Güzellikler Allah'tan kötülükler bizdendir! (2)

Hayr ve şerrin (İyilik-güzellik ve kötülük-çirkinlikler) Allah'tan geldiği konusuna dair yanlış anlaşılan, bazı imanı zayıf kişilerce tartışılan ayetlerden biri de Fatır 8'dir: "...Allah dilediğini sapık yolda bırakır, dilediğini de hidayete erdirir." Keza Enbiya 101'de de benzer bir hüküm vardır: "Güzel akıbet takdir ettiklerimiz cehennemden uzak tutulur."

Şüphesiz Allah burada, her şeyi önceden bilen bir ilah olarak, zaten sapıklıkta ısrarcı olanlardan, ne yapılırsa yapılsın ne söylenirse söylensin yollarından dönmeyeceklerden bahsetmektedir. Yoksa Allah'ın kulları arasında daha bir ayrımcılık yaptığını ve hâşâ onlardan birilerine "Sen sapık yolda kal cehenneme git" diğerlerine de "Seni doğru yola sevk ettim, cennete gir " dediğini kabul etmek gerekir ki bunun imanla, İslâm'la bağdaşır bir tarafı yoktur.

Kur'an Enbiya 101'de "Güzel akibet takdir ettiklerimiz..." derken bu deyimin önüne "halis iman ve hayırlı amellerinden dolayı" örtülü manasını koymazsak, yani ayet-i kerime'deki mesajı "İman ve hayırlı amellerinden dolayı güzel bir akıbet takdir ettiklerimiz Cehennemden uzak tutulur." şeklinde kavramazsak verilen hükmü yanlış anlamış ve hataya düşmüş oluruz.

Allah Kur'an'da, insanların kötüye (Şerre) değil iyiye (Hayra) yönelmesi, dolayısıyla cehenneme değil cennete gidebilmesi için hayatla ilgili her türlü temel hükmü indirmiş, peygamberlerini göndererek uygulamasını da örneklerle bize göstermiştir.

Allah, ayrıca cezalandırmaktan yana olmanın aksine, işlenen günahların büyük bir kısmını (Kul hakkına dair olmayan ve Allah'a şirk koşmak başta olmak üzere toplumsal yaşamı temelinden sarmayanlar) da affedici olacağını vaat etmektedir.

Bu bağlamda mesela Şura 30 şöyle der:

"Sizin başınıza gelen herhangi bir musibet kendi ellerinizle kazandığınız (Günahlar, yaptığınız kötü şeyler) yüzündendir. Ama O yine de (Bunların) çoğunu affeder (Ki gerisinin cezasını çekip tövbe edesiniz, doğru yolu bulasınız.)" 

Allah'ın bağışlayıcı, affedici olduğunu bildiren onlarca ayet mevcuttur. (Bakara 173, 182, 185, 267, Al-i İmran 28, Nisa 16, 22, Maide 3, 93, 98, En'am 54, 55, 119, 145, Meryem 119, Nur 4, 33, Furkan 25, 30, 34, 40, Mücadele 2, Müzzemmil 20)

Bu sebeple iyilikler, hep iyiliğe yönlendirdiği için onun tarafından bilinmeli kötülükler ise, Kur'an'la asla onun kullarının kötülüğüne dair bir hüküm inzal (İndirmek) olmadığı için insan tarafından kaynaklandığı bilinmelidir.

Evet, iyilikler Allah'tan, kötülükler bizim elimizdendir. Ortada yaşanan bir zulüm varsa o bizdendir... Yoksa Allah'ın yarattığı kuluna kötülük (Zulüm) etme isteği-ihtiyacı duyması, kızdığı için veya keyif için cezalandırması, ona zarar vermesi düşünülemez. Buna ait iki ayeti örnek olarak vererek yazımızı tamamlayalım:

Yunus 44: "Şüphesiz ki Allah kulunun (İnsanların) kötülüğünü istemez (Onlara huzura ermeleri için peygamberler gönderir, zerre kadar zulmetmez.) Fakat insanlar (Bu ilahi rahmeti kabul etmeyerek) kötülüğü (Zulmü) kendi kendilerine yaparlar."

Rum 41: "İnsanların bizzat kendilerinin yaptıkları kötülükler yüzünden karada ve denizde maddi (Afet ve felaketler) manevi bozulmalar (Şirk, inkâr) meydana geldi. Bunlar, yaptığınız kötülüklerin bir kısmının cezasını çekesiniz diyedir ki böylece belki bu sayede tövbe eder ve bir daha yapmazsınız."

Ez cümle...

Hayr ve şer Allah'tandır. İkisi arasındaki seçimi kul kendisi yapar. İnsan bu sebeple sorumludur ve bu dünyadaki imtihan da bu esas üzerine kuruludur.

Ve bir Müslüman olarak şunu unutmamak gerekiyor: İmtihanı yapan Allah'tır. Kulun onu imtihan etmek gibi bir gücü, yetkisi, hakkı yoktur. Bize düşen Kur'an'ı anlamaya çalışmak ve bilerek, hissederek iman etmek, var olanı güçlendirmektir. Bu köşede benim yapmak istediğim de sadece budur, yoksa kimseye din dersi vermek filan değil!

Selam ve dua ile.