Hava Durumu

Ey âlem-i İslam! Uyan, Kur'an'a sarıl! (2)

Yazının Giriş Tarihi: 13.03.2020 07:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 13.03.2020 07:30

Önceki yazımızda, İslam Âlemi'nin içinde bulunduğu keşmekeşten, bölünmüşlükten, fırkalaşmadan, parçalanmadan bir an önce kurtulması gerektiğine değinmiştik.

Peki, bu nasıl olacak? Kurtuluş mümkün müdür? Müslümanların yerine getirmesi gereken vecibeler nelerdir? gibi sorulara bir çok mütefekkir fikir beyan etmiştir. Bunlardan birisi de asrımızın müceddidi Bediüzzaman hazretleridir. Sadece onun şu hitabesi bile, sorunları çözmede Türkiye'mize stratejik bir yol haritası olması gerektiği kanaatindeyim. Şöyle ki:

"Ey alem-i İslam! Uyan, Kur'an'a sarıl, İslamiyete maddî ve manevî bütün varlığınla müteveccih ol.

Ve ey Kur'an'a bin yıllık tarihinin şehadetiyle hizmetkâr olan ve İslamiyet nûrunun zemin yüzünde naşiri bulunan yüksek ecdadın evladı! Kur'an'a yönel....Lisanın Kur'an'ın ayetlerini aleme duyururken, hal ve etvar ve ahlakın da onun manasını neşretsin, lisan-ı halin ile de Kur'an'ı oku. O zaman, sen dünyanın efendisi, alemin reisi ve insaniyetin vasıta-i saadeti olursun.
Ey asırlardan beri Kur'an'ın bayraktarlığı vazifesiyle cihanda en mukaddes ve muhterem bir mevki-i muallayı ihraz etmiş olan ecdadın evlat ve torunları! Uyanınız! Alem-i İslam'ın fecr-i sadıkında gaflette bulunmak, katiyen akıl karı değil. Yine alem-i İslamın intibahında rehber olmak, arkadaş, kardeş olmak için Kur'an'ın ve îmanınnûruyla münevver olarak İslamiyet'in terbiyesiyle tekemmül edip, hakîki medeniyet-i insaniye ve terakkî olan medeniyet-i İslamiyeye sarılmak ve onu hal ve harekatında kendine rehber eylemek lazımdır.

Avrupa ve Amerika'dan getirilen ve hakîkatte yine İslam'ın malı olan fen ve sanatı, nur-u Tevhidiçinde yoğurarak, Kur'an'ın bahsettiği tefekkür ve mana-i harfi nazarıyla, yani onun sanatkarı ve ustası namıyla onlara bakmalı ve "Saadet-i ebediye ve sermediyeyi gösteren hakaik-ı îmaniye ve Kur'aniye mecmuası olan Nurlara doğru ileri, arş! demeli ve dedirmeliyiz.

BEŞYÜZ SENEDİR YATTIĞINIZ YETER!

Ey eski çağların, cihangir Asya ordularının kahraman askerlerinin torunları olan muhterem din kardeşlerim! Beş yüz senedir yattığınız yeter; artık Kur'an'ın sabahında uyanınız. Yoksa, Kur'an-ı Kerîmin güneşinden gözlerinizi kapatarak gaflet sahrasında yatmakla, vahşet ve gaflet sizi yağma edip perişan edecektir. Kur'an'ın mecrasından ayrılarak, birleşmeyen su damlaları gibi, toprağa düşmeyiniz. Yoksa, toprak gibi, sefahet ve şehvet-i medeniye sizi emerek yutacaktır. Birleşen su damlaları gibi, Kur'an-ı Kerîm'in saadet ve selamet mecrasında ittihad ederek, sefahet ve rezalet-i medeniyeyi süpürüp, bu vatana ab-ı hayat olan hakîkat-i İslamiye sularını akıtınız. O hakîkat-i İslamiye suları ile bu topraklarda îman ışığı altında hakîki medeniyetin fen ve sanat çiçekleri açacak, bu vatan maddî ve manevî saadetler içinde gül ve gülistana dönecektir, inşaallah."(Tarihçe-i Hayat)

Evet, yeniden ayağa kalkmanın, dünyada mazlum ve mağdur Müslümanların umudu olmanın ve izzetle yaşamanın yolu "Hablül metin" olan kur'an'a sarılmak ve içeride birliği sağlamaktan geçer. Hem bir şey daha var ki, hazret; "zındıka, şer ve fesat şebekesi" diye tabir ettiği bu kesimlerle hiç ilgilenmemiş ve O, sadece "cadde-i kur'an" diye tabir ettiği "ittihad-ı İslâm" yolunu inşa ile meşgul olmuştur.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.