
Son dönemde cuma hutbeleri, gündemdeki en sıcak tartışmaların odağı haline geldi. Özellikle geçtiğimiz haftaki hutbede ele alınan 'çıplaklık' konusu, haftalarca süren tartışmalara yol açtı. Bu hafta ise konu, tatil ve tatilcilere odaklandı.
Müslümanların da tatile ihtiyacı olduğu belirtilen hutbede bu tatilin ahlaki ve helal sınırlar içinde olması gerektiğine dikkat çekilerek, "Dinimize göre çalışmak ne kadar önemli ise istirahat etmek de aynı ölçüde önemlidir. Dolayısıyla Müslümanın; dinlenmeye, zihnen ve bedenen toparlanmaya, ruhen arınmaya, ailesiyle birlikte nitelikli zaman geçirmeye de ihtiyacı vardır. Ancak unutmayalım ki; Müslümanın çalışması da, dinlenmesi de, tatili de, eğlenmesi de meşru, ahlaki ve helal sınırlar içerisinde olmalıdır." denildi.
Bazı tatil organizasyonlarının bu ahlaki ve helal çizgiden uzak olduğu belirtildi ve şöyle devam edildi;
‘"Ne yazık ki günümüzde bazı tatil organizasyonları, Allah’ın hükümlerini hiçe sayan, helal haram hassasiyetinden uzak, lüks ve israfın zirveye ulaştığı, nefsani arzu ve isteklerin sınır tanımadığı bir hâl almıştır. Böyle bir tatil anlayışının dinimizde asla yeri yoktur."
Müslüman'ın tatillerde günaha girmemesi gerektiğine vurgu yapılan hutbenin devamında
‘Tatiller, çocuklarımızın dinî, sosyal ve kültürel gelişimlerine; sıla-i rahim bağlarının güçlenmesine imkân tanıyan zaman dilimleridir. Allah Resûlü (s.a.s): “Rızkının bol, ömrünün bereketli olmasını arzu eden, akrabalık bağını devam ettirsin.”6 buyurmaktadır.
O halde, tatillerde anne babamızı ve akrabalarımızı da ziyaret edelim. Dinî, ahlaki ve sosyal sorumluluklarımızı göz ardı etmeyelim. Tatillerimizi, kulluğumuzu unuttuğumuz, günahlara kapı araladığımız zamanlara dönüştürmeyelim.’ İfadelerine yer verildi.