Hava Durumu

Kur'an'da "kadını dövmek" var mıdır? (2)

Yazının Giriş Tarihi: 29.03.2019 07:20
Yazının Güncellenme Tarihi: 29.03.2019 07:20

Müfessirler arasında "darabbe" fiilini dövmek olarak alan ama bunu"kadına karşı şiddet kullanmak" değil sembolik olarak "döver gibi yapın" şeklinde anlamlandıranlar da çoktur.

Kanımca, Sâd 44 buna kuvvetli bir dayanaktır:

"(Hasta iken, bir hatasından dolayı karısına kızan Hz. Eyyüp (a.s.), iyi olunca ona yüz değnek vuracağına yemin etmişti. Ancak Allah buna rıza göstermemiş ve kendisine şöyle seslenmişti... Eline bir demet (Söylediğin sayı kadar) sap al. Ona onunla (Göstermelik olarak) vur. Böylece yemininde durmazlık etmemiş olursun..."

Nisa 128 ve 129'da da meseleye açıklık getirmede yardımcı olacak unsurlar vardır. Burada erkeğin serkeşliğine karşı, boşanma dahil kadının haklarından söz edilmektedir:

Nisa 128

"Eğer bir kadın kocasının serkeşliğinden (Geçimsizliğinden, aile yuvasını yıkacak derecede bozuk ahlaki davranışlarından) muzdarip ise yapılacak en iyi şey karı-koca arasında anlaşmaya varmanın yollarını aramaktır. Uzlaşma her iki taraf için de fedakârlık gerektirecektir. Bu hal boşanmaktan daha hayırlıdır..."  

Burada da (Şiddetli geçimsizlik halinde) bir "boşanma" söz konusudur ve dolaylı bir ifade ile son çare olarak gösterilmiştir. Ayetteki özne muzdarip olan kadın olduğuna göre, son cümledeki "Bu hal boşanmaktan daha hayırlıdır"  ifadesinde de boşanma fiilini yapan- talep eden-ruhsatı kullananın o olduğunu kabul etmek gerekiyor. Yani buradaki hüküm, "kadının erkeği boşaması" olarak değerlendirilmelidir. 

Sonuç itibarıyla...

Kanımca, bütün bu ayet ve hadislerden anlaşılması gereken esas; aile içerisinde herhangi bir anlaşmazlık halinde kadına şiddet kullanmak veya döverek ceza vermek ve onu bu şekilde yola getirmek(!) değil, birbirine adaletle, güzellikle davranarak anlaşmanın-uzlaşmanın yollarını aramak, evliliği-nikahı-yuvayı kurtarmaktır.

Müslüman'ın amacı Allah'ın rızasını kazanmak, ona yaklaşmak olduğuna göre kadın dövmenin buna hizmet etmeyeceği aşikârdır. Bu babda ilgili birkaç ayet-i kerime'yi sunmak isterim:

Nisa 128

"Kadınlara eziyet etmekten sakının."

Al-i İmran 57

"İman edip salih amel işleyenlere Allah mükâfatlarını tastamam verecektir. Allah zalimleri sevmez."

Sebe' 37

"Ey iman edenler! Sizi Allah'a yakınlaştıracak olan ne mallarınız ne evlatlarınız ne de nüfuzunuzdur. Bize yakınlaşanlar, ancak iman edip salih amel işleyenlerdir... Salih amel iyi, güzel, faydalı, sevaba ve Allah rızasına uygun davranışlardır."

Casiye 21

"Yoksa kötülük yapanlar kendilerini salih amel işleyenlerle bir tutacağımızı mı zannederler."

Kıssadan Hisse:

    1. Kur'an'da geçen "darabbe"  fiili "şiddet kullanın" şeklinde bir emir olarak algılanamaz. Düz mantıkla "eğer öyle olsaydı Hz. Peygamber bunu uygular ve tavsiye ederdi." diye düşünebiliriz. Dahası şiddet eziyet ve zulüm anlamına gelir ki İslam dini, her ne şekilde olursa olsun, hayvanlara dahi bunu yasaklamıştır.

   

    2. Hz. Ömer (R.A.)'in Mekke ve Medine halkını karşılaştırdığı şu sözleri çok dikkat çekicidir ve bugünkü meselelerin çözüm getirmede kıymetlidir diye düşünmekteyim:

"Biz muhacirler kadınlarımıza hâkimdik, sözümüzden çıkmazlardı, Medine'ye gelince gördük ki, Medine'nin yerli kadınları kocalarına hâkim durumdalar. Bu defa bizim kadınlarımız da onlara benzemeye, onlar gibi davranmaya başladılar." (Buhârî, Nikâh 83; İbn Âşûr, V/412).   

Günümüzde; algılamalar, toplumsal yargı değerleri, üretim süreçleri, ailenin geçimi, eğitim seviyeleri, bireylerin aile içinde ve toplumdaki etkinlikleri, meri hukuk (Medeni hukuk, ceza hukuku) tamamen değişmiş ve Hz. Ömer'in (R.A.) dikkati çektiği Müslümanların Medine'ye geldiklerinde gördüklerinden çok daha büyük bir değişime uğramıştır. Dolayısıyla değişen toplumlarda ilişki, davranış ve uygulamaların da değişebileceğini kabul etmek zarureti vardır. Kanımca fıkhen bunda bir zeval olmasa gerektir; aslolan adil olmak, güzellikle uzlaşmak, sonuçta yuvayı kurtarmak ve kuvvetli bir İslam toplumu oluşturmaktır çünkü.

Bununla biz ayetlerin ruhuna aykırı bir davranışta bulunmuş olmayız. Bilakis ayetlerin özünde murat edileni yerine getirmiş oluruz ki şüphesiz bu Allah rızasına daha uygun olanıdır.

   

    3. Bu bağlamda Nisa 34'ü ben "...Nasihat edin, oturup konuşun, hakem tutun; böylece uzlaşmaya çalışın. Olmazsa bir müddet (evde veya ev dışında) ayrı kalın (Hatalarınızı düşünün, durumu olayları daha iyi kavrayın, birbirine olan ihtiyacınızı anlayın, birbirinizi özleyin). Bu uzlaşmanızı kolaylaştırır ve böylece ümit edilir ki yuvanızı kurtarırsınız. Bu da olmazsa, o zaman artık didişip birbirinizi yaralamayın, kendinizi, çocuklarınızı, etrafınızı, aile mefhumunu yıpratmayın;  haklarınızı adilce teslim ederek, insan onuruna yakışır şekilde güzellikle ayrılın, helalleşin boşanın" şeklinde anlıyorum.

  

Eksiklerimden ve bilhassa hatalarımdan Allah'a sığınırım. Şüphesiz doğrusunu ve tamamını ancak O bilir.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.