Hava Durumu

Tevhid Mesajı Okuyorum (30) Batı "İslamik terörizm" diyor! Peki, Kur'an ne diyor? (1)

Yazının Giriş Tarihi: 10.05.2019 07:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 10.05.2019 07:30

Hz. Mevlana der ki;

"Peygamberimizin yolu, izi aşktır. 
Biz aşkın çocuklarıyız. Aşk bizim anamızdır." 

Konuya girmeden, Kur'an'ın ne dediğine bakmadan önce terörün ve terörizmin tanımını yapmak ve bir iki noktaya değinmek faydalı olacaktır kanaatindeyim.

Pek çok tanımları olmakla beraber, sanıyorum şöyle bir toparlama yapılabilir: Terör; "insanları tehdit ederek-korkutarak, dehşet-panik hali yaratarak toplumu yıldırma, sindirme ve onlara belli düşünce ve davranışları benimsetmek-yaptırmak üzere zor kullanma eylemidir". Terörizm ise;  "siyasal amaçlar için mevcut sistemi yasadışı yollardan değiştirmek üzere 'örgütlü, sistemli ve sürekli bir biçimde terör eylemi yapmayı' bir yöntem olarak seçmek durumudur."

2005'te zamanın Başbakanı R.T.Erdoğan İspanya Başbakanı Zapatero ile birlikte eş başkanı olduğu "Medeniyetler İttifakı"nın bir toplantısında,

 "Doğal felaketler karşısında nasıl işbirliğine muhtaç isek, barışı ve adaleti yaralayan, bölgesel krizlere yol açan 'küresel terör' gibi tehditler karşısında da işbirliğine gitmek ve tehditleri birlikte bertaraf etmek, medeniyetin olmazsa olmaz bir gereğidir. Güçlü toplumların güçsüz toplumları haksız rekabete maruz bırakması, özellikle yoksulluğun ölümcül bir silah olarak güçlülerin lehine kullanılması da ciddi bir medeniyet krizidir..." diyerek terörizme ve özelikle de onun neşet ettiği atmosfere işaret etmişti. Aslında bununla, ortada bir terörizm varsa şartlarını kimlerin oluşturduğunu, deyim yerindeyse nitelikli azmettiricilerin hangi kesim olduğunu söylemişti Sayın Başbakan! 

O günlerde, Birleşmiş Milletlerde bir hareket başlamış ve 76 ülke ile 13 uluslararası örgütün katıldığı bir "Dostlar Grubu" da oluşmuştu. Ama arkası gelmemişti, çünkü Batı, çatışma olmayan bir dünyada (Özellikle de Ortadoğu'da) menfaatlerini gereği gibi (!) koruyamayacak, yani dünyayı (Elbette ki başta Müslüman coğrafyayı!) yeteri kadar sömüremeyecek, İsrail de kendini yeteri kadar güvende hissetmeyecekti!

Batı'nın bu konuda ne kadar samimiyetsiz, pervasız ve hatta hayasız olduğunu en açık dille gösteren kahramanlardan(!) biri şüphesiz ABD eski Başkanlarından George Bush'tur!.. Irak müdahalesi öncesinde ilgili bir soruya şöyle cevap vermişti:"Uluslararası hukuk mu, o da nedir? Danışmanlarıma bir sorayım."(!) Bilmem başka söze gerek var mı?

Bu bağlamda, ABD ve Batı'nın 1980'lerde Bin Ladin'i 'özgürlük savaşçısı' diye göklere çıkarıp Nelson Mandela'yı 'terörist' ilan ettiğini, sonrasında ise Bin Ladin'i "terörist başı" sıfatıyla, (Çoluk çocuğu ile birlikte) hunharca katlettiğini, Mandela'yı da Nobel Barış Ödülü ile ödüllendirdiğini hatırlatmalıyım!

Şimdi, bütün bunlardan sonra, bu haldeki Batı'nın İslam'la terörü bir araya getirerek  "İslamik terörizm" demesini, konu ile ilgili (Bazı) Kur'an hükümlerini vererek değerlendirmenize sunuyorum.

Bilindiği üzere bizatihi "İslâm" kelimesi, Arapçada "barış" ile aynı kökten gelmekte ve aynı anlamı taşımaktadır. İslam'ın özünde sevgiyi barındırdığı, inananlara barışı tavsiye ettiği pek çok ayet-i kerime ile aşikârdır. Bu temel bakış sadece insana değil tüm varlığa, yani Allah'ın yarattıklarının tamamınadır; hayvanlara, bitkilere, canlı-cansız tüm tabiata...

Öyle ki İslam'ın inanç esaslarına (Akaid) göre insan, yüreğinde sevgi ve muhabbet olmadan gerçekten iman etmiş sayılmaz. Aslında yarattıklarını sevmek, onlarla barış içerisinde yaşamak Allah'a olan sevgi, saygı ve muhabbetin bir yansıması, aynı zamanda ona yaklaşmanın da bir yoludur İslam felsefesinde.

Bir Hadis-i Şerif'te bu şöyle ifade edilir: "Allah katında en sevimliniz dostluk Kur'an ve kendisiyle dostluk kurulanlarınızdır. Allah nezdinde en sevimsiziniz de arkadaşların (Dostların) arasını açanlardır." 

Öncelikle ifade etmek gerekiyor ki İslâm zor (Şiddet) ve baskıyı kökten reddeder. Onun seslenişi özgür iradeye, salim akla ve temiz vicdanlaradır:

Bakara 256:

"Dinde (Dine girmede, iman etmede) zorlama (Baskı) yoktur." 

Gaşiye 21, 22:

Sen ancak uyarıcısın (Tebliğ edicisin. İnanmayanları mutlaka inandırma gibi bir sorumluluğun yoktur! Bu sebeple) "Onlara 'zor ve baskı' uygulayacak değilsin.

(Kısmet olursa yarın bu konuya devam edeceğiz.)

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.