O'na yazılmış şiirler... Atatürk'ün acısı ilk günkü gibi!

10 Kasım, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün ebedi aleme intikal edişinin yıl dönümüdür. 10 Kasım şiirlerinden en seçkinlerini haberimizde derledik.

Haber Giriş Tarihi:
Haber Güncellenme Tarihi:
https://bursahayat.com.tr/

10 Kasım şiirleri. Atatürk'ün aramızdan ayrılışının 77. yılı ama acısı ilk günkü kadar derin, Türk halkı hâlâ O'nu arıyor. 10 Kasım şiirleri, Atatürk için yazılmış şiirlerden bir kısmını haberimizde derledik. 10 Kasım günü Anıtkabir ziyaret edilmekte, başkent Ankara'da resmi tören yapılmaktadır. Türkiye'nin genelinde de yas tutulmaktadır. Her yıl 10 Kasım günü trafikteki arabalar durur ve 4 dakika korna çalarak anma etkinliklerine destek verirler. Ayrıca, tüm bayraklar 10 Kasım günü yarıya indirilir, okullarda 10 Kasım şiirleri ile Atatürk için yazılmış şiirler okunur.

10 KASIM ATATÜRK'ÜN ANMA GÜNÜ

Atatürk Haftası, 10 Kasım1938 günü saat 9′u 5 geçe yaşamını yitiren Mustafa Kemal Atatürk'ün anısına düzenlenen; onun yurtseverliği, inkılap ve ilkelerinin anlatıldığı, radyo ve televizyonda Atatürk'ün konuşmalarının kendi sesinden dinletildiği, Atatürk'le ilgili filmlerin gösterildiği haftadır. 10-16 Kasım tarihleri arasına karşılık gelir.

10 Kasım günü Anıtkabir ziyaret edilmekte, başkent Ankara'da resmi tören yapılmaktadır. Türkiye'nin genelinde de yas tutulmaktadır. Her yıl 10 Kasım günü trafikteki arabalar durur ve 4 dakika korna çalarak anma etkinliklerine destek verirler. Ayrıca, tüm bayraklar 10 Kasım günü yarıya indirilir.

Atatürk'ü anlamak kazandırdığı ilke ve inkılaplara uymakla olur. Ülkenin yönetimini ve seçme hakkını milletine vermesi, Atatürk'ün ne kadar vatanına ve milletine düşkün önder olduğunu gösterir. Kendini Türk milletinin özgürlüğü için feda etmiş, milletin menfaatlerini kendi menfaatinin önüne koymuş bir önderdir.

Her Türk vatandaşının görevi Atatürk'ü her 10 Kasım'da anmak ve anlamaktır ve sonra nesillere anlatmaktır. Ulu Önderimiz, Atamızın emek verdiği yolda, hiç durmadan yürümek, daimi hedefimiz ilkelerini korumak, devrimlerini sonsuza dek yaşatmak yegane görevimizdir.

10 KASIM İLE İLGİLİ ŞİİRLER - ATATÜRK İÇİN YAZILMIŞ ŞİİRLER

Mustafa Kemal'i Düşünüyorum

Mustafa Kemal'i düşünüyorum; Yeleleri alevden al bir ata binmiş Aşıyor yüce dağları, engin denizleri. Altın saçları dalgalanıyor rüzgârda, Işıl ışıl yanıyor mavi gözleri,

Mustafa Kemal'i düşünüyorum; Yanmış, yıkılmış savaş meydanlarında Destanlar yaratıyor cihanın görmediği, Arkasından dağ dağ ordular geliyor Her askeri Mustafa Kemal gibi.

Mustafa Kemal'i düşünüyorum; Gelmiş geçmiş kahramanlara bedel Hükmediyor uçsuz bucaksız göklere Al bir ata binmiş yalın kılıç Koşuyor zaferden zafere.

Mustafa Kemal'i düşünüyorum; Ölmemiş bir kasım sabahı! Yine bizimle beraber her yerde, Yaşıyor dört köşesinde vatanın Yaşıyor damar damar yüreklerde.

Mustafa Kemal'i düşünüyorum, Altın saçları dalgalanıyor rüzgârda, Mavi gözleri ışıl ışıl, görüyorum Uykularıma giriyor her gece. Ellerinden öpüyorum.

Ümit Yaşar Oğuzcan .......................................................

Ağlayalım Atatürk'e

Ağlayalım Atatürk'e Bütün dünya kan ağladı Süleyman olmuştu mülke Geldi ecel, can ağladı

Doğu batı cenup şimal Aman tanrı bu nasıl hal Atatürk'e erdi zeval Memur mebusan ağladı

Atatürk'ün eserleri Söyleyecek bundan geri Bütün dünyanın her yeri Ah çekti, vatan ağladı

Fabrikalar icat etti Atalığın ispat etti Varlığın Türke terketti Döndü çarh devran ağladı

Bu ne kuvvet, bu ne kudret Var idi bunda bir hikmet Bütün Türkler İnön'İsmet Gözlerimiz kan ağladı

Tren hattı tayyareler Tükler giydi hep kareler Semerkantla Buharalar İşitti her yan ağladı

Siz sağ olun Türk gençleri Çalışanlar kalmaz geri Mareşalin askerleri Ordular tümen ağladı

Zannetme ağlayan gülmez Aslan yatağı boş kalmaz Yalnız gidenler gelmez Her gelen insan ağladı

Uzatma Veysel bu sözü Dayanmaz herkesin özü Koruyalım yurdumuzu Dost değil, düşman ağladı

Aşık Veysel ..............................................................

10 Kasım Türküsü

Atatürk! Anıtkabir devrimlerini söyler Bozkır ovalarına, Erciyes'e, Ağrı'ya Ulusun egemen olduğunu Özgür olduğunu Haykıracağım haykıracağım işte Senin sustuğunca!

Yolunda yürüyeceğim Atatürk; Ana baba oğul kız Dere tepe bucak köy Yeryüzü yaşamalarımla değil Oralarda, senin gittiğince!

Atatürk, taşıyacağım Çanakkale'de, Sakarya'da, Çankaya'da, al al Senin taşıdığını; Yurdun gök ülküsü Dalgalanırken Senin bayrağını yücelteceğim. Senin çıktığınca.

Fazıl Hüsnü Dağlarca

....................................................

Mustafa Kemal'ler Tükenmez

Tükenir elbet gökte yıldız, denizde kum tükenir Bu vatan bu topraklar cömert Kutsal bir ateşim ki ben sönmez İnanın Mustafa Kemal'ler tükenmez

Ben de etten kemiktendim elbet Ben de bir gün geçecektim elbet İki Mustafa Kemal var iyi bilin Ben işte o ikincisi sonsuzlukta Ruh gibi bir şey görünmez İnanın Mustafa Kemal'ler tükenmez

Hep kardeşliğe bolluğa giden yolda Bilimin yapıcılığın aydınlığında Güzel düşünceler soyut fikirlerde ben Evrensel yepyeni buluşlarda Geriliği kovmuşum ben dönmez İnanın Mustafa Kemal'ler tükenmez

Başın mı dertte beni hatırla Duy beni en sıkıldığın an Baştan sona herşeyiyle bu vatan Sakın ağlamasın Kasım'larda Fatih'ler Kanunî'ler ölmez İnanın Mustafa Kemal'ler tükenmez

Halim Yağcıoğlu

............................................................

On Kasım'larda Yürümek

Atatürk'üm işte 10 Kasım yine Dalgalanır ağaçlarla oğullar Dalgalanır oğullarla nineler Dalgalanır ninelerle genç kızlar Özlemin ta yüreğime işlemiş Seni bulmak, seni görmek için ben Bütün toprakaltıyla barışacağım

Ereceğim sana usta, barışta, başarıda Öyle Güçlüsün ki Güçleneceğim Öyle yücesin ki, yüceleceğim Düşüne düşüne seni kocaman kocaman Dağlara, dağlara karışacağım

Ozan mıyım, ordu muyum, su muyum anlaşılmaz Çağlar upuzun allığı yüreğimde ülkünün Sanki bayrak bir kalemdir, sanki gökler bir kağıt Sanki ellerim gece Sanki ellerim gündüz Yazacağım seni daha, bir daha Ben senin ölümünle yarışacağım

Fazıl Hüsnü Dağlarca

...........................................................

Atatürk'ü Duymak

Ulu rüzgâr esmedikçe Yaşamak uyumak gibi. Kişi ne zaman dinç; Dalgalanırsa bayrak bayrak gibi.

Ne var şu dünyada ekmekten daha aziz? Sürdüğün tarlalara sevginle serpildik. Ekmek olmak için önce Buğday olmak gibi.

Silinir sözcüklerden sen hatıra geldikçe Cılız sözler: Uzanmak, yorulmak, durmak gibi. Kuvvettir yaptıkların her yeni yetişene Her ışık-kaynak gibi.

En yakınlar zamanla yüzyıllarca uzak gibi, Bir sen varsın kalacak, bir sen ölümsüz, Daha da yakınsın, daha da sıcak Bıraktığın toprak gibi.

Kaç Türk var şu dünyada, bir o kadar susuz, Hepsinin gönlünde sen, bir pınar bulmak gibi, Ancak senin havanda sağlıklar esenlikler: Olmaya devlet cihanda Atatürk'ü duymak gibi.

Behçet Necatigil

.................................................

MUSTAFA KEMAL'IN GÖK YAZILARI

Ben Mustafa Kemal, elimde tebeşir, Kocaman, Mavicek bebelerin, ak kızların, Taş ninelerin, çatal dedelerin gözleri, kocaman, Bir 1O Kasım gecesi Yazıyorum ateşten çağrımı karşınıza: -Ey Türk gençliği...

Ben Mustafa Kemal, doyamadım haykırmaya, Şimdi destan ellerimle yazıyorum, Yeşiline suyun, Kuşun, Yelin, Yaprağın: "Ne Mutlu Türküm Diyene."

Ben Mustafa Kemal, önümde kırk bin köy, Kırk bin ovaya karşı bir tek dağ gibiyim Bayraklarım değerken evren bayraklarına şimdi, Elimde tebeşir Yazıyorum kara gecenin üstüne Yazıyorum armağanımı: "Övün, Çalış, Güven."

F. Hüsnü DAĞLARCA

................................................

Atatürk

Türk'ü ölümden O'dur kurtaran O'dur yeniden Türklüğü kuran Bu memleketi Cumhuriyeti Atatürk etti Bize armağan

Hasan Ali YÜCEL

..................................................

Mustafa Kemal

- Dağ başını efkâr almış Gümüş dere durmaz ağlar - Gözyaşından kana kesmiş gözlerim; Ben ağlarım. Çayır ağlar, çimen ağlar. Ağlar-ağlar: Cihan ağlar Mızıkalar iniler: Irlam-ırlam dövülür Altmış üç ilimiz: Altmış üç yetim Yıllar gelir-geçer: Kuşlar gelir-geçer Her geçen seni bizden parça-parça götürür Mustafa'm! Mustafa Kemal'im!

Diz dövdüm: Gözlerimin şavkı gitti Sakarya'nın suyuna. Sakarya'nın suları namım söyleşir. Hemşehrim Sakarya! Öksüz Sakarya! Ankara'dan uçan kuşlar - "Kemal'im" der, günler-günü çağrışır. Kahrolur. Bulutlara karışır. Gök bulut, yaşmak bulut. Uca dağlar, dev-boyunlu morca dağlar Divan durmuş bekleşir Mustafa'm! Mustafa Kemal'im!

Nasıl böyle varıp geldin? Hoş geldin! Çıngı kaymış, yalazlanmış gözlerin Şol yüzünde güneş-südü sıcaklık. Ellerinden öperim Mustafa Kemal. Senin dalın yağrağın, biz senin fidanların. Biz, bunları yapmadık. Sen elbette bilirsin, bilirsin Mustafa Kemal: Elsiz-ayaksız bir yeşil yılan.

Yaptıklarını yıkıyorlar Mustafa Kemal! Hani bir vakitler Kubilay'ı kestiler. Çün buyurdun! Kesenleri astılar Sen uyudun. Asılanlar dirildi. Mustafa'm! Mustafa Kemal'im!

Karalar kuşanmış Karadeniz akmam diyor. Dokunmayın! Ağlamaktan bıkmam diyor. Bu gece kıyamet gecesi. Bu vapur Bandırma vapuru. Yattığı yer nur olsun Mustafa Kemal Ben ölümden korkmam diyor Korkmam diyen dilleri: Toz oldu-toprak oldu. Değirmen döndü dolandı: On yıl oldu. Bir kusur işledik, bağışlar mı kimbilir; O bize öğretmedi kazan kaldırmasını. Günahı-vebali öğretenin boynuna Erdirip-olduran'a ana-avrat sövmesini. Yüreğim kırıldı, kanım kurudu. Var git Karadeniz! Var git başımdan. Mızıka çalındı: Düğün mü sandın Bir yol koyup gideni gelir mi sandın? Mustafa'm! Mustafa Kemal'im!

Ankara'nın taşına bak! Tut ki baktım: Uzar gider efkârım: Çayır ağlar, çimen ağlar, ben ağlarım.

Gözlerimin yaşına bak! Ankara Kalesi'nde, Rasat-Tepe'de Bir akça-şahan, gezer dolanır: Yaşın-yaşın mezarını aranır Şu dünyanın işine bak! - Mustafa'm! Mustafa Kemal'im!

Attila İLHAN

..................................................

Mustafa Kemal'in Kağnısı

Yediyordu Elif kağnısını, Kara geceden geceden. Sankim elif elif uzuyordu, inceliyordu, Uzak cephelerin acısıydı gıcırtılar, İnliyordu dağın ardı, yasla, Her bir heceden heceden.

Mustafa Kemal'in kağnısı derdi, kağnısına Mermi taşırdı öteye, dağ taş aşardı. Çabuk giderdi, çok götürürdü Elifçik, Nam salmıştı asker içinde. Bu kez yine herkesten evvel almıştı yükünü, Doğrulmuştu yola önceden önceden.

Öküzleriyle kardeş gibiydi Elif, Yemezdi, içmezdi, yemeden içmeden onlar, Kocabaş, çok ihtiyardı, çok zayıftı, Mahzundu bütün bütün Sarıkız, yanısıra, Gecenin ulu ağırlığına karşı, Hafiftiler, inceden inceden.

İriydi Elif, kuvvetliydi kağnı başında. Elma elmaydı yanakları, üzüm üzümdü gözleri, Kınalı ellerinden rüzgar geçerdi daim; Toprak gülümserdi çarıklı ayaklarına. Alını, yeşilini kapmıştı, geçirmişti, Niceden, niceden.

Durdu birdenbire Kocabaş, ova bayır durdu, Nazar mı değdi göklerden, ne? Dah etti, yok. Dahha dedi gitmez, Ta gerilerden başka kağnılar yetişti geçti gacur gucur Nasıl dururdu Mustafa Kemal'in kağnısı Kahroldu Elifçik, düşünceden düşünceden.

Aman Kocabaş, ayağını öpeyim Kocabaş, Vur beni, öldür beni, koma yollarda beni. Geçer götürür ana, çocuk, mermisini askerciğin, Koma yollarda beni, kulun köpeğin olayım. Bak hele üzerimden ses seda uzaklaşır, Düşerim gerilere, iyceden iyceden.

Kocabaş yığıldı çamura, Büyüdü gözleri, büyüdü yürek kadar, Örtüldü gözleri örtüldü hep. Kalır mı Mustafa Kemal'in kağnısı, bacım. Kocabaşın yerine koştu kendini Elifçik, Yürüdü düşman üstüne, yüceden yüceden.

Fazıl Hüsnü DAĞLARCA

...........................................................

ONSUZ

Ah işte duyuyorum mesut günler içinden Sana "Sevimli yüzün asla solmasın" diyen Bütün adınla dolu sevinç şarkıları... - Sen öldüğün için mi şimdi bayraklar yarı! Ah işte görüyorum seni gördüğüm günü Altından, alkışlarla geçiyorsun bir tak'ın O gün bana gelmiştin babamdan daha yakın. Meğer duyacakmışım bir sabah öldüğünü... Meğer görecekmişim bir sabah gidişini İstanbul'un önünden son defa geçişini... Bizler seninle nasıl, ah nasıl beraberdik Bizler ki az sıkılsak "O başımızda" derdik Nasıl yok bileceğiz, O güzel güneş yüzü Ana, baba değil bu, bizler Ata öksüzü... Tatmadık, bilmiyoruz bu bambaşka yarayı Öğret bize yarabbi, ah O'nsuz yaşamayı...

Ziya Osman Saba

........................................

MUSTAFA KEMAL'E GİDEN YOL

Karşıda bir ışık, bir ümit yolu. Kollarımı yarına güvenle açacağım. Karşıda bir ışık, bir ümit yolu. Bırakın Mustafa Kemal'e varacağım. Ellerim uzatıyorum, daha ötede Son durakta biraz daha ötede Gücümün kuvvetimin kesildiği yerde Karşıda Mustafa Kemal'i görüyorum. Gün geçer, devir değişir, En olmaz istekler biter, Bir ses bırakmaz kişi yerinde, Mustafa Kemal'in sesi "İler"! der. Boyuna yeniliğe, ileriye, Boyuna en yüce gerçeklere doğru, Apaydınlık bir yoldasınız, bakın Karşıda Mustafa Kemal, Mustafa Kemal yolu Attığım her adımı biliyorum, Yarın daha güzel, daha aydınlık. Nasıl durabilir. Mustafa Kemal sesleniyor. Uzattım ellerimi varıyorum. Yürüyorum, durmadan yürüyorum, -Karşıda bir ümit bir ışık yolu, İşte ışıklar içinde büyüyen, Mustafa Kemal'i görüyorum.

MUSTAFA CANPOLAT

...................................................

BİR RESİMDE ATATÜRK

İzmir' e girişini Atatürk' ün Bir kahve duvarındaki resimde gördüm Bir ılık güz öğlesinde Şanlı haki urbası üzerinde Koymuştu kılıcını içine kınının Yürüyordu arasına sevgili halkının Ayağında Anadolu' dan getirdiği toz Bir inanç gözlerinde tükenmez Alabildiğine insan kalabalığı ardı Bir aydınlık geleceğe bakıyordu Işıktı sevinçti türküydü Görseydiniz o resimde Atatürk' ü

Sabahattin Kudret Aksal

................................................

BİR TUTKUDUR MUSTAFA KEMAL

Bir tutkudur Mustafa Kemal; Nice sevdalara değişilmeyen. Yitirilmiş Kasımlarda açan umuttur, Bir baştır, vazgeçilmeyen...

Bir türküdür Mustafa Kemal; Suskun ağızlarda söyleşir, durur. Çaltıburnu'nda gözetir denizi. Köroğlu'nda bağdaş kurup oturur...

Bir inançtır Mustafa Kemal; Yurdun dört yönünde, bir çağdır yaşayan. Sarmış kollarıyla, çepçevre ulusu. Sakarya boylarından Akdeniz'e taşıyan...

Bir anlamdır Mustafa Kemal; Belkahve'den dürbünüyle seyrediyor İzmir'i. Özgürlük diyor, al atının üstünde, Kırıyor kılıcıyla, tutsak eden zinciri...

Bir bayraktır Mustafa Kemal; Çekilmiş kalelere, rüzgârda dalgalanan. Bozkırın bağrında yol alan kağnılara, Işık tutan, güç veren, yol bulan...

Y.Doğan ERGENELİ

...................................................

ATATÜRK

Sen Atatürk'ü tanımazsın çocuğum Ne insandı O, ne insandı. İzmir'e gelişini görseydin. Ne şanlıydı O, ne şanlıydı.

Benzerdi sana, bana Bizim gibiydi eli, ayağı Ama bir yol baksaydın yüzüne. İçin sevgisiyle dolardı.

Vapura biniyorsak dilediğimizde, Sokakta geziyorsak hür, İyi bak dört yana, Atatürk'ün aklı görünür.

Arı Türkçe konuşuyorsak, Türkçe düşünüyorsak bugün, Her işimizde O'nun gücü. Büyük öğretmeni Türk'ün.

Halkımızın arasında, halktan, Davul vurur dengi dengine. Dünya rastlamış mıdır? Atatürk'ün dengine.

N. Ulvi AKGÜN