Araştırmaya göre çocukların yüzde 76’sı ekonomik kaygı yaşıyor

Nilüfer Belediyesi ile Tarih Vakfı’nın Çocuk Hakları Günü kapsamında düzenlediği söyleşide konuşan Prof. Dr. Pınar Uyan Semerci, çocukların kaygı düzeyine ilişkin çarpıcı araştırma verilerini paylaştı. Araştırmaya göre çocukların büyük çoğunluğu ekonomik sorunlar, gelecek kaygısı ve ailelerinin güvenliği konusunda derin endişe duyuyor.

Haber Giriş Tarihi: 22.11.2025 14:32
Haber Güncellenme Tarihi: 22.11.2025 14:32

Nilüfer Belediyesi ile Tarih Vakfı işbirliğiyle düzenlenen “Tarih Buluşmaları” etkinliği, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’ne özel önemli bir söyleşiye ev sahipliği yaptı.

Nazım Hikmet Kültürevi’nde gerçekleştirilen programda İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Pınar Uyan Semerci, “Çoklu Krizler Çağı’nda Çocuğun İyi Olma Hali” başlıklı sunumuyla dikkat çekici değerlendirmelerde bulundu.

“BUGÜN ÇOCUK OLMAK GEÇMİŞTEN ÇOK DAHA ZOR”

Şanlıurfa ve İstanbul’da yürüttükleri araştırmanın sonuçlarını paylaşan Semerci, günümüz çocuklarının dünyaya bakışının önceki kuşaklardan radikal biçimde farklılaştığını söyledi.

“Bizim çocukluğumuzla bugün çocuk olmak aynı şey değil” diyen Semerci, bu değişimin nedenlerini şöyle sıraladı: Dijitalleşme, Küresel krizler, Ekonomik belirsizlik ile Aile ve sosyal çevre koşulları.

Semerci, çocukların artık kaygıdan uzak hayal kurmakta zorlandığını belirterek, “Çocuk olmanın en temel özelliği endişesiz hayal kurabilmektir. Bunu kaybediyoruz” dedi.

ÇARPICI VERİLER: ÇOCUKLARIN %76’SI EKONOMİK DURUMDAN ENDİŞELİ

Sunuşunda araştırma bulgularını paylaşan Prof. Dr. Semerci, çocukların çok boyutlu bir kaygı baskısı altında yaşadığını vurguladı:

%76 ekonomik durumdan endişe duyuyor. %72, aile bireylerinin başına bir şey gelmesinden korkuyor. %64, gelecekteki planlarının gerçekleşmeme ihtimalinden kaygı duyuyor.

Semerci, bu oranların çocukların üzerindeki yükü gözler önüne serdiğini belirterek, “Bir çocuktan bahsediyoruz; bu oranlar çok yüksek. Çocukların böylesine bir kaygıyla yaşaması sağlıklı değil” ifadelerini kullandı.

“ÇOCUK İŞÇİLİĞİYLE YÜZLEŞMEMİZ GEREKİYOR”

Konuşmasında çocuk işçiliğine de dikkat çeken Semerci, “Çocuk işçi ölümlerinin haberlerini izlediğimiz bir ülkede yaşıyoruz” diyerek toplumun bu sorunla yüzleşmekten kaçmaması gerektiğini söyledi.

Her ebeveynin kendi çocuğunu çalışan bir çocuk olarak hayal etmediğini belirten Semerci, “Bu büyük sorunlar yumağıyla ancak birlikte mücadele edebiliriz” diye konuştu.

SINAV MERKEZLİ SİSTEM ÇOCUKLARIN YAŞAMINI DARALTIYOR

Eğitim sistemindeki sınav baskısının da önemli bir problem olduğunu aktaran Semerci, bu baskının çocukların yaşam kalitesini düşürdüğünü vurguladı.

Sınav merkezli eğitimde başarısız olan öğrencilerin sistem dışına itildiğini belirten Semerci, şunları kaydetti:

Çocuklar sanat ve spor gibi hobilerini bırakıyor. Tüm enerjilerini yalnızca sınav başarısına yöneltmek zorunda kalıyorlar. Mutlu oldukları aktiviteler “lüks” haline geliyor. “ÇÖZÜM, EŞGÜDÜM VE ÇOCUK ODAKLI EĞİTİM YAKLAŞIMI”

Sorunların ancak paydaşların birlikte hareket etmesiyle çözülebileceğini vurgulayan Prof. Dr. Semerci, eğitimin her çocuğun bireysel potansiyeline göre şekillenmesi gerektiğinin altını çizdi.

Sadece akademik başarıya odaklanan sistemlerin artık sürdürülebilir olmadığını söyleyen Semerci, dijitalleşmenin çocuklar açısından hem bir sosyalleşme alanı hem de bir risk alanı olduğuna dikkat çekti.

Ebeveynlerin de dijital dünyayı anlaması gerektiğini belirten Semerci, dijital okuryazarlık eğitimlerinin yetişkinler için de zorunlu hale gelmesi gerektiğini ifade etti.