Korkutan uyarı! Bursa Ovası çöküyor

Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Harita Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu, Avrupa Uzay Ajansı'nın Sentinel uydularından elde edilen verilerle yapılan çalışmada Bursa Ovası’nda her yıl yaklaşık 6 santimetrelik düşey çökme yaşandığını açıkladı.

Haber Giriş Tarihi: 13.12.2025 15:48
Haber Güncellenme Tarihi: 13.12.2025 15:48

Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu, yeryüzü hareketlerini izlemede kullanılan bilimsel süreci ve ulaşılan çarpıcı sonuçları detaylandırdı. Kutoğlu, Avrupa Uzay Ajansı'na (ESA) ait Sentinel uydularının dünyayı sürekli ve tekrarlı dolaşarak yer hareketlerini kesintisiz izleme imkânı sunduğunu belirtti.

Bu kapsamlı uydu verilerinin, İngiltere'deki Leeds Üniversitesi Deprem ve Volkan Araştırmaları Merkezi tarafından ön işleme tabi tutulduğunu ve sonrasında akademisyenlerin erişimine açıldığını ifade etti.

Prof. Dr. Kutoğlu, bu verilere dayanarak yaptıkları değerlendirmede, Konya ve Bursa gibi iki büyük kent bölgesinde ciddi düşey deformasyonların (çökmelerin) varlığını keşfettiklerini açıkladı.

ÇÖKME HAREKETİ HIZLANIYOR

Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu, Bursa Ovası'ndaki zemin hareketliliğinin kritik boyutuna dikkat çekerek, bu durumun ciddi jeolojik ve insani faktörlerden kaynaklandığını açıkladı. Bursa ve Konya ovalarının benzer jeolojik yapıda olduğunu belirten Kutoğlu, her iki bölgenin de fay hatlarıyla çevrili, geniş ova alanlarına sahip ve yoğun yer altı suyu kullanımının yapıldığı yerler olduğuna işaret etti. Özellikle tarım faaliyetleri için açılan kuyular aracılığıyla gerçekleşen yoğun su çekiminin, bu önemli yüzey deformasyonlarına yol açtığını söyledi. Kutoğlu, uydu verilerinde Bursa Ovası'nda yıllık yaklaşık 6 cm civarında düşey çökme (oturma) gözlemlediklerini, bu çökmenin yıllara sari olarak devam ettiğini belirtti. Bu sürecin 10 yıl devam etmesi halinde çökme miktarının 60 cm'ye ulaşabileceği uyarısında bulunan Kutoğlu, bu durumun hem yeraltı su seviyesinin azalması hem de bölgedeki fay hareketlerinin tetiklenmesiyle ilgili olduğunu vurgulayarak, kent planlamasında acilen göz önünde bulundurulması gerektiğini ifade etti.

Çalışmada dikkat çeken bir başka bulgunun Uludağ bölgesi olduğunu belirten Kutoğlu, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Burada dikkat çeken önemli bir husus da şu; bu bölge Uludağ bölgesi. Bursa Ovası Uludağ'a uzanıyor ve burada baktığımız zaman Uludağ'ın yılda ortalama 2 cm kadar yükseldiğini görmüş oluyoruz. Yani Uludağ giderek boyu uzuyor."

‘YILDA 4 CM'LİK BİR BATIYA DOĞRU HAREKET VAR’

Benzer deformasyonların Konya Ovası'nda da gözlendiğini belirten Prof. Dr. Kutoğlu, Konya'daki tabloyu ise şu sözlerle anlattı:

"Benzer özellikler, benzer durumlar, deformasyonlar Konya'da da gözüküyor. Mavi alan önemli miktarda düşey deformasyona yani bir çökmeye karşılık geliyor. Bu çökme yer yer 5 ile 10 santimetre arasında değişiklik gösteriyor. Yani ova 5 ile 10 santimetre arasında çöküyor. Bu bölge yoğun tarım alanının faaliyetlerinin yürütüldüğü, buna bağlı olarak da yer altı sulamasının yapıldığı bölge."

Konya'daki hareketin sadece yeraltı suyu kullanımından kaynaklanmadığını vurgulayan Kutoğlu, "Burada aynı zamanda yılda 4 cm'lik bir batıya doğru hareket var. Dolayısıyla buradaki çökmede sadece yeraltı sularının değil, aynı zamanda tektonik bir iteklemenin de etkili olduğu görülmekte. Zemin özellikleri de çok etkili. Konya Ovası'nda bu bölgeler yoğun kireç taşı bölgeleri. Su çekilmesine bağlı olarak zaman içerisinde medyada da sıkça gündeme gelen obruklar meydana geliyor" ifadelerini kullandı.

‘CİDDİ TEHDİTLER SÖZ KONUSU OLABİLİR’

Bursa'da obruk oluşumlarının Konya kadar gündemde olmadığını ancak riskin farklı boyutlarda ortaya çıkabileceğini belirten Kutoğlu, uyarılarını şöyle sürdürdü:

"Bursa'da bu şekilde bir obruk oluşumu pek gündemde değil ama bu hareketler devam ettiği sürece elbette ki bir takım yapısal hasarlar meydana gelmesi söz konusu. Eğer yapıların zemine oturan köşe noktaları, binaların oturduğu yerler farklı deformasyonlara, farklı hareketlere maruz kalırsa binalar üzerinde deformasyon meydana gelebilir. Çatlaklar oluşabilir. Bunlar zaman içerisinde taşıyıcı sistemlere de sirayet ederse, bölgedeki yapılar için ciddi tehditler söz konusu olabilir."

Yer kabuğundaki zorlanmalara da dikkat çeken Kutoğlu, "Bu hareketler aynı zamanda yer kabuğundaki zorlanmaları artırıyor. Bu enerji biriktiği takdirde zeminde kütle hareketleri gibi farklı jeolojik riskler de ortaya çıkabilir" diyerek sözlerini tamamladı.