Hava Durumu

Bir değerlendirme: Kanunlar, örümcek ağlarına benzerler...

Yazının Giriş Tarihi: 11.04.2019 06:56
Yazının Güncellenme Tarihi: 11.04.2019 06:56

Bugün canım yazı yazmak istemiyor. Aslında, seçimin hemen ardından, "İstanbul Bilmecesi"ne kadar da yazmadım!

"Köşe Haberciliği"nin, "Köşe Yazarlığı"nın yerini aldığı, "yandaşlık" rahatsızlığı bıktırdı!

Seçim, gerek sonuçları ve gerekse de "sonuçlanmaması" nedeniyle; "demokrasi" adına vicdanımı yordu.

İşte bunun için, seçim sonrası değerlendirmelerden birkaç alıntı ile "ferah" bir yazı günü geçireyim istedim.

Mazeretimi uygun görün lütfen!

YUSUF KAPLAN:

"Özetle... Bu seçimler, yerel seçimlerin çok çok ötesine taşan genel sonuçlarla karşı karşıya bıraktı bizi.

Siyasi/İdeolojik Aidiyet Bitti. Yerine yerleşen ne?

Şu: Her şeyin her şeye dönüşebildiği, sadece siyasi/ideolojik kimliklerin değil, İslami değerlerin ve anlam haritalarının da izafileştiği, sekülerleştiği (dünyalılaştığı, ruhaniyetten uzaklaştığı), buharlaştığı, senkretik (melezleşme), ruhsuzlaştırıcı, hayata hiçbir anlam katamayan sahte uzlaşmaların, sahte yakınlaşmaların belirgin hale geldiği ontolojik (varlık-varoluş) yok oluş sürecinin ve anlam krizinin hız ve haz'la örtülmeye çalışıldığı bir dünyanın eşiğine sürükleniyoruz şimdi topyekûn...

AK Parti'nin kitle partisi olması, AKP'lileşmesine yol açıyor. AK Parti'nin en büyük rakibi AKP: Rantçılık, kibir, duyarsızlaşma yani.

Bu seçimlerde seçmen AK Parti'ye "AKP'lileşmeyeceksin!" uyarısı yaptığını düşünüyorum."

ALİ SAYDAM:

"Anıtkabir defterine "başkan" sıfatını kullanarak imza atmasanız ne olurdu? İstanbul'daki 39 ilçenin 23'ünü ve Büyükşehir Belediyesi meclisinin kahir çoğunluğunu kazanmış AK Parti'nin, İstanbul'daki  "Teşekkürler İstanbul" posterlerinde, sadece Sayın Genel Başkan'ın fotoğrafı kullanılsa ne olurdu?"

"Diyelim ki, süreç içine melanet, ihanet, usulsüzlük sirayet etmiş. Tüm yasal hakları devreye sokarak, dimdik durarak, hiçbir tarafı tahrik etmeden, sükûneti koruyarak sonuca ulaşmak ."

"İSTİKRARDAN YANA OY KULLANMIŞ HALKIN İRADESİ DOĞRULTUSUNDA ÜLKENİN ÇÖZÜM BEKLEYEN ACİL SORUNLARINA, TÜRKİYE'NİN GELDİĞİ SİYASİ VE TOPLUMSAL OLGUNLUK MERTEBESİNE YAKIŞAN BİR DURUŞ DEĞİL MİDİR?"

"Gezi olayları, 17/25 Aralık, 15 Temmuz, 13 Ağustos darbe ve girişimlerini savuşturmuş olan lider siyasi partiyi, İstanbul Belediye Başkanlığı seçimlerinde oyuna getirmeye çalışmak nafile bir çabadır..."

"Toplumu tahrik edenlerin itidale davet edilmesi tüm siyasi tarafların ve ülkenin yararına olacaktır."

KEMAL ÖZTÜRK:

"Belediyeyi tanıdıktan sonra hemen yeni projelere koyulacaksınız sanırım. Sakın ola ki, kaldırım taşlarını değiştirerek, parkların çiçeklerini yenileyerek işe başlamayın. Millet usanmış durumda."

"Başkanım, herkes size oy verdiğini, herkes sizin için çok çalıştığını ve sizi canı gönülden sevdiğini söyleyecektir. Günahlarına girmeyeyim, belki doğrudur. Ancak size ilanı aşk eden biri hemen ardından bir büfe, otopark ya da benzin istasyonu ruhsatı istiyorsa bilin ki aşkı yalandır."

"Şunu asla unutmayın. O koltuk, o makam size ait değildir. Bir gün oradan kalkacaksınız ve bir gün eski dostlarınızın arasına geri döneceksiniz. İşte bunu bilerek insanlara davranın. Oradan bir gün kalkacağınızı size hatırlatacak bir işaret koyun odanıza.

Mesela rutubetli öğrenci evindeki eşofmanlı bir fotonuz olabilir!"

NİHAL BENGÜSÜ KARACA:

"Başlıktan sorduğumuz sorunun cevabına karşılık geldiği için daha açık söyleyelim. Lokal siyaset çevreleriyle Ankara arasındaki ilişki dinamiğini çalıştırabilenlerin suç ve ceza arasındaki bağı koparabildiği; adam kayırmacılığın alıp yürüdüğü fikri zehir gibi yayıldı."

"Tek sesli medya suskunluğu, kriz anının geldiğini haber veren alarm sistemini de atıl bırakıyordu. Sadece bu olayda değil, neredeyse her olayda."

"Tarafsız bir medya inşa etmek yerine, uysallaştırılmış- evcilleştirilmiş bir medya tercih edildiği için, gerçeklerin yerini fısıltılar, komplo teorileri alıyordu. Fısıltılar tivitlere, tivitler hakaret ve ithamlara dönüşüyor ve hükümet meseleye vakıf olduğunda artık tüm telafi imkânları tükenmiş oluyordu."

NECİP CENGİL:

"Yetki adil olanda değilse, haklının hakkı gözetilmiyorsa, emanet ehline verilmiyorsa, artık kıyameti bekleyin" gibi mesajları üfleriz birbirimize, ama kıyameti sadece "hayatın tümünden yok oluş günü" olarak alır, parçalanan toplumsal bağın, dağılan kardeşliğin, kutup buzullarının eriyişi misali eriyen birliğin yani bir adım ötedeki kıyametin de kast edilmiş olabileceğini düşünmeyiz."

Marcus Aurelius;

"Kanunlar, örümcek ağlarına benzerler; küçük sinekler yakalanır,

büyük sinekler ağı delip geçerler".

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.