Hava Durumu

Teknoloji köleleri

Yazının Giriş Tarihi: 12.11.2016 10:06
Yazının Güncellenme Tarihi: 12.11.2016 10:06

Cep telefonu reklamlarına şöyle bir bakıyor musunuz?

Bu reklamlarda en çok bahsedilen özellik cep telefonlarının birer ofis bilgisayarı olarak kullanılabilinecek olması ve dolayısıyla bir ofise gerek duymadan her yerde çalışabilecek insan haline gelmek adına mutlaka bu cep telefonlardan edinmemiz gerektiğidir.

Ne hoş değil mi?

Ofis çalışanlarının ve hatta onların çok dışındaki kitlelerin de kısacası tüm toplumun böyle telefonları var artık. Ve böylece toplu ulaşım araçları da dahil her yerde çalışan insanlarımız var.

Binin metroya "Tamam efendim ben hemen listemi inceleyip size beş dakika içinde e-mail olarak gönderiyorum.", "Gönderdiğiniz e-mail elime şimdi ulaştı, inceleyip size en fazla on dakika içinde geri dönüş yapacağım." gibi pek çok açıklama duyacaksınız yeni nesil çalışanlarından.

Teknolojinin hayatımızı kolaylaştırması güzel de (ki ben böyle bir durum olduğuna inanmıyorum.) böylesine bir esareti insanoğluna sunması hayli garip değil mi sizce?

Gece, gündüz, yürürken, araba kullanırken ya da bir otobüsün içinde bile vazgeçemediğiniz ofis çalışanı havanızı bozup alamadığınız nefese mi yanarsınız, sürekli uyanık tutmaktan yorulmuş beyninize küçük bir ara verdiremediğinize mi yanarsınız bilinmez...

Hafta içi, hafta sonu demeden açık duran telefonlar bilimin insanlığı esir almasının bir başka şekli olsa gerek.

Tabi bir de son model teknolojik gelişmeleri bünyesinde barındıran, yolda bile canınıza okuyan arabalar var. Herkesin altında bulunan araçlar son hızla şehir içinde ya da dışında bir yerlere varmanız için sizi zorlarken, bu teknoloji harikası aletler de bir an yola dalıp gitmenize engel olmak adına oraya yerleştirilmiş bombalar gibi adeta.

Bir ayağın sürekli gazda olduğu hayatımızda küçük bir fren molası dahi vermemizi engelleyen, teknolojinin hiç de insanoğlunun iyiliği için çalışmalar yürüttüğünü ve gelişme gösterdiğini düşünmüyorum.

İnsanlığın iyiliği için çalışan teknolojinin GDO'lu gıda üretimini teşvik etmek yerine önlemesi hatta bu üretimler yüzünden ortaya çıkan hastalıklara da derhal çare bulması gerekirdi. İnsanlığın iyiliği için çalışan teknolojinin savaş aletleri üretmek yerine uzayla ilgili çalışmalara ağırlık vermesi, doğayı korumak için yapılması gerekenleri çok daha önceden insanlığın beynine kazıması gerekirdi. İnsanlığın iyiliği için çalışan teknolojinin dünya üzerindeki açlık, susuzluk gibi sorunlara kesin çözümler bulması gerekirdi.

Fakat görünen o ki, ne kadar teknoloji ile iç içe o kadar özgürlükten uzak, o kadar köleleşmiş, o kadar kendisi olamamış insanlar haline geliyoruz.

Ne kadar teknolojiyle barışık yaşıyoruz o denli kendimizle kavga ediyoruz.

Üstelik pek çoğumuz bunun farkında bile değiliz...

Otomatik hareketlerle gönderdiğimiz e-maillerin bize yavaş iş temposunu unutturduğunu hatırlamıyoruz bile. Çeşitli ikonlarla birlikte gönderdiğimiz mesajların duygularımızı ifade etmekte bizi ne kadar fakirleştirdiğinin farkında değiliz. Anlık haber aldığımız sevdiklerimizle ilgili özlem duymuyoruz örneğin, merak etmiyoruz onları.

Akşam eve geldiğimizde sevdiğimizden bir haber var mı diye posta kutusuna bakmıyoruz artık, efkârlı efkârlı camlardan bakıp bir yorgunluk kahvesi içmeyi unuttuk. Onun yerine akşam yorgunluğunu sizin gibi, bizim gibi yorgun argın kendini ancak oraya atmış fakat orada da çalışmaya devam eden, gelen telefonlardan kurtulamayan teknoloji köleleri ile birlikte hızlıca kâğıt bardak kahvelerinden yudumlayarak atmaya çalışıyoruz.

Benim ağzım yanıyor o kâğıt bardaktaki içini göremediğim, kokusunu duyamadığım kahvelerden...

Hasılı kelam teknolojinin kölesi olduk, oluyoruz, olmaya devam edeceğiz ne acı...

Sanırım ortalığın toz duman olduğu şu günlerde yazdığım bu yazıyla sol tandanslı yaklaşımlara değinerekten solcu bir yazı yazmayı da başardım.

Kendimi ve sizi kutluyorum sevgili okurlar...

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.