Bursa’da yaşayan 53 yaşındaki Duygu Aytulun, 2012 yılında üçüncü evre meme kanseri teşhisiyle hayatını değiştiren bir yolculuğa çıktı. Uzun yıllar marketlerde çalışan Aytulun, ilk olarak egzama şüphesiyle gittiği hastanede kanser olduğunu öğrendi. O günün ardından bir yandan tedavi sürecine başlayarak, bir yandan da normal yaşamına devam etti.
İlk kanser tedavisini tamamlayan ve sağlığına kavuşan Aytulun, yaklaşık 9 ay sonra yapılan kontrollerde akciğerine metastaz yapmış kanser hücreleriyle yeniden mücadele etmek zorunda kaldı. 6 aylık ikinci tedavi sürecinin ardından sağlığına yeniden kavuşan Aytulun, hayatına dair önemli dersler aldı ve kazandığı bu güçle başkalarına moral olmaya karar verdi.
2015 yılında Bursa Kanserle Savaş Derneği’nde çalışmaya başlayan Aytulun, derneğe gelen hastalarla ilgilenerek onlara umut aşılıyor. Çalışmalarında, hem derneğe gelenlere hem de hastaneye yaptığı ziyaretlerde kanserle mücadele edenlere destek oluyor.
Duygu Aytulun, tedavi sürecinde kendisini yeniden tanıdığını ve en önemli dersin "hayır" demeyi öğrenmek olduğunu söyledi. Aytulun, “Önce ben. Önce ben olmazsam benim çocuklarım da olmaz, ailem de olmaz, arkadaşlarım da olmaz. Bu şekilde devam ettim, hiç ümidimi kaybetmedim.” dedi. Kendini yeniden keşfettiği bu süreç, onu hayata karşı daha güçlü kıldı ve başkalarına da umut verme kararı aldı.
Aytulun, Bursa Kanserle Savaş Derneği'nde sekreterlik yapıyor, evrak işleriyle ilgileniyor ve zaman zaman hastalara moral dağıtmak için çorba dağıtımına katılıyor. Bir gün çorba dağıtımı sırasında, kanser tedavisi gören bir teyze ile karşılaştı. Aytulun, teyzeye “Hayatını yaşa, geleceği hiç düşünme. Şimdi sağlıklısın ve yakında güzel günler göreceksin.” diyerek ona moral verdi. O teyze, Aytulun’a, “İyi ki seni görmüşüm. Seninle olmak daha mutlu hissettiriyor” dedi.
Aytulun, erken teşhis ve moralin kanser tedavisinde ne kadar önemli olduğunu vurguladı. Kadınlara özellikle 40 yaşından önce ve sonra düzenli muayenelerini yaptırmaları gerektiğini hatırlatan Aytulun, kanserle mücadelenin sadece fiziksel değil, psikolojik olarak da güçlü olmayı gerektirdiğini belirtti. "Gülmek, gezmek, anı yaşamak bizim gibi hastalar için çok önemli” diyerek, hayatın ne getireceğini bilemediğimiz için anı değerlendirmek gerektiğini ifade etti.