Hava Durumu

Pek gülecek halim de kalmadı

Yazının Giriş Tarihi: 28.08.2016 09:04
Yazının Güncellenme Tarihi: 28.08.2016 09:04

Genelde gülen, gülümseyen, hatta kızımın deyişiyle "hayatı şaka olan" biriyimdir. Daha doğrusu mesafe koymak istemediğim yakın çevrem beni böyle bilir.

Ne hoş dimi...

Hoş hoş olmasına da artık pek gülecek halim de kalmadı. Hatta "iyi ki, Türkiye'de gazetecilik yapıyoruz böylece gündem sıkıntımız da olmuyor" esprimi de yapamıyorum zira bu günlerde böyle konuşmak komiklikten çok salaklık gibi geliyor bana.

Yahu sadece bir haftadır yazı yazmıyorum. Yani daha doğrusu zaten yazılarımı haftalık olarak yazıyorum. Hani bu arada neyi ele alayım diye düşünmeye bile gerek yok. Zira bir haftalık süreç içinde Suriye'ye şöyle bir girip çıktığımız "amanın savaşa mı giriyoruz yoksa?" yürek kalkımını yaşadığımız günün hemen akabinde ana muhalefet partisi genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun konvoyuna suikast düzenlendi. "Eyvahlar olsun siyasi cinayetler mi başlıyor?" sorusuyla ben kıvranırken hatta mevzuyu henüz tam olarak sindirememişken -yani zaten benim yerimde bir Avrupalı olsa bu mevzuların değil hepsi birden tek bir tanesi bile sindirilemez bütün olarak bünyeden dışarıya atılırdı ya neyse- bu kez Cizre Emniyet Müdürlüğü'ne bomba yüklü kamyonla saldırı düzenlendi. Bilanço vahim!!!

Ne oluyor?

Neler oluyor?

Aslında hep söylediğim bir durum değerlendirmesini bir kez daha yinelemek istiyorum. Ortadoğu bölgenin şimdiki sınırlarının değişmesi için bilinçli olarak karıştırıldı. Ve bu karışıklığa Türkiye de dahil ediliyor çünkü büyük devletlerin kafalarındaki sınırların tamamlanması için ülkemizden toprak almaları gerekiyor.

Anlayacağınız, ülkenin doğu ve güney doğu bölgelerinde çıkartılan karışıklıklar ve ülkenin bir iç savaşa sürüklenmeye çalışılması girişimleri yeni Ortadoğu sınırlarının şekillenmesi için gerekli.

Ne hoş dimi?

Elbette öyle değil. Yıllardır üzerinde hassasiyetle durduğum bir şeyi daha tekrar etmem gerekiyor bu noktada. Ülkemizin toprak bütünlüğünü korumak istiyorsak, Suriyelilerin ülkemizde mülteci oldukları gibi birkaç yıl içinde bizler de yollara düşüp başka ülkelerde mülteci olmak istemiyorsak birlik olmaktan başka çaremiz yok. Türk-Kürt tartışmasını, Alevi-Sünni çekişmesini ve daha nice kavgaları bir kenara bırakıp birlik olmanın mesajını vermemiz bir arada tek bir yumruk oluşturmamız gerekiyor.

İnanıyorum ki, ülke bütünlüğümüzü koruyarak bu zorlu dönemden tek vücut olarak çıkmayı başarırsak kendi iç meselemiz olan Türk-Kürt sorunu da Alevi-Sünni çekişmesi de ve daha niceleri de kolaylıkla hallolacaktır.

Yaraları olan kaşınan yaralarından halen kanlar akan bir milletin iç savaşa sürüklenmesi kadar kolay bir şey yok herhalde şu dünya üzerinde.

Bu oyunun içine en başından düşmemeliydik, en başından sorunlarımızı dış güçlerin desteği ile değil, silahla, kanla değil ticaretle, ekonomiyle, insan haklarıyla çözmeliydik.

Evet, biraz geç kaldık belki ama olsun.

Zararın neresinden dönülse kardır.

Şimdi birlikte olma, tek vücut durma vaktidir bence.

Bütünlüğümüzü ancak böyle koruyabileceğimiz ortada.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.