Hava Durumu

Maarif akıl tutulmasından kurtulacak mı?

Yazının Giriş Tarihi: 19.07.2019 07:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 19.07.2019 07:30

Niyetin fiile tesiri yoktur. Maarif bakanımızın niyetinden ilk günden itibaren hiçbir şüphem olmadı. Velakin cesaretinden hep işkillendim. Türk aydınlarının en önemli özelliklerinden birisi de budur. Cesaret ve risk almada sınıfta kalmışlardır. İstisnalar her zaman mevcuttur. Bulundukları her mekânı üniversite kürsüsü gibi algılarlar ve muhataplarını da birer öğrenci olarak tahayyül ederler, konuşurlar da konuşurlar, mangalda kül bırakmazlar. İşte hepsi bu. Ortada elle tutulur, gözle görülür bir eser, bir iş bulamazsınız. Bir de resmi ideolojinin safında yer alarak kendi konumlarını sağlamlaştırırlar. Bu noktada söylenecek çok şey var, lakin biz konumuza ve konuğumuza dönelim.

Maarif bakanı her medyatik konuşmasında bana yukarıdaki düşünceleri tahattur ettiriyor.  Meşhur bir söz vardır; "Laf ne kadar çok, iş ne kadar az". Atandığı günden beri, Maarif Bakanı ile ilgili onlarca yazı kaleme aldım. Sayın bakanımız hakkında, ilk günkü kanaatimde zerre miktar bir değişim olmadı. Belirli periyodlarla basının karşısına çıkıp, akademik yaldızlı sözleri söylemek dışında, hala "gözle görülür, elle tutulur" bir icraatına şahit olamadık. Maalesef hala akademik koltukta ders veren bir hoca olarak kendini görüyor ve bir türlü bu durumdan da kurtulacağı pek yok. Birisinin çıkıp, sayın bakanı, içine daldığı "hocalık oyunundan" uyandırması lazım.

VAKT-İ MERHUN!

Maarif dünyasını, bir bayram münasebetiyle dinlediğimde; "medyanın, TV'lerin, belediyelerin ve eğitim kurumlarının" ortaya koydukları görüntü, bu milletin iflah olmaz bir cünun hastalığına tutulduğunu gösteriyor. Bir asırdır beyinleri iğdiş edilmiş bir toplumun, içinde bulunduğu bu illetten nasıl kurtulacağı hakikaten "sosyologların, psikologların, ruh hekimlerinin" işi olsa gerekir. Ama yine de büsbütün de ümitsiz değilim, Allah'tan ümit kesilmez. "La taknetuminrahmetillah".  Demek "vakt-i merhun" henüz gelmemiştir, diyelim.

Sayın bakanımız, her zaman ki gibi, yine medyanın karşısına çıkarak, rakamları, istatistikleri, sınav sayılarını, ders sayılarını, tatil sayılarını yaldızlı cümlelere sararak, koskoca 82 milyonluk bir kitlenin beğenisine takdim etmenin tatlı bir heyecanını, zevkli bir telaşesini, önemli bir iş ve icraat yapmanın huzurunu, inancını yaşıyor.

MAARİFTE STANDART ELBİSE!

Sayın Bakan! Maarife ne elbise giydirirseniz giydirin; Eğer eğitimde, asli unsurlara yönelişi, fabrika ayarlarına rücuu ve bin yıllık örf ve adetlerine, iman ve inançlarına, kültür ve islami/insani moral değerlerine dönüşü sağlayamazsanız; yaptığınız tüm çalışmalar kökü kurumaya yüz tutmuş ağacın dallarını boyamaktan, bezemekten öteye geçemez. Bu milletin hastalığı "köksüzlük illetidir", "zaafı diyanettir". Bugünkü eğitimle her daim bu milletin temel değerlerine/ köküne kibrit suyu dökülmektedir. İşte sizden beklenen de budur; kurutulmaya çalışılan bin yıllık köklerini yeniden "ihya ve inşa" etmektir.

Bakınız Asya münafıkları, Avrupa kafirleri, Amerika iblisi, dört bir koldan bu ülkeyi abluka altına aldıklarını, Sayın Cumhur reisi Türk kamuoyuna ilan ediyor. Herhalde bu feryattan en büyük pay ve hisse size düşüyor, değil mi?

Sayın bakanım! Fen ve teknoloji, eğer imanlı/inançlı, vatanını seven gençlerin elinde olursa eğitimde gaye tahakkuk etmiş olur; aksi takdirde bu ülkenin başına bilgili şeytanları musallat etmiş olursunuz. Nitekim geriye baktığımızda, "eğitilmiş şeytanların", bu ülkenin başına neler getirdiklerini ve bırakınız kalkınmayı nasıl geriye götürdüklerini apaçık görürsünüz.

GENÇLİK S.O.S VERİYOR

Sayın Bakanım! Elinizde her türlü rakamlar, istatistikler var ve bunlar da topyekûn bir gençliğin, ne idiği belirsiz Avrupa medeniyetinin, habis ahlakı içinde eriyip bittiğini göstermektedir. Gençlik S.O.S veriyor. Ahlaksızlık, inançsızlık, haz ve ego üzerine kurulmuş, AB felsefesi temelli bir eğitimde, bir neslin hazin sonunu nasıl göremiyorsunuz? Yazık! Çok yazık!

Buradan Sayın Cumhur reisine seslenmek istiyorum. Milletin beklentisi, teferruat kabilinden olan tatil sayısı, sınav sayısı ile ilgili değil. Milletimiz feryat ediyor; Bu eğitim sistemimizle evlatlarımızı, geleceğimizi, bizi biz yapan değerlerimizi kaybediyoruz. Buna bir çare istiyoruz, Sayın Başkanım, hem de acil olarak.

Sayın Başkanım! Artık yeter! Bizi, biz olmaktan başka birşeye dönüştüren bu beyin yıkayıcı Maariften, müfredattan, bu amansız illetten lütfen kurtarınız.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.