Doğu Karadeniz sudan ibarettir..

Doğu Karadeniz gezisi yapacaksanız, yaylaları ve coşku dolu bir şekilde akan dereleri ziyaret etmeden geçmemelisiniz.

Haber Giriş Tarihi:
Haber Güncellenme Tarihi:
https://bursahayat.com.tr/

HABERİN FOTOĞRAFLARI İÇİN TIKLAYINIZ

SELAHATTİN ERKAN

Unutma, kapının koluna uzanacak yaşa geldiğinde gitmeyi öğrenir insan. P.Coelho

Doğu Karadeniz gezisi yapacaksanız yaylaları mutlaka programa almalısınız. Doğa, buralarda kendisine bahşedilmiş bütün güzellikleri görmenizi istiyor!

Sadece yayla mı?

Her ilçenin içinden akan derelerin başlangıç noktalarına çıkarsanız, "vahşi güzellik"lerin seyrine doyamazsınız.

Fırtına Deresi vadisi tüm vahşiliğiyle sizi kucaklamak istiyor. İrili ufaklı yüzlerce yağmur şelaleleri en yakın dereye ulaşmak için yoların üstünden veya altından çağlayanlarla eşsiz "su sesi"  sunuyor size.

İster dur bir ağaç altında saatlerce gözünü kapat o sesin huzurunu yaşa.

İstersen uzan uçsuz bucaksız yeşilin üzerine, o sesle gök yüzünü seyret. Huzur nedir, nasıl tarif edilir orada yaşa!

Huzur nedir, yoldaş?

Sen, ben ve ciğerimin yarısı; bu huzuru tarif edebilirmiyiz?

"Yola çıkarken neydi niyetin? Değişmek mi istiyordun? Sanmam ama bu yol değiştiriyor, yol aldıkça insanı...Peki ya içindeki gizemleri mi Keşfetmekti?" diyor bir yazar yazısında.

İçimdeki gizemi değil ama Doğu Karadeniz'in gizemini sadece yaşayabilirsin!

Asla o gizeme ulaşamazsın!

Sanma ki; yeşilin bu alabildiğine gökyüzünü kapladığı dağların gizemine çözebileceksin!

Doğu Karadeniz'de "yola çıksan da yol, her zaman bir yere varmıyor; kadim zamanlardan beri bilinir önemli olanın yolda olmak olduğunu. Herkes yola çıkabilir ama her yola çıkanın yolcu olacağı söylenemez." Celal Türe'nin bunları sanki oralar için söylemiş.

Doğu Karadeniz'de yolculuk yapacaksan, yolculuk ciddi bir "devrim"dir.

"Çünkü yolculuk yolcuyu yol boyunca yeniden doğuran ana rahmi gibidir biraz da. Herkes yola çıkabilir de, herkes yolcu olamaz ya işte bu yüzden böyledir."

Selçuk Candansayar, yolculuğu böyle tarif ederken, Doğu Karadeniz gezim boyunca hep bu sözler kulağımda idi.

"Yoldaş"ım yol boyunca bana yolculuk üzerine yazıları okuyup, içinde bulunduğumuz ortamın "tadını" almamı sağlarken, diğer yandan ben bu güzellikleri bahşeden Yaradan'ın eşsiz - benzersiz gücü ve kudretini tefekkür ediyordum.

Doğu Karadeniz için Yüce Yaradan, her türlü güzelliği bahşetmiş. Biz insanların mutluğuna sunmuş ama;  Ayder Yaylasında olduğu gibi biz oraların kıymetini bilememişiz.

XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX

ZİGANA....

Tarihi İpek yolunun Karadeniz'e bağlayan Zigana Geçidi artık kullanılmıyor. Gümüşhane-Trabzon Yolu artık Zigana Tuneli ile geçiliyor.

Zigana'ya tırmanmak turizm amaçlı kullanılabilir. 70'li yıllarda Ağrı'dan Erzurum üzerinden Trabzon'a bir iki kez geçmiştim. Futbol oynadığım Ağrıspor ile olmuştu. Zigana Dağı'na tırmanırken 14-15 li yaşlarımızda takım olarak çok korkmuştuk.

Dibi görünmeyen uçurumlar, dar ve zor geçilen yollar.Tabi ki Zigana Geçzidnin tepesine varınca yaşanan rahatlık. Oysa, tepeden Trabzon'a uzanan iniş yolu yolu da en az çıkış kadar korkutmuştu bizi.

Ne yalan söyleyeyim, aynı duyguları yaşamadım bu kez. Çünkü yollar o yıllardaki kadar dar ve bakımsız değildi. Daha rahat ve daha iyi yollardan Zigana'ya çıktım.

Tarifsiz duygularla takım arkadaşlarımı hatırladım. Tepede şimdi turistik tesisiler kurulmuş. O yıllarda, hiçbir yerleşim yok, köy birkaç kilometre ötede. Bizim takım, karpuz ekmekle geçiştirmiştik. Şimdi çok sayıda lokanta, dinlenme alanları, kafeler kurulu...Hatta öyle ki "Zehir Hüseyin" kendi tesisini yoldan geçenlerin gözüne sokabilmek uğruna her tarafı tabela çöplüğüne çevirmiş...Devletin Tabelasının bile "zehirlemiş"...  Bana söz verdi devletin tabelasındaki "zehir Hüseyin" yazan tabelayı kaldıracak.... İki bin metreyi aşkın yükseklikte tabi ki orman olmaz....ancak sarp geçit insanı büyüleyen görüntüye sahip.

MENÇUNA ŞELALESİ....

Doğu Karadeniz'inin görülesi alanların en başında gelir... Mençuna!

Arhavi'den geçen dere, Cihani ve Kapisre derelerinİn birleşmesi ile oluşur. Bu derenin Ortaca'dan geçen kısmını oluşturan vadiyi kaplayan dağın en tepesinde yaklaşık 100 metre yükseklikleten dökülüyor Mençuna şelalesi. Şelaleye ulaşmak için ana yoldan sonra yaklaşık bir kilometre patikada tırmanarak ulaşılabiliyor. İki derenin birleştiği yerde kurulu tarihi çifte köprüleri görüp resimlemeden geçmek mümkün değil. Cihani ve Kapisra derelerinin birleşim alanındaki doğayı görüp de iki köprünün üstünden geçmemek olmazdı. Başının kaldırıp gökyüzüne baktığında sadece mavi ve yeşil var. Bir de bir birine 45 dereclik açıyla yapılmış tarihi kemerli köprüler.

Ecdat yapmış. Belki de en korunmuş yapılar. Duygulandım, binlerce teşekkür ettim koruyanlara.

Gidip gördüğüm ve gezdiğim için bahtiyarım. Görmeyenler görmeli.

Şelaleyi seyretmeye başladığımızda sicim gibi yağan yağmur bizi ıslatamamıştı.

Yamaçta, derme çatma barınak yapmış bir Karadenizli delikanlı. Çadır parçaları, tenteler ve ağaç parçalarından. Şelaleyi tam karşıdan gören bir tepenin yamacı. Dereden Mençunaya ulaşılan asma köprünün başında. İçine de bir soba koymuş. Üstünde bitki çayı sürekli kaynıyor. Bize doğadan topladığı çaylardan yaptığı yeşil çay ikram etti. "Bizim buralarda sürekli yağar, gelenler mağdur olmasın diye böyle bir şey yaptım, buyurun için"  diyerek ikramda bulundu. Çay parasını aşağıya inerken yolda gördüğünüz kime verirseniz verin o para bana ulaşır dedi.

Gözlerimden yaşların süzüldüğünü hissettim.

 Delikanlının boynuna sarılmak geldi içimden.

Gidin ve görün!

Tüm gezim boyunca Nazım Hikmet'in Yol Türküsü dizelerinin hatırımda kalanlarını mırıldandım.

Nazım Hikmet, yolculuğu içime işletti...

Yol Türküsü / NÂzım Hikmet RAN Alnımızda yanar gençliğin tacı  Yorgunluğun anasını satarız  Elimizde neşemizin kırbacı  Ufukları önümüze katarız  Göğsümüz kuvvetli, gönlümüz temiz  Tükenmez yolları tüketiriz biz  Ne saray, ne hamam, ne han isteriz  Nerde gün batarsa orda yatarız  Sabah burdaysak, akşam ordayız  Günlerin peşinde bir hovardayız  Bazı mısra gibi dudaklardayız  Bazı 'kimsin' diye soran bulunmaz  Hey anam hey! Yolcu yolunda gerek  Bazı altımızda kuştüyü döşek  Bazı örtünecek yorgan bulunmaz!