Hava Durumu

Tevhid Mesajı Okuyorum (27) Güçsüzler için savaşmak!

Yazının Giriş Tarihi: 26.04.2019 07:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 26.04.2019 07:01

Kur'an'ı okudukça şunu görüyorum; ilahi emirler, karakterleriyle, söylemleriyle, kostümleriyle, mekânlarıyla neredeyse her şeyin somutlaştırılarak sahneleştirildiği tarihi bir filmdeki gibi sebepleriyle, dayanaklarıyla, sonuçlarıyla birlikte altın tepside önümüze konuyor... Bize düşen verilmek istenen (verilen) mesajı (özü) kavrayıp bir model olarak görmek, bugünkü mevcut bünyemize almak ve her şeyiyle çok değişmiş olsa da asrın idrakine sunmaktır.

Bu bağlamda, ayetlerdeki bir kesitle (bölüm-sahne) bugün yaşadıklarımız arasında bağıntı kurmaya çalıştığınızda, bazen hiç de dikkatinizi çekmeyen, okuyup geçtiğiniz bir kelime ya da ayet, başka bir kesite geldiğinizde bir bakıyorsunuz ki tam da aradığınız şeymiş!.. O zaman hayıflanarak diyorsunuz ki kendinize; "Hay Allah! Bu kadar önemli bir konuyu ben nasıl atlamışım!?"

İşte bugün ele alacağım konu onlardan biri: Güçsüzler için savaşmak!

Bakalım Kur'an bu konuda ne diyor:

Nisa 75: "Hem size ne oluyor da sizinle birlikte Medine'ye hicret edemeyip Mekke'de baskı altında zulüm gören, 'Rabbimiz bizi şu zalimlerin şehrinden(elinden) kurtar, bize yardım edecek birilerini gönder!' diye yalvaran kadın-erkek, çoluk-çocuk çaresizler sizden yardım beklerken, siz (Allah yolunda, bu mazlum insanları kurtarma uğrunda) mücadele etmekten kaçınıyorsunuz?.."

Ve bunun arkasından tembihini yapıyor ve moral veriyor:

Nisa 76: Evet, elçimiz Muhammed'e iman edenler işte böyle kutlu bir amaç uğrunda mücadele ederler (savaşırlar). O halde size düşen bu zalimlere (müşrikler) karşı mücadele etmektir. Unutmayınız ki onların güçleri (sizin gibi ahiret mükafatı için savaşmadıklarından) sizden zayıftır."

Bu mücadelede, her zaman bizi alıkoymak isteyen münafıkların olabileceğini de ilave ediyor:

Nisa 77: "Allah tarafından müşriklere (zulmedenlere)  karşı direniş (açıktan fiili mücadele)  emredilmeden önce elçimiz Muhammed'den sürekli savaş izni isteyenler (ki kendilerine izin verilmemiştir. Onun yerine o süreçte namazı dosdoğru kılmalarına ve zekâtı hakkıyla vermelerine dikkat etmeleri tavsiye edilmiştir.) şimdi savaş emri verilince Allah'tan korkarcasına, hatta daha fazla bir korku ile düşmandan korkarak  'Ey Rabbimiz! Bize savaşı niye yazdın? Henüz savaşacak gücümüz yok ki!' diyorlar.  Ey Resulüm! Onlara de ki ölüm (veya eşdeğer başka kayıplar) korkusuyla ilahi emirleri savsaklamayın. Unutmayın ki dünyevi kazanımlar geçicidir..."

Haksızlığa karşı mücadelenin, yapılanlara asla göz yummadan, hep beraber ve yardımlaşarak olması gerektiği de vurgulanmış Kur'an'da; şekli, ölçüsü de verilmiş:

Şura 39 : (Şura 36'dan bağlantı!) Rablerine güvenip dayananlar haksız bir saldırıya (zulüm) uğradıklarında yardımlaşıp (hep birlikte) kendilerini savunurlar, zulme göz yummaz, zalime baş eğmezler...

Tevbe 71:

Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileri (yardımcıları, destekçileri)dir. İyiliği emrederler, kötülükten (kötü olan şeylerden) men ederler...

Şura 40: Zalimlerin (müşriklerin) size yaptığı kötülüklere aynı şekilde karşılık vermek hakkınızdır. (Ancak) Kim affeder ve (bu yolla) barışı sağlarsa (sağlamayı başarırsa) mükafatını Allah katında alacaktır...

Şura 41: Ama kim de (kendine yapılan) haksızlık karşısında (kendine yapılan fiille) aynı mukabelede bulunursa, onları da "niye böyle yaptın?' diye kınamayız, bir sorumluluk yüklemeyiz...

Kur'an haksızlık ve zulüm karşısında onlardan korkarak ya da bir menfaat umarak susanlara ve onlara meyledenlere de seslenmiş:

Hud 113 : Haksızlık (zulüm) edenlere da sakın meyletmeyin(güvenmeyin, dayanmayın.) (Eğer öyle davranırsanız) Ateş size de dokunur. Allahtan başka (gerçek) dostunuz olmadığını unutmayın(onlara değil Allah'a güvenin, dayanın!). (Ateşin dokunmaması için) Ondan başka size kim yardım edebilir?

Sanırım bu konuda başka söze ve günümüzden örnekler vermeye gerek yoktur. Sadece İstiklal şairimiz M.Akif Ersoy'un "Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem" diye başlayan sonra da;

        Adam aldırma da geç git!, diyemem, aldırırım

        Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!

diye devam eden şiirini hatırlatmak isterim. Ruhu şad mekânı cennet olsun.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.