
Osmanlı Türkçesi, uzun bir tarihsel süreç içerisinde gelişerek farklı dönemlerde farklı özelliklere sahip olmuştur. Bu farklılıklar, dilin yapısı, kullanılan kelimeler, yazım ve dilbilgisi kuralları gibi birçok alanda kendini gösterir. Genellikle "Eski Osmanlıca" ve "Yeni Osmanlıca" olarak adlandırılan bu iki dönem arasında önemli farklılıklar bulunmaktadır.
Eski Osmanlıca (13. yüzyıl - 15. yüzyılın ortaları)
Basit Yapı: Eski Osmanlıca, daha sade ve anlaşılır bir yapıya sahipti. Cümleler genellikle kısa ve öz olarak kurulurdu.
Türkçe Temelli: Dil, ağırlıklı olarak Türkçe kelimelerden oluşur ve Arapça ve Farsça etkisi daha azdır.
Edebiyat: Edebiyat eserleri daha çok halkın diline yakın ve basit bir üslupla yazılmıştır. Destanlar, halk hikayeleri ve dini metinler bu dönemin önemli edebi eserleridir.
Klasik Osmanlıca (15. yüzyılın ortaları - 19. yüzyıl)
Karmaşık Yapı: Osmanlı İmparatorluğu'nun genişlemesi ve farklı kültürlerle etkileşim kurmasıyla birlikte dil, Arapça ve Farsça kelimelerle zenginleşmiştir. Bu durum, dilin daha karmaşık bir yapıya sahip olmasına neden olmuştur.
Edebî Dil: Klasik Osmanlıca, ağırlıklı olarak edebi metinlerde kullanılmıştır. Divan edebiyatı, tarih kitapları ve dinî eserler bu dönemin önemli edebi ürünleri arasındadır.
Arapça ve Farsça Etkisi: Dil, Arapça ve Farsça kelimelerle dolmuş ve bu dillerin gramer kuralları da Osmanlı Türkçesine sinmiştir.
Yeni Osmanlıca (19. yüzyılın ortaları - 20. yüzyılın başları)
Batılılaşma Etkisi: Tanzimat Fermanı ile başlayan Batılılaşma süreci, Osmanlı Türkçesi üzerinde de etkili olmuştur. Batı dillerinden birçok kelime dilimize girmiş ve dilde sadeleşme çabaları başlamıştır.
Söylev ve Gazetecilik Dili: Yeni Osmanlıca, daha çok siyaset, felsefe ve edebiyat alanlarında kullanılmıştır. Söylevler, gazete yazıları ve romanlar bu dönemin önemli metinleridir.
Dil Reformları: Dilde sadeleşme amacıyla yapılan reformlar, Yeni Osmanlıca döneminde daha belirgin hale gelmiştir. Arapça ve Farsça kökenli bazı kelimelerin yerine Türkçe karşılıkları bulunmuştur.