Hava Durumu

İncil'e göre Hz.Muhammed!

Yazının Giriş Tarihi: 08.12.2017 06:28
Yazının Güncellenme Tarihi: 08.12.2017 06:28

Ehl-i Kitap, çocuklarını tanır gibi sıfatlarını bildikleri bir ahir zaman Peygamberini bekliyorlardı. Lakin bu peygamberin kendilerinden olacağına inanıyorlardı. Vaktaki "kütüb-Mukaddeselerde müjdelenen" peygamber Araplardan gelince, inatlarından ve kıskançlıklarından inkar ettiler. İnkar etmekle kalmadılar bütün bütün düşman oldular. Ve hala da bu düşmanlık devam ediyor. Malumunuz ben-i İsrail'in Allah'ın lanetine masadak olmuş bir kavim olduğunu unutmayalım. 

Mesela; Barnabas İncil'inde şöyle bir rivayet var; " Adem, yaratıldığında kendisine ruh üflendiği zaman dizleri üzerine doğruldu gök yüzüne baktı, 'La ilahe illallah Muhammedün resulullah' yazısını gördü. Ve şöyle dedi;

Ya Rabbi görüyorum ki isminin yanında bir isim daha var. Beni yaratmadan evvel halkettiğin insan mı vardı? Cenab-ı Hak:

Ya Adem, o gördüğün isim, seni yaratmadan evvel ruhunu 60 bin yil önce yarattığım ve nurdan bir fanus içine koyduğum Muhammed'tir (asm). Senden çok sonra dünyaya gelecek, senin torunundur. Dünyayı onun için halkettim, dedi."

Hüseyin Cisri hazretleri tahrif edilmelerine rağmen, Kütüb-ü Mukaddese'de hz. Peygamberin geleceğine dair 114 işaret bulmuş ve kitabında bunu bildiriyor.

Evet, Hz. Peygamberimiz, Hicri aylardan "Rebiülevvel ayının 12.gecesinde dünyaya teşrif etmişlerdir. Kasım ayının 29'unu 30'a bağlayan gecedir, kutlu doğum gecesi. 

Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm iddia-yı nübüvvet (peygamberlik iddiası) etmiş, bunun için de mucizeler göstermiştir.

Gerçi, İslam araştırmacıları, nübüvvet delilleri ve mucizeleri bin kadardır demişler; fakat binler, belki yüzbinlerce, peygamber olduğuna dair deliller vardır.

Nasıl ki sen bir padişahın meclisinde ve gözetiminde desen ki: "Padişah beni filan işe memur etmiş." Senden o davaya bir delil istenilse; padişah "Evet" dese, nasıl seni tasdik eder.

Öyle de, âdetini ve vaziyetini senin iltimasınla değiştirirse; "Evet" sözünden daha kat'î, daha sağlam, senin davanı tasdik eder.

Öyle de, Resul-i Ekrem (asm) dava etmiş ki: "Ben, şu kâinat Hâlıkının elçisiyim, mebusuyum.

Delilim de şudur ki: Müstemir (yerleşik) âdetini, benim  duam ve iltimasımla değiştirecek.

İşte parmaklarıma bakınız, beş musluklu bir çeşme gibi akıttırıyor.

Kamer'e (Ay) bakınız, bir parmağımın işaretiyle iki parça ediyor.

Şu ağaca bakınız; beni tasdik için yanıma geliyor, şehadet ediyor.

Şu bir parça taama bakınız; iki-üç adama ancak kâfi geldiği halde, işte iki yüz-üç yüz adamı tok ediyor. Ve hâkeza yüzlerce mucizeleri böyle göstermiştir.

  Hem, şu zâtın (asm) doğruluğunu ve peygamberliğini ortaya koyan deliller yalnız mucizelerine münhasır değildir.

Belki dikkat ehli için, hemen umum harekâtı ve fiilleri,  halleri ve sözleri, ahlâkı ve davranışları, iç ve dış görüntüsü, sıdkını ve ciddiyetini ispat eder.

Hattâ meşhur Benî-İsrail alimlerinden Abdullah İbn-i Selâm gibi pek çok zâtlar, yalnız o Zât-ı Ekrem'in (asm) sîmasını görmekle, "Şu sîmada yalan yok, şu yüzde hile olamaz!" diyerek imana gelmişler.

Risaleti umumî olduğu için, hemen ekser kâinatta bulunan türlerle ilgili birer mu'cizeye mazhardır. Ulemanın deyişiyle; en büyük mucizesi olan "Mi'rac" ile, bir cism-i arzı, (yani bir yeryüzü cismini ), semavatta (gökyüzünde) gezdirmekle semavatın sekenesine (gök sakinlerine) ve âlem-i ulvî ehline rüçhaniyeti/üstünlüğü  ve mahbubiyeti gösterildi ve velayetini ispat etti. (Bir kutsi hadiste; habibim sen olmasaydın kainatı yaratmazdım, diye ifade edilerek "mahbub" olduğuna dikkat çekilmiştir)

Öyle de: Arza bağlı, semaya asılı olan Kamer'i, yani Ay'ı, bir arzlının işaretiyle iki parça ederek arzın sakinlerine, yani dünyada yaşayanlara, o arzlının, o dünyalının risaletine öyle bir mu'cize gösterildi ki: Zât-ı Ahmediye (A.S.M.) Kamer'in açılmış iki nuranî kanadı gibi; risalet ve velayet gibi iki nuranî yönüyle mükemmelliğin ve yükselmenin en son noktasına uçmuş; tâ Kab-ı Kavseyn'e çıkmış, hem ehl-i semavat hem ehl-i arza medar-ı fahr olmuştur." RNK- 19.Mektup.

Kısacası ; Ay'ın yarılma mucizesi ile yeryüzünde yaşayan  insanlara ve cinlere kainatın Yaratıcısı, Sanii ve Sahibinin yanında ne kadar sevildiği gösterildiği ve ispat edildiği gibi; Miraç mucizesi ile de, semavattaki meleklere ve ruhanilere karşı da en üstün bir varlık olduğu tasdik edilmiştir.

Ne mutlu o kimseye ki, bu zatın sünnetine ittiba eder, adetini ibadete çevirir. Cennete layık bir mevki kazanır.

Yazıklar olsun o kimseye ki, sünnetini beğenmeyip yüz çevirir. Cehenneme kömür olacak bir derekeye düşer.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.