
Gemlik Körfezi’nde denize olta atan amatör tekne balıkçısı Ömer Pişman, bölgede ender rastlanan ve yüksek derecede tehlikeli bir tür olan benekli balon balığını yakaladı. Ölümcül zehir taşımasıyla bilinen bu istilacı türün Marmara Denizi’nde görülmesi, hem balıkçılar hem de çevre gönüllüleri arasında ciddi tedirginlik yarattı.
Yetkililer ve uzmanlar, bu türün körfeze nasıl ulaştığına ilişkin iki kritik ihtimal üzerinde duruyor: Artan deniz suyu sıcaklıklarının göç davranışlarını tetiklemesi veya limanlara yanaşan uluslararası gemilerin balans sularıyla taşınması. Her iki senaryo da Marmara’daki ekosistem dengesi için tehlike oluşturuyor.
"MEVZUAT GEREĞİ KARAYA ÇIKARILMASI YASAK"Yakalanan balon balığının, mevcut düzenlemeler gereği karaya çıkarılması yasak olduğundan, Ömer Pişman tarafından gerekli prosedürler uygulanarak imha edilip denize iade edildiği öğrenildi. Balon balığı, taşıdığı güçlü toksin nedeniyle tüketildiğinde ölümcül sonuçlara yol açabiliyor ve hızla çoğalabilme özelliğiyle yerel türler üzerinde baskı kuran ciddi bir tehdit olarak biliniyor.
Gemlik Körfezi’nin yıllardır geleneksel balıkçılıkla özdeşleşmiş bir bölge olduğunu hatırlatan çevre savunucuları, bu türün görülmesinin sıradan bir biyolojik olay olmadığına dikkat çekti.
Balıkçılar ve çevreciler ilgili kurumlara şu çağrıda bulundu: Körfezde düzenli olarak istilacı tür taraması yapılması, Marmara’daki su sıcaklığı artışlarının bilimsel olarak incelenmesi, Balıkçılara ve halka yönelik uyarı ve bilgilendirme çalışmalarının artırılması, Gemi kaynaklı taşınma ihtimaline karşı liman girişlerinde denetimlerin sıklaştırılması.
Uzmanlar, benekli balon balığının Gemlik Körfezi’nde tespit edilmesini “tek bir vaka” olarak değerlendirmenin tehlikeli olduğunu vurguluyor. Türün bölgede görülmesinin Marmara ekosistemindeki değişimlerin habercisi olabileceği belirtilirken, yetkililere sürece hızla müdahil olma çağrısı yapılıyor.
Balıkçıların güvenliği ve Marmara Denizi’nin biyolojik çeşitliliğinin korunması için gerekli adımların bir an önce atılması gerektiği ifade edilirken, bu olayın Marmara ekosisteminin geleceği açısından önemli bir kırmızı çizgi olduğu dile getiriliyor.