumlarda deneysel olarak uygulanabiliyor. DSÖ, Etiyopya’ya izolasyon alanları, koruyucu ekipman ve tıbbi malzeme göndererek destek sağladı. Sıvı tedavisi ve destekleyici bakımın, hayatta kalma ihtimalini artırdığı belirtiliyor.

DSÖ ve Afrika Hastalık Kontrol Merkezi (Africa CDC), Etiyopya’nın hızlı tanı koymasını ve salgına karşı vakit kaybetmeden müdahaleye başlamasını önemli bir adım olarak değerlendirdi. Sınır bölgelerinde de olası yayılımı engellemek için ek tedbirler uygulanmaya başladı.

Etiyopya ile Güney Sudan, potansiyel sınır ötesi bulaşı önlemek amacıyla ortak çalışmalar yürütüyor. Ancak her iki ülkenin sağlık altyapısının sınırlı olması ve Güney Sudan’ın uzun süren iç savaş nedeniyle zayıflayan sağlık sistemi, süreci zorlaştıran unsurlar arasında yer alıyor.