Hava Durumu

Osmanlı padişahları ve tebdil-i kıyafet!

Yazının Giriş Tarihi: 03.07.2020 06:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 03.07.2020 06:30

Padişaha, memlekette olup bitenleri haber verecek nedimler gerektir ki; işlerin ne yolda yürüdüğünü anlayabilsin, halkın ve milletin ahvalini kendine ulaştırsınlar.

Derler ki, Ardeşir adında uyanık bir padişah vardı. Her sabah yanına gelen nedimlerine; falan kimse bu gece şöyle yapmıştır yahut falan kadın veya cariye ile buluşmuştur. Hulasa her ne olmuşsa onları olduğu gibi söylerdi.

Nedimeler, acaba gökten bir melek mi iniyor da bu adama haber getiriyor diye şüphelenirlerdi. Gazneli Mahmut da bu türlü padişahlar sırasındadır.

Padişah ordusunun halinden habersiz olursa; asker, onun kahrından nasıl çekinebilir? Zulüm kastıyla binlerce bahane uydurur, ahlaksızlık sazıyla binlerce teraneler bestelerler.

Aristo der ki: padişahların en iyisi etrafı leşlerle çevrili kartala benzeyendir; yoksa her tarafı kartallarla çevrilmiş leşlere benzeyenler değildir. Memleketi gafletteyken padişah uyanık bulunmalıdır, padişah kendinden habersiz, ancak memleket, onun haline vakıf olursa vay haline.

Padişah kartal gibi leşleri gözetlemelidir. Böyle yapmazsa işlerinin çıkarı için gagalarını bileyen kartallarla çevrelenmiş bir leşten farksız olur.

OSMANLI PADİŞAHLARI VE TEBDİL-İ KIYAFET!

Tebdil-i kıyafetle, yani kıyafet değiştirerek halkın durumunu yerinde görmek ve verdikleri emirlerin uygulanıp uygulanmadığını tespit etmek Osmanlı padişahlarının en çok başvurdukları yoldu. İsmail Hakkı Uzunçarşılı, "Saray Teşkilatı" isimli eserinde bu konuyu ilginç örneklerle anlatır.

Bu gizli denetimler birçok meselenin, padişahlar tarafından bizzat müşahede edilip çözülmesini sağlardı. Tarihçi Erhan Afyoncu'nun haberine göre; Osmanlı tarihçileri, padişahların her kıyafet değiştirerek tebdile çıktıklarında ümmet-i Muhammed'i ve fakirleri muhafaza edecek hikmetli işler meydana geldiğini ve padişahların halkın rahatı için uykularını ve rahatlarını terk ettiklerini söylerler.

TEBDİL-İ KIYAFETTE AMAÇ

Padişahların tebdili kıyafet gezmekteki en önemli amaçlarından biri düzeni, disiplini sağlamak, esnafın halka fahiş fiyatla mal satmasının önüne geçmekti. Fatih Sultan Mehmet bazen resmî olarak, bazen de tebdili kıyafet ederek Unkapanı'ndaki, Kapalıçarşı'daki esnafı sık sık dolaşıp, devletin koyduğu kanunlara uyulup uyulmadığı kontrol etmişti. 1774-1789 yılları arasında hükümdarlık yapan Birinci Abdülhamid de sık sık esnafı denetleyen padişahlardandı. Sultan, tebdil-i kıyafet ederek fırınlara gider, ekmeğin ağırlığını, rengini, içine konan maddeleri kontrol ederdi.

PEKİ BUGÜNKÜ BİZİM KRİTERLER NELER!

Bugüne geldiğimizde ise, maalesef aynı hassasiyetin yöneticilerde olduğunu söylemek zor.

Evvelâ; "Bal tutan parmağını yalar" kuralı, halkın gözü önünde uygulanıyor.

İkincisi; Piramidin tepesindeki bu anlayışa uyan alt kademe ve yerel yönetimlerde de aynı çirkin kural açıkça işleniyor.

Üçüncüsü; Buna sistem içinde 'dur diyecek olan muhalefet' de aynı haram/tatlı börekten, kendisi de aşırmaktadır.

Dördüncüsü;Yönetim kademeleri; geri kalmış ve demokrasisi şeffaf olmayan ülkelerde 'zenginlik aracı' olarak görülmektedir; iktidar ve muhalefet arasında aynı düşünce hâkimdir.

Beşincisi; Doğu toplumlarının bütününde bu anlayış hâkimdir. Bugüne kadar da istisna hariç hiç kimseden de hesap sorulmamıştır.

Son Mesaj; Batı toplumu adam kayırmacılığın ve devlet imkânlarının "kendi yakınlarına ve yandaşlarına" kullandırılmasının hesabını şiddetli bir şekilde görmüş ve çok sert ve değişmeyen kurallar ortaya koyarak önüne geçmiş, başbakan, bakan, milletvekili ayırımı yapmadan en sert cezaları uygulamıştır.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.