
Ayşegül SEVER-Ömer KARAKAYA
Darbukaya hayat vererek Türk müzik tarihine adını altın harflerle kazıtmış Çetin Akkoç, yani herkesin bildiği ismiyle 'Çeto', Bursa Hayat'ın sorularını yanıtladı. Müzik yaşamına dair tüm merak edilenleri, büyük bir içtenlikle anlatan Ritim Ustası Akkoç, yeni müzisyenlere de yürüdükleri yolda ışık olabilecek bilgiler verdi. Sanatın, paranın her zaman önünde olması gerektiğini savunan efsane müzisyen, "Para için sanat yerlere yatırılmasın" dedi.
Sizin gibi usta bir isimle birlikte röportaj yapıyor olmaktan gurur duyduk. Nasılsınız? O şeref bana aittir. Sizleri ağırlamaktan oldukça memnun oldum. İyiyim günlerimiz geliyor geçiyor. Sizleri gördük daha memnun olduk.
Bizlere harp okulundan ritim sanatçılığına geçiş hikayenizi anlatır mısınız? Ben astsubay okuluna gitmeden evvel çocukluğumda annem yoğurt almaya gönderirken aynı zamanda kapla ritim tutardım. Ama tabi ne çaldığımı bilmiyorum. Sonra astsubay okulundan mezun oldum. Mezun olduktan sonra İzmir'e tayinim çıktı. Bir konser geldi. Orada bir ritim sanatçısı gördüm. Dedim ki kardeş bunun notası var mı? O da nota değil usul olur dedi. Usulleri nasıl öğreneceğimizi sordum. Bana dedi ki 'Seni bir hocaya göndereceğim.' Süleyman Taşpınar'ın yanına gönderdiler. Meşhur kemancı Mustafa Taşpınar var. Onun da oğlu Mustafa Keser'e çalıyordu. Onlarla tanıştırdılar beni. Sonra bana ritim öğrettiler. Bekir Sıtkı Sezgin'le çok iyi anlaşıyorduk. Ramazanlarda birlikte camilere giderdik. Beraber ritim çalışırdık. Dizlerime vura vura bana Türk Sanat Müziği'nin usullerini öğretti. Allah nur içinde yatırsın. Sonra İzmir'de Halk Evleri vardı. Orda Bedia Akartürk ile tanıştım. Ona eşlik etmeye başladım. Böyle böyle benim isimim duyuldu.
MESLEĞİMİ SEVEREK YAPIYORDUM
O zamanlar sanatçıların favori ve arana ritim sanatçıları arasında yer aldınız. Başarınızın sırrını bizlere anlatır mısınız? Fuara gelen sanatçılar ritimci almaya başladılar. İstanbul'da Güngör Hoşses vardı Ankara'da da Hüseyin İleri vardı İzmir'de de ben vardım. Dolayısı ile İzmir'e gelenler beni almaya başladılar. Daha sonra Safiye Ayla bana ulaştı. Nesrin Sipahi ile birlikte bahçeleri vardı orada onlarla birlikte çalışmamı istediler. Böylelikle bütün sanatçılar arasında ismim duyuldu.
Dev isimlerin vazgeçilmezi olmanız size ne hissettiriyordu? Elbette çok mutlu oluyordum. Ben mesleğimi çok seviyordum. Severek yapıyordum.
O zamanlar İzmir Fuarı'nda neler yapardınız? İzmir Fuarı'nda gece olduğu zaman çalışmaya başlıyorduk. Programdan programa gidiyorduk. Ayla Bahçesi'nden çıkıp, Çamlık Senar'a gidiyorduk. Ahmet Sezgin, Nezahat Bayram oradaydılar. İzmir Fuarı'nda şarkı okumayan sanatçıya sanatçı denmezdi. Ama artık o fuar kalmadı. Gecelerimiz çalışmakla geçiyordu. 1'e kadar fuarda 1'den sonra gazinolarda geçiyordu. Sabah 4-5'e kadar çalışıyorduk. Günler öyle geçerdi. O kadar çalışma sonunda Türkiye'nin önemli isimlerinden biri oldunuz... İltifat ediyorsunuz...
EN İYİSİ NESRİN SİPAHİ'YDİ
Günümüzün sanatçılarını nasıl değerlendirirsiniz ve beğendiğiniz sanatçılar var mı? Türk Sanat Müziğini en iyi icra eden benim nezdimde Nesrin Sipahi hanımefendidir. Yenilerden ise yeni tanıştığım bir bayan arkadaşımız var, Elif Güreşçi. Türk Sanat Müziği'ni çok güzel icra ediyorlar. O zamanlar eserleri seslendirmek için büyük titizliklerle hazırlanılırdı. Şimdilerde defile gibi yapılıyor. Bilhassa bayanlar kendilerini gösterebilmek için şarkılar yapıyorlar. Bunlara da günümüzde sanatçı diyorlar.
Yaşayan sanatçı dostlarınızla hala daha görüşüyor musunuz? Görüşüyorum. Mustafa Kandıralı var. Klarnet üstadıdır. Hala daha görüşürüz. Her sene ziyaretime gelir ama bu sene gelemedi. Gelecek ama sene daha bitmedi. Mustafa abi ile aramız bağımız hiç kopmadı. Abi diyorum benden 7 yaş büyüktür. Bağımız kopmadı kopmaz da. Hayat boyu devam eder.
Enstrüman sanatçılarına tavsiyeleriniz var mı? Parasız hiç bir şey olmaz. Ama para için de sanat yerlere yatırılmasın. Sanat ayağa düşürülmez. Evet sanatçı hakkını alacak ama şimdi görüyorum ki sanatçıyım diyene iş yok. Çoğu gazinolar artık bitti. Eskiden oralarda programlar yapılırdı. Şimdi yok. Onların devri bitti. Mazide kaldı... Dediğim gibi genç sanatçılar evvela sanatını icra etmeyi öğrensinler. Ondan sonra sahneye çıksınlar. Bugün ritim demek sazın bel kemiği demektir. Ben ritimciyim diye söylemiyorum. Hiçbir zaman da övünmedim. Her şey para için yapılmaz.
Bursa'ya hiç geldiniz mi? Geldim gelmem mi hiç. Ahmet Sezgin kardeşimle birlikte bir otelde konser verdik. 30-35 yıl oldu.