
Evliyalar ve dervişler şehri olarak bilinen Bursa, yüzyıllardır barındırdığı manevi mirasıyla Türkiye’nin en kadim kentlerinden biri olma özelliğini sürdürüyor.
Osmanlı’ya başkentlik yapması dolayısıyla birçok evliya ve dervişin uğrak noktası olan şehirde, bazı manevi şahsiyetlerin kabirleri ise zamanla yapılaşmanın gölgesinde kalmış durumda.
Bu manevi şahsiyetlerden biri de Osmangazi ilçesine bağlı surlar bölgesinde, Kavaklı Caddesi üzerinde yer alan ve halk arasında “Köpüklü Dede” olarak anılan türbe. Küçük bir bahçenin içinde yer alan mermer mezar, özellikle yoldan geçenlerin ve turistlerin dikkatini çekiyor.
Ancak mezarın çevresinde herhangi bir bilgilendirme tabelasının olmaması, Bursa’nın kültürel ve tarihi mirasını yeterince tanıtamadığı yönünde eleştirilere neden oluyor.
Mezar taşında “Derviş Mehmed Bin Hamdi Şehr Baba” ibaresinin yer aldığı rivayet edilen türbe, mimarisi ve yapısıyla da dikkat çekiyor.
Yüksek mezar taşları ve lahitten oluşan mermer kabir, bölgede eskiden bir medrese ya da mescide ait hazire içinde yer aldığı tahmin ediliyor. Ancak günümüze yalnızca mezar kalmış durumda.
Mahalle sakinlerinin verdiği bilgilere göre, halk arasında Köpüklü Dede olarak anılan bu zatın asıl adının “Kirpiksiz dede” olduğu ve kirpikleri olmadığı için bu şekilde anıldığı da rivayet ediliyor.
Ancak genel kaynaklarda “Köpüklü Dede” ismiyle biliniyor ve bu isimle anılmaya devam ediliyor.
Köpüklü Dede’nin türbesi, tıpkı Sinandede Mahallesi’nde bulunan Dürt Dede ve Sinan Dede türbeleri gibi sadece mezardan oluşuyor ve üzeri kapalı değil. Türbe hakkında yazılı kaynaklarda çok fazla bilgi bulunmasa da halk arasında türbeye ilişkin farklı inanç ve ritüeller yaşatılmaya devam ediyor. Bunlardan biri de “dilek taşı” geleneği. Rivayete göre, mezar taşına dilek tutularak küçük bir taş yapıştırılıyor ve eğer taş düşmeden yapışırsa dileğin gerçekleşeceğine inanılıyor. Bu tür manevi mekânların tanıtılması ve korunması gerektiğini belirten mahalle sakinleri, Köpüklü Dede gibi kıymetli evliya türbelerinin daha görünür hale getirilmesi ve tarihi değerlerinin kayıt altına alınması gerektiğini ifade ediyor.