Sahte Batı eğitimi!

Bugün her baba, her aile çocuğundan şikâyet ediyor. Her öğretmen öğrencisinden, toplum birbirinden, agresif tavırlardan mustarip.  Fiziki şiddetten gün geçmiyor ki, medya haber vermesin.  En ufak bir kıvılcım patlamalara yol açıyor.

Çocuk ailesine, fertler birbirine, içinde yaşadığı topluma tahammül edemiyor, kimse kimseyi dinlemiyor.

Kişiler tamamen bencil, egoist, hodgam duygular içinde. Tek geçerli olan şey; madde ve para.

Kapitalist Batı toplumunun bu iki "İlahesi", sonunda Türk toplumunu da sardı, sarmaladı.

Bin yıllık örf ve adetlerimiz, temel hasletlerimiz, inancımız, maneviyatımız düzenli ve planlı olarak yok edildi. Adım adım, basamak basamak Türk toplumunu "dönüştürme projesi" tatbik edildi. Ve sonunda hiçbir mukavemetle karşılaşmadan "Hasan'ı Hans'a" dönüştürdüler.

Bunu yaparken de, "ilericilik, çağdaşlık, batıcılık" hikâye ve masallarını ustaca icra ettiler. Yaklaşık yüz yıl, hatta daha da fazla, yani Tanzimat'tan beri, yoğun bir fikir ve düşünce bombardımanı altında bir milleti ve gençliğini, kendi kültürüne düşman ettiler. Kendi hasletlerine ecnebi ettiler. Şark kültürüyle alay ettiler. Gerici-yobaz yaftalarını yapıştırdılar.

İşte, asırlardır işlenen bu beyin ameliyesi sonucu, bugün uyuşturucu, şiddet ilkokul sıralarına kadar inmiştir. İstatistiklere bakıldığında, bu milletin geleceği maalesef S.O.S. veriyor.

Acilen sorumlu koltuklarda oturan Hükümetin, sıfırdan bir eğitim politikasını hayata geçirmesi lazım. Bunu yaparken de Batının içimizdeki taşeronlarına ve tapıcılarına ve bunların Medyatik havlamalarına ehemmiyet vermeden, cesurca, hemen, derhal, acilen ders ve müfredat bazında fiilen harekete geçilmelidir.

BİR ASIRLIK UMUT!

Cumhurbaşkanımız sanıyorum bu mülahazalardan dolayı Milli Eğitim'de başarılı olamadıklarını birkaç defa dile getirdi. 14-15 yıl bu zihniyet ile mücadele ettiklerini ve müthiş bir ideolojik cephe ile karşı karşıya olduklarını, bu zihniyetin ülkeyi adeta dört bir taraftan sardığını, tedenniye mahkûm ettiğini, yoksa ülke olarak bugün Kore ile aynı refah ve teknik ilerleme safhasında olacaklarını yüksek sesle gençlere öğüt verirken ifade ediyor. Artık sahte ile hakikinin ayrıt edilmesi vaktinin geldiğini de ekliyor. Fakat şunu da hemen ilave etmeliyim; ne yazık ki, eğitimin direksiyonunda oturan ilgili ve dahi yetkili zevat, hala " koltuk, titr ve unvan" koşuşturmasında.

Umarım Partisinin direksiyonuna geçen Erdoğan, bu endişelerini ve düşüncelerini derhal uygulama safhasına geçirir. İlk iş olarak da "imanlı ve inançlı nesilleri netice veren bir gerçek eğitim modelin" i hayata geçirmek en birinci vazifesi olur. Böylelikle, Tanzimat'tan beri beyin hücreleri, yalan ve sahte bilgilerle uyutulmuş ve dumura uğratılmış, köklerinden koparılmış bu millet, yeniden kendi özüne ve medeniyetine döner ve gerçek Şark-İslam medeniyetinin de temelini atar.

Bunu asırlık bir umutla bekledik ve artık vuslat olsun diyoruz. Sadece bizim değil, dünyanın da buna ihtiyacı var.