Hava Durumu

Dinimizde hırsızlığın cezası 'el kesme' midir? (1)

Yazının Giriş Tarihi: 07.06.2019 10:37
Yazının Güncellenme Tarihi: 07.06.2019 10:37

Kur'an'da, hırsızlığın karşılığı olarak gösterilen "el kesme" hükmü asıl itibarıyla Maide 38'de söz konusu edilmektedir: "Hırsızlık yapan kadın ve erkeğin suçları sabit ise Allah tarafından ibret verici bir ceza olarak ellerini kesin. Çünkü Allah her işinde mükemmel ve hikmet sahibidir."

Konuya girmeden önce şunu tekrar ifade etmek gerekiyor; Kur'an'daki el kesme cezası (hadd) veya bir başka hükmün değerlendirilmesi mutlaka Kur'an-Sünnet bütünlüğü içerisinde ve Kur'an'ın genel iniş gerekçesi ile Allah'ın bundan ne murad ettiğine, yani ilahi mesajın ruhuna uygun olarak yapılmalıdır.

El kesme cezası, üzerinde çok tartışılan fiziksel mi yoksa mecazi mi olduğu ya da elin kesilip atılması değil de iz bırakacak şekilde bir yaralama mı olduğu noktasında mutabık olunamayan konulardandır.

Bazı müfessirler ki onları 'modernite ve Batı kültürünün etkisiyle bu ceza usulünü canice bulup daha hafifiyle ikame etme gayretinde olanlar' diye itham edenler de çoktur, ayette geçen "katâ" (kesmek) kelimesinin aslında bunun şiddetlisi olan "Qatta" olmadığını, Kur'an'da 18 yerde geçtiğini, bunların sadece ikisinde gerçek "kesmek" anlamında, 16'sında ise mecazi anlamda (emri kesmek, yolları kesmek, cennetin nimetlerini kesmek vb.) kullanıldığını, dolayısıyla burada "kesmek" ile kastedilenin hırsızın "güç, yapabilirlik yeteneği, imkanı, ortamı" olması lazım geldiğini ileri sürmektedirler.

Ancak klasik görüş; buradaki el kesmenin "bıçakla oynarken elini kesti-yaraladı" gibi değil doğrudan "elin kesilip koparılması" anlamında olduğu şeklindedir.

El kesme cezası hususunda yakın geçmişte ve günümüzdeki bazı önemli görüşler şu şekildedir:

Bediüzzaman;

Hadd cezası emr-i ilahi ve adaleti-i Rabbaniye adına icra edildiği zaman o insanın hem ruh, hem akıl, hem vicdan hem de insaniyet mahiyetindeki latifeleri müteessir ve alakadar olurlar. İşte bu sır içindir ki elli senede bir ceza sizin her gün hapis cezalarından daha ziyade (hırsızlığın önlenmesi ve malın korunmasında) faide verir.

Elmalılı Hamdi Yazır;

 Tövbe eden hırsızın bir süre gözaltında tutulması, azarlanıp sopalanmasının daha doğru olacağı görüşü ve veciz bir ifadeyle, "Haksız yere bir mal çalan elin cezası kesilmek olursa, haksız yere bir el kesen ellerin cezası ne olmak lazım geldiği inceden inceye düşünülmelidir." demektedir.

Hayrettin Karaman;

"Yakalanmadan önce olsun sonra olsun, pişmanlığının samimi olduğu ve kendisini ıslah ettiği anlaşılan kimselere bu ceza (el kesme) verilmez."

Yaşar Nuri Öztürk ve Mustafa islamoğlu;

"Geleneksel kabul ve uygulamaların dışında Kur'an'ın beyanı esas alındığında şu sonuca varılabilir: El kesmenin icrasında kanatıp işaretleyerek bırakmakla, eli kesip atmak arasında bir tercih, yaşanan zaman ve mekanın sosyokültürel ve sosyoekonomik şartlarına göre kamu otoritesi tarafından belirlenmelidir. Günümüzde bunlar değiştiğine göre Cahiliye döneminin geleneği olan bu ceza da farklı şekilde (Örneğin bilekten kesmeden! ŞŞ) uygulanabilir."

El kesmenin suçun önlenmesinde müthiş bir caydırıcılığı olduğu aşikardır. Mesela, İstanbul mahkemelerinin (kadılık) belgelerinde, İstanbul'un fethinden (1453) şeriatın kaldırılmasına kadar (1924) geçen zaman diliminde bir tane bile "el kesme cezası" verilmemiştir.

Ancak bir tıp doktoru olarak "elin bilekten kesilmesinin kanama durdurulamadığı durumlarda ölümle sonuçlanabileceğini, böyle bir durumla karşılaşılmasa bile o kişinin daha sonraki hayatında yaşayacağı büyük psikolojik sorunlarla daha kötü işler yapabileceği, ailesine, topluma faydalı olamayacağını da düşünmek gerekiyor" demeden geçemeyeceğim.  Eğer el kesme ölümle sonuçlanırsa bunun vebalini taşımak da mümkün değildir. Zira Maide 32 "Kim ki bir insanı, kısas hakkı dışında hukuken ölümü hak etmeksizin öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur..."  demektedir.

Evet, el kesme cezasının kulaklara küpe olduğu, insanları korkutarak hırsızlıktan uzaklaştırdığı doğrudur ama özellikle günümüz dünyasında toplumu şiddet-vahşet algısıyla Müslümanlıktan uzaklaştırabileceği de doğrudur.

Konu ile ilgili olarak dile getirilmesi gereken evrensel bir kavram daha vardır ki o da verilecek ceza ile suçlunun rehabilitasyonun sağlanmasıdır. Yoksa bu ceza suçluya sadece eziyet-zulüm etmek anlamına gelir. El kesme(koparılma) ile o suçlunun sonraki hayatında ailesinin çoluk çocuğunun geçimini sağlamak hususunda daha büyük sıkıntılar yaşayacağı, topluma ve devletine karşı çok da iyi niyet taşımayacağı, yani rehabilitasyon sağlamayacağı pek muhtemeldir.

Elin (en azından tamamen) kesilmesinin, kanımca, başta söylediğimiz Kur'an'ın nüzul maksadına hizmet etmeyeceğine işaret eden diğer bazı ayetler de şu şekildedir:

Maide 39: "...Böyle iken her kim yaptığı zulmün (bu ayet hırsızlığı esas alan 38.ayetten sonra geldiğinden bunu 'hırsızlık' olarak çevirmek gerekir ŞŞ) arkasından tövbe edip kendini düzeltirse Allah onu bağışlar..."

Nisa 149: "Ey müminler "...Kendi aranızda birbirinize karşı affedici ve müsamahakar olunuz. Şunu iyi biliniz ki hayır adına yapılan gizli veya açık her davranışınız ödüllendirileceği gibi size karşı yapılan kötülüklere karşı bağışlayıcı davranmanız da ödüllendirilecektir."

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.