
Yasaklı madde bağımlılığı, yalnızca bireyin değil, ailenin, çevrenin ve tüm toplumun çöküşünü tetikleyen derin bir kriz halini aldı. Artan kullanım oranları, düşen yaş seviyesi ve kolay ulaşılabilir hale gelen sentetik maddeler, toplum sağlığını ciddi şekilde tehdit ediyor. Resmî kurumlar, polis operasyonları ve sağlık kuruluşları ile sürece müdahil olurken, mücadeleye gönüllülük ruhuyla dahil olan bir kuruluş ise dikkat çekiyor: Türkiye Toplumsal Yasaklı Madde ile Mücadele Federasyonu (TUMEF).
Merkezi İstanbul’da bulunan federasyon, Türkiye genelinde örgütlenmiş yapısıyla yüzlerce insanın hayatında yeni bir başlangıca vesile oldu. Özellikle Bursa’da aktif rol oynayan TUMEF İl Temsilciliği, madde bağımlılığına karşı yürüttüğü sosyal çalışmalarla umut kapısı olmayı sürdürüyor.
SOKAKTA DEĞİL, HAYATIN İÇİNDE MÜCADELETUMEF Bursa İl Başkanı Tülay Armağan, yürüttükleri çalışmaların birebir temas odaklı olduğunu belirtti. Bağımlılıkla mücadelenin yalnızca madde ile değil, umutsuzlukla da mücadele olduğunu ifade eden Armağan, “Biz ne sokakta afiş asıyoruz, ne de insanları rahatsız ediyoruz. Ancak kapımızı çalan bir kişi varsa, o bizim için bütün bir topluma açılan bir umut demektir. Sessiz ama kararlı bir şekilde çalışıyoruz.” şeklinde konuştu
BAĞIMLILIK HER YAŞTA VE HER KESİMDEToplumda hâlâ yasaklı madde kullanımının sadece gençlerle sınırlı olduğu algısının sürdüğünü belirten Armağan, “Sadece lise öğrencisi ya da sokakta yaşayan bireylerle ilgilenmiyoruz. 60 yaşında, torun sahibi olmuş, emekli bireylerle de karşılaşıyoruz. Meslek sahibi, geçmişte toplumda saygın bir konumu olan insanlar da bu tuzağa düşebiliyor. Bağımlılık yaş, cinsiyet, statü tanımıyor. Bizim görevimiz kimseyi yargılamadan, onlara ikinci bir hayat şansı tanımak.” dedi.
Federasyonun çalışmalarında ailenin rolüne ayrı bir parantez açan Armağan, özellikle erken farkındalığın önemine dikkat çekerek, “Aileler çoğu zaman utandıkları, dışlanmaktan korktukları için süreci saklamaya çalışıyor. Oysa zamanında müdahale, bir insanın hayatını kurtarabilir. Bizler ailelerle birlikte çalışıyoruz. Destekleyici bir çevre olmadan bireyin tek başına bağımlılığı aşması neredeyse imkânsız.” diye vurguladı.
MADDEYİ DEĞİL, İNSANI MERKEZE ALAN YAKLAŞIMTUMEF’in fark yarattığı en önemli noktalardan biri de maddeye değil, insanın içsel dönüşümüne odaklanması. Bu amaçla psikolojik destek, danışmanlık hizmeti, grup terapileri ve bireysel yönlendirmeler yapılıyor. Süreç yalnızca maddeden arındırmakla sınırlı değil; kişinin sosyal hayata yeniden entegre olması da sağlanıyor.
Armağan, “Birini sadece maddeyi bırakmaya ikna etmek yeterli değil. Ona iş, sosyal çevre, anlam duygusu, hatta bazen sadece bir dost eli gerekiyor. Biz bunların hepsini sağlamaya çalışıyoruz.” diye belirtti.
OPERASYON DEĞİL REHABİLİTASYONYasaklı madde ile mücadelenin sadece adli değil, aynı zamanda sosyal ve psikolojik bir süreç olduğunun altını çizen Armağan, emniyet güçlerinin operasyonlarının önemli olduğunu ancak rehabilitasyonun eksik kaldığı yerde sürecin tamamlanamadığını belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Polis suçla mücadele ediyor, biz insanla. Emniyetin başarılarını tamamlayan şey, bizim yaptığımız insan odaklı çalışmalardır. Eğer bu boşluk dolmazsa, aynı birey yeniden aynı batağa saplanıyor.”
GÖNÜLLÜLÜKLE YÜRÜYEN BİR UMUT AĞITamamen gönüllü çalışan TUMEF Bursa ekibi, profesyonel psikologlar, sosyal hizmet uzmanları ve bağımlılıkla yüzleşmiş bireylerden oluşuyor. Bu, destek arayan kişinin kendini yalnız hissetmemesini sağlıyor. Bireylerin ‘beni anlayan biri var’ duygusuyla çok daha sağlıklı ilerleme kaydedebildiğine dikkat çeken Armağan, “Bize gelen bir kişi, bir gün sonra başka bir bağımlıya umut olacak kadar güçlü hale gelebiliyor. İşte bizim çalışmamızın değeri burada gizli.” dedi.