Hava Durumu

Tevhid Mesajı Okuyorum (6)

Yazının Giriş Tarihi: 28.12.2018 07:04
Yazının Güncellenme Tarihi: 28.12.2018 07:04

Allah'ın yardımı ne zaman gelecek?..

Günümüzde, dünyada ve ülkemizde şu ya da bu sebeple ciddi sıkıntılar yaşayan, huzurlu bir hayat ve güzel bir geleceğe dair ümitlerini giderek kaybetmekte olan pek çok Müslüman yaşadıkları çaresizlik karşısında "Allahım ne zaman yardım edeceksin?" diye yakarmakta. Hatta bazıları yeterince sabır gösteremeyerek bu cümlenin başına "Şimdi etmeyeceksen..." diye ilave ederek, bu serzenişleriyle bilerek ya da bilmeyerek kanımca, "naz makamı"nın da ötesine geçmektedirler.

Evet, Allah'ın yardımı ne zaman gelecek? Tam da Tevhid Mesajı okuma sırası gelmişken Kur'an'ın ışığında bu konuya değinmek istedim.

Her zamanki "Ön Not":

Ben, din alimi olmayan sade bir kul ama yarın "kendi bacağından asılacak" yaşını başımı almış, az çok okumuş yazmış bir insan olduğumun bilincinde, evvel emir "ikra"nın gereği olarak ilahi kitabı (Karşılaştırmalı olarak en az beş kaynaktan) okuyarak anlamaya, anladığımı da güncel hayatla ilintilendirerek insanların dini bilgi ve anlayışlarına sunuyor, onlara, bir zahmete girmelerine ihtiyaç bırakmadan karınca, kaderince bu bağlamda katkı sağlamaya çalışıyorum. Başkaca hiçbir iddiam ya da amacım yoktur. Yazdıklarımla ilgili olarak "iyi söz-eleştiri-katkı ortak malımızdır, kem söz-düşünce-eylem ise sahibine aittir" düşüncesindeyim... Özetle, kimseye herhangi bir düşünceyi-fikri-anlayışı dayatmıyor, herhangi bir dini konu hakkında nihai bir hüküm de vermiyorum.

Hatalardan, eksiklerden Allah'a sığınırım. Mutlak doğruyu şüphesiz ki ancak O bilir.

Bakara 214:

(Bir önceki ayette; aslında bütün insanlığın başlangıçta tek topluluk/ümmet/millet olduğu, sonradan ihtilafa düştükleri -iman eden etmeyen- ortaya çıkan bu fikir ayrılıklarını gidermek için onlara peygamberler gönderildiğinden bahis ettikten sonra)

"Yoksa siz sizden öncekilerin başına gelenler sizin de başınıza gelmeden cennete girebileceğinizi mi zannediyorsunuz? Onların başına öyle şiddetli yoksulluklar, zorluklar, öyle boğucu darlıklar geldi ve (Bu belalarla) öylesine sarsıldılar ki, müminlerle birlikte elçimiz(Peygamberler) de 'Allah'ın yardımı ne zaman gelecek?' diye feryat ediyordu. Gözünüzü açın, bakın; Allah'ın yardımı (Muhakkak) yakındır."

Kıssadan Aldığım Hisse:

  1. Başımıza her ne musibet gelirse gelsin ki peygamberlerin başına gelenlerle mukayese edilemez. Bu sebeple sabretmeli ve Allah'tan hiçbir zaman ümidi kesmemeliyiz. Zira ayette açıkça; "Gözünüzü açın, bakın, Allah'ın yardımı yakındır ve bunun muhakkak olduğunun işaretlerini görün." buyrulmakta, bununla iman sahiplerine "güvence" verilmektedir.

  1. Ancak bunun için mücadele azmimizin, kararlılığımızın ve ilahi hükümlere kayıtsız şartsız bağlılığımızın olması gerektiği de bir sonraki ayette, çok net bir şekilde belirtilmektedir:

Bakara 216: "Ey müminler, hoşunuza gitmese de (Düşmanla) savaş size farz kılındı. (Burada düşman kelimesinden kastedilenin Müslüman'ın düşmanı olan bütün kötülükler olduğu inancındayım, ŞŞ. Bundan çekinmeyin, zira)   hoşlanmadığınız bazı şeyler sizin için hayırlı, hoşlandığınız bazı şeyler de sizin için hayırsız olabilir. Nihayetinde bunu siz bilemezsiniz, sizin bilmediklerinizi muhakkak (ki) Allah bilir." hükmü verilmektedir.

  1. Bu mücadele (Savaş) öyle güçlü ve kararlı olunmalıdır ki gerektiğinde tüm eleştiriler karşısında ve hatta "haram" addedilen durumlarda-zamanlarda bile gereğince ve gerektiğince yürütülmelidir. Bu tartışmaya açık hisseyi şu ayetten alıyorum:

Bakara 217; (Ey elçimiz Muhammed) Sana saldırmazlık ayında (Haram aylar) savaşmanın hükmünü soruyorlar. De ki o ayda savaşmak büyük günahtır ama insanları Allah yolundan çevirmek, Allah'a nankörlük etmek, kulları Mescid-i Haram'a gitmekten alıkoymak ve sakinlerini oradan çıkarmak (Baskı yapmak) daha büyük günahtır. Fitne (İnanca yönelik kafa karışıklığı yaratmak, baskı ve zulüm) savaşmaktan (Adam öldürmekten) beterdir. Ey Müminler, onların bu tür eleştirilerine, aldatmacalarına kulak asmayınız. Unutmayınız ki onlar sizi dininizden (İnancınızdan, mücadelenizden) döndürünceye kadar düşmanlıklarından (Mücadelelerinden) vazgeçmeyeceklerdir... Onların bu yaygaralarından etkilenip inancınızdan (Mücadelenizden, savaşınızdan) vazgeçip tekrar şirke dönerseniz cezasını dünyada da (ve bu hal üzere ölürseniz) ahrette de çekersiniz.

  1. Peki, bu bağlamda, Allah'ın rahmetini ve merhametini ummaya layık kimseler kimlerdir? 

El cevap; bu mücadeleyi(Savaşı) sebatla ve gereğince sürdürenlerdir. Bunu da ardından gelen Ayetten çıkarıyorum: Bakara 218; "Şüphe yok ki (Ancak) iman edenler, (Gerektiğinde) hicret edenler (Bu şekilde, Allah yolunda) mücadeleyi (Cihadı) sürdürenler (Cihad kelimesi burada, genelde bilindiği gibi 'fiili sıcak kutsal savaş' anlamında değil 'bir amaca ulaşmak için kişinin elinden gelen çabayı sarf etmek' manasındadır. Mevdudi s: 149) Allah'ın rahmet ve merhametini ummaya layık olanlardır."

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.