Hava Durumu

İçimizdeki Hayber Yahudileri !

Yazının Giriş Tarihi: 23.05.2016 09:31
Yazının Güncellenme Tarihi: 23.05.2016 09:31

Hz. Peygamber'in Arapların içinden çıkmasından itibaren, Yahudiler Hz. Muhammed'e ve Müslümanlara karşı hep düşman oldular. Yapılan bunca nasihatlerden anlamayan, her fırsatta arkadan vuran ve gerçekleri görmemekte direnen Yahudiler, diğer peygamberlere (kendilerine gönderilen) yaptıkları zulüm ve işkenceleri, küfür ve inkârları, tabiatları gereği icra etmekten geri durmadılar. Akrebin zehir vermesi gibi.

Bu nedenle, peygamberimizi, çocukluktan beri ortadan kaldırmak için, akıllarına gelen her hileye başvurdular, fakat Allah'ın korumasıyla hiçbir şey yapamadılar. Bu, onların kin ve öfkelerini daha da artırdı.

Meselâ;  Hendek savaşında, müşrikler büyük bir orduyla Medine'yi kuşatırken, Müslümanların bir avuç kuvvet ile karşı koyamayacaklarını ve mağlup olacaklarını zanneden Yahudiler, bunun büyük bir fırsat olduğunu görüp derhal Müslümanlarla daha önce yaptıkları aralarındaki anlaşmayı bozdular ve Müşriklerin safına geçip, Müslümanların moralini ve güçlerini bozucu tavır ve davranışları sergilediler. Arka cepheden vurmaya başladılar.

Savaş Allah'ın yardımıyla Müslümanların lehine sonuçlanır sonuçlanmaz, Hz. Peygamber Hayber Yahudilerinin üzerine yürüdü. İslam ordusu, Hayber Kalesini kuşattı. Bu defa da aynı zihniyeti taşıyan içerdeki münafıkların başı Abdullah bin Übey; "Muhammed az bir kuvvetle üzerinize geliyor, korkulacak bir durum yok, fakat tedbirli olunuz, onlarla kalenin dışında savaşınız, mutlaka onları yenersiniz", diye Yahudilerin moral ve motivasyonunu yükseltici haberler kaleye uçurdu. Ancak her zaman olduğu gibi ölümden şiddetle korkan Yahudiler, çarpışmayı göze alamadılar.

En sonunda kayıtsız şartsız teslim oldular. Tümü çocuklar ve kadınlar hariç kılıçtan geçirildi. Ve İslam'ın ilk gününden itibaren bu "fitne ve fesattan oluşmuş, içeriden karıştıran şer cephesi" böylece yok edildi. Ve Müslümanlar derin bir nefes aldı.

FİTNE VE FESAT ŞEBEKELERİ

Bugün,  ülkemizde içeride cereyan eden olaylar, dünkü bu fesat şebekesine adeta fotokopik derece de benzeşmektedir.

Bugün de sırf dindarlığından, muhafazakârlığından dolayı içte ve dışta birçok gurupların, halkın temsilcisi iktidara ve hükümete karşı, birlik olup her türlü tehdit ve saldırılar yapılıyor. Farklı isim ve unvanlarla fikir ve fiil birliği yapmaktan geri kalmıyorlar. Normal şartlarda bir araya gelmesi imkânsız olan bu kesimlerin, kopmaz bir "şer ittifakı"oluşturduklarını görüyoruz. Saf Müslümanları ikna ve aldatmak için ileri sürdükleri argümanlar ve mazeretler ne olursa olsun, husussan dışta "Haçlı gurupların" sırf Müslümanca icraat yaptıkları ve diğer mazlum ve mağdur Müslüman milletleri, oynanan sömürü oyunlarına karşı uyardıklarından dolayı hükümeti, bir avuç suda boğmak istedikleri apaçık ortada iken, içteki gruplarında onların safında yer almak için ileri sürdükleri mazeretlerin geçerliliği ne derece doğru olabilir ki.

Sonuçta dışarıdaki İslam düşmanlarına, dolaylı da olsa yardım etmek ve onların safında yer almak pozisyonuna düşüyorsunuz. İşte içerdeki Hükümete karşı hadiseleri bir de bu pradigmadan değerlendirelim.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.