
Günümüzde çocukların sosyal medya ve popüler kültürden etkilenme düzeyi her geçen gün artıyor. Özellikle ergenlik dönemindeki gençler, popüler müzik grupları, danslar ve moda akımlarını yakından takip ederek, kimlik gelişim süreçlerinde bu etkenlerden etkileniyor. Çocuk Psikoloğu İlayda Çitil, sosyal medyanın çocuklar üzerindeki psikolojik etkileri, ailelerin bu süreçteki rolü ve dikkat edilmesi gereken noktalar hakkında önemli bilgiler verdi.
Sosyal medyanın çocukların aidiyet ve kabul görme ihtiyacını karşılamak için önemli bir mecra olduğunu belirten Çocuk Psikoloğu Çitil, “Çocuklar, sosyal medya üzerinden aldıkları beğeni ve onaylarla benliklerini inşa etmeye çalışıyorlar. Ancak bu beğeniler ve ilgi çoğunlukla geçici ve yüzeysel. Bu ilginin aniden kaybolması, çocuklarda derin hayal kırıklıklarına yol açabiliyor” diye konuştu. Ayrıca, sosyal medyada karşılaşılan “linç kültürünün” de çocukların psikolojisini zedeleyebileceğini ifade etti.
Ergenlik döneminin sosyal medyanın etkilerinin en yoğun hissedildiği yaş grubu olduğunu vurgulayan Çitil, bu dönemde gençlerin “Ben kimim?” sorusuna yanıt arayışında olduklarını söyledi. “Ergenler, sosyal medyadaki fenomenler, beğeniler, takipçi sayıları gibi ölçütlerle kendilerini değerlendiriyorlar. Sosyal medyada sunulan mükemmel hayatlar, çocukların kendi yaşamlarını değersiz hissetmelerine sebep olabiliyor” dedi.
Gençlere yönelik popüler müzik grupları ve danslar, moda tercihleri çocukların benliklerini şekillendirmede rol oynuyor. Ancak bu durumun olumlu ve olumsuz yanları bulunduğunu belirten Çitil, “Bu tür akımlar, çocuklara motivasyon ve aidiyet hissi verebilir. Fakat gerçekçi olmayan başarı ve mutluluk vaatleri, çocukların kendilerini yetersiz hissetmelerine yol açabilir” ifadelerini kullandı.
AİLELERE ÖNEMLİ GÖREVLER DÜŞÜYORÇocukların sosyal medya kullanımında ailelerin rehberlik rolünün çok önemli olduğuna dikkat çeken Çitil, şu önerilerde bulundu: “Ebeveynler çocuklarının ne tür içeriklerle vakit geçirdiğini takip etmeli, ancak bunu kontrolcü değil, birlikte vakit geçirerek yapmalı. Günlük ekran süresi 1-2 saatle sınırlandırılmalı. Teknoloji kullanımıyla ilgili kurallar, karşılıklı anlaşmayla belirlenmeli. Çocukların hissettikleri duygular dinlenmeli, olumsuz deneyimler hakkında açık iletişim kurulmalı. Ebeveynler, çocuklarına sosyal medyada karşılaşabilecekleri riskler ve olumsuz davranışlar konusunda bilgi vermeli. Ebeveynler kendi davranışlarıyla da örnek olmalı; örneğin yemek masasındayken telefon kullanmamalılar.”
Çitil, çocukların sosyal medya kullanımı konusunda okul ve öğretmenlerin de aktif rol alması gerektiğini söyledi. Dijital okuryazarlık eğitimlerinin artırılması, siber zorbalıkla mücadele yöntemlerinin geliştirilmesi gerektiğini belirten Çitil, “Çocuklar gördükleri içeriklerin gerçek olmadığını anlayabilmeli, eleştirel düşünme becerilerini geliştirmelidir” dedi.
SOSYAL MEDYA DOĞRU KULLANILDIĞINDA GÜÇLÜ BİR ARAÇÇitil, sosyal medyanın doğru kullanıldığında çocukların bilgiye erişim, yaratıcılıklarını geliştirme ve farklı kültürleri tanıma açısından büyük fırsatlar sunduğunu dile getirdi. “Çocukların merak duygusunu desteklemek, empati yeteneklerini geliştirmek için sosyal medya önemli bir kaynak olabilir. Ancak bunu sağlamak aile ve eğitimcilerin bilinçli rehberliğiyle mümkün” diye ekledi.
Çocukların sosyal medya kullanımında olumsuz etkilerle karşılaşmaları durumunda ailelerin dikkat etmesi gereken belirtileri sıralayan Çitil, şu uyarılarda bulundu: “Ekran süresinin artması, diğer aktivitelerden uzaklaşma, gizlilik davranışının artması, aşırı kaygı ve öfke, sosyal çevreden uzaklaşma, gerçeklikten kopma gibi sinyaller varsa hemen müdahale edilmelidir. Bu noktada açık iletişim kurmak ve gerekirse uzman desteği almak çok önemlidir.”
Sosyal medyanın çocuklar üzerindeki etkilerini anlamak ve sağlıklı kullanımını sağlamak, hem ailelerin hem de eğitimcilerin ortak sorumluluğunda. Uzmanların görüşlerine kulak vererek, çocukların dijital dünyada daha güvende ve sağlıklı büyümeleri mümkün olabilir.