2018 yılının müthiş bir soğuk savaşa sahne olacağını zannediyorum. Harici ve dahili bütün fesat ve şer güçleri ellerindeki tüm imkanlarını seferber edeceklerini rahatlıkla söyleyebilirim. Şuna hakkıyla inanmak gerekir ki; Batılıların eliyle ve müzaheretiyle şark memleketlerine bilhassa Müslüman ülkelere demokrasi ve medeniyetin geleceğine inanmak için akıldan istifa etmek gerekir.
Esasen; tam tersi, medeniyetin tesisi için Müslüman ülkelerin kendi tarihlerine, köklerine ve asıllarına dönmeleri bir zaruret halini almıştır. Zira hakiki medeniyet kendi mazisinde ve İslam'ın asr-ı evvelinde mevcuttur. Bundan uzaklaşıldığı günden beri vahşi ve karanlık bir girdap içinde çalkanıp duruyor Alem-i İslam.
O halde Bediüzzaman'ın dediği gibi; "Birleşen su damlaları gibi Kur'an'ın saadet ve selamet mecrasında, iman toprağı altında bu vatana ab-ı hayat sularını akıtınız; o zaman bu vatanda fen ve san'at çiçekleri açacak bu vatan maddi ve manevi saadetler içinde gül ve gülistana dönecektir, inşallah."
Aynı noktaya Akif merhum da dikkat çekerek şöyle diyor:
"İttihad ve terakkinin tesisi, fertler arasındaki ihtilafın ittifak ve kardeşliğe tahvili için; büyük büyük masraflara ne de düvel-i muazzamın müzaheretine, ne de taraftarın-ı medeniyetin, avane-i hürriyetin müdahalesine ihtiyaç yoktur. Hulefa-Raşidi'nin mesleğini takip etmek, diyanet- i İslamiye'nin usul-i evveliyesine ric'at eylemek şartıyla bunların hepsinden müstağni olur." (M. Akif Ersoy)
Yeni yılda yepyeni bir anlayışla bin yıllık kültürüyle tekrar barışmak ve buluşmak temennisiyle.