Hava Durumu

"Tevhid Mesajı" Okuyorum (7) Emanet, liyakat ve seçimler! - 1

Yazının Giriş Tarihi: 04.01.2019 08:06
Yazının Güncellenme Tarihi: 04.01.2019 08:06

"Tevhid Mesajı"nı okumaya devam ederken sıra tam da, aslında her zaman lazım olan ama belki bugünlerde, yani yerel seçimlerin arifesinde, hem yönetime seçilecek adaylar, hem o isimleri tespit/takdir edenler, hem de vereceği oyla demokrasinin gereğini yerine getirmek(!) üzere bu tespiti/takdiri onaylayacak, dolayısıyla gelecek seçimlere kadar vatandaş olmaktan doğan "kendi yaşamına ve memlekete dair karar verme-yönetme" hakkını/hissesini/yetkisini bu adaylara tevdi edecek olan seçmenler, yani herkes açısından bugünlerde daha elzem olan bir konuya denk geldi; "emanet."

Emanetin sözlük manası bir şeyin geçici olarak korunmak, sorumluluğunu üstlenmek üzere birine veya bir gruba, kuruma, topluluğa bırakılmasıdır. Kapsamı çok geniştir. Öyle ki bu değerli bir eşya olabileceği gibi bir hayvanı, bir insanı veya Allah'ın ona bahşettiği bizatihi canı, ruhu, organları, yetenekleri ya da bir hakkı/yetkiyi/görevi de kapsar. 

Demokrasilerde buna, sanırım seçimlerde kullandığımız oyu (rey) da ilave etmek gerekiyor!..

Şimdi bu "emanet" kavramı hususunda Tevhid Mesajı'nda hüküm(lerden bir kısmı) nedir, ona bakalım. Ayetlerden anladığımı aktardıktan sonra, onların hayata ve günlük siyasete dair yorumlarını çok da içine girmeden, sadece kapısını aralayıp sizlere bırakacağım.

Her zamanki "Ön Not":

Ben, din alimi olmayan sade bir kul ama yarın "kendi bacağından asılacak" yaşını başımı almış, az çok okumuş yazmış bir insan olduğumun bilincinde, evvel emir "ikra"nın gereği olarak ilahi kitabı okuyarak anlamaya, anladığımı da anlaşılır bir dille, güncel hayatla ilintilendirerek insanların dini bilgilerine sunuyor, bu bağlamda onlara fazla bir zahmete girmelerine ihtiyaç bırakmadan karınca kaderince katkı sağlamaya çalışıyorum. Başkaca hiçbir iddiam ya da amacım yoktur. Yazdıklarımla ilgili olarak "iyi söz-eleştiri-katkı ortak malımızdır, kem söz-önyargı-eylem ise sahibine aittir" düşüncesindeyim... Özetle, kimseye herhangi bir düşünceyi-fikri-anlayışı dayatmıyor, herhangi bir konu hakkında da haşa dini bir hüküm vermiyorum. Hatalardan, noksanlardan, zararlardan Allah'a sığınırım. Mutlak doğruyu şüphesiz ki ancak O bilir.

Âl-i İmrân 75, 76, 77

Ehl-i Kitap'tan (Önceki vahyin mensuplarından, yani kendilerine kitap gönderilenlerden) size karşı (Önyargısız, dürüst, hakka-hukuka riayet eden) öyleleri vardır ki kendilerine bir hazine emanet etseniz kuruşuna bile dokunmadan iade ederler; ama öyleleri de vardır ki tek bir dinar versen (Tevrat'ta 'dinlerinden olmayanın mallarına el koymanın helal kabul edildiğine' dair bir hüküm bulunduğuna, dolayısıyla kendilerinden olmayanlara yaptıklarından dolayı mesuliyet yüklenmeyeceği, hesaba çekilmeyeceklerine inanırlar ve) ona el koymaya kalkarlar, sıkıştırmadıkça da iade etmezler. (Aslında onlar Tevrat'ta insanların canına malına dokunmanın haram kılındığını bilmelerine rağmen bu davranışlarıyla) Allah'a bile bile yalan isnat etmektedirler.

Oysa Allah (Onlardan emanete hıyanet etmeme ve ahde vefa hususlarında taahhüt almış ve buna sadık kalanlardan) sorumluluk bilinciyle hareket edenlerden razı olacağını, onları mükafatlandıracağını vaat etmiştir. 

(Kendi kitapları olan Tevrat'ı da tasdik eden peygamberlere iman etmek noktasında) Allah'a verdikleri sözü (Taahhüdü) küçük bir maddi menfaat karşılığında (bile) satanların ahrette  (ilahi lütuf ve ikramlardan) bir payı olmayacak, kendilerine değer verilmeyecek, onlarla konuşulmayacak, yüzlerine bile bakılmayacaktır. (Dahası) Onlar için pek acıklı bir azap vardır. 

Yarın, Kıssadan Hisseleri vereceğiz inşallah.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.