Terör yuvalarını kameralarla donatın!

Türkiye'de son dönemlerde yaşanan adli vakalarda suçluların yakalanma oranı ciddi şekilde arttı.

Mesela...

Gasp suçlarında, yakalama oranı yüzde 96 seviyelerinde.

Aynı durum cinayet ve hırsızlık suçlarında da geçerli.

Bu durumun en büyük nedeni güvenlik kameralarıdır.

Geniş çaplı bir çalışma sonucu, suçlu mutlaka bir yerde görüntü veriyor.

Veya içinde bulunduğu aracın plakası görüntülere takılıyor.

Sonrasında ise sıra yetenekli ve dikkatli Türk polisine geliyor.

Sıkı bir takip sonucu, suçlu tespit edildiği adreste kıskıvrak yakalanıyor.

Bize gelen asayiş haberlerinde suçluların sık sık polise, "Bizi nasıl buldunuz" cümlesini sarf ettiğini görüyoruz.

Çünkü onlara göre ortada hiç delil bırakmamışlardı.

Güvenlik kameralarıyla çözülen suçlar, büyükşehirlerde polisin elini daha da güçlendiriyor.

Çünkü...

Hem mobese sistemi hem de civardaki işyerlerinin güvenlik kameraları, neredeyse sokakları karış karış kayıt altına alıyor.

Bu noktada...

"Acaba terörle mücadelede de aynı teknolojiden faydalanılamaz mı?" sorusu akıllara geliyor.

Vahşi hayvanları takip etmek için doğada kurulan fotokapanların benzerleri, bölücü terör örgütü üyelerinin sık kullandıkları güzergahlara kurulsa ciddi bir istihbari sonuç alınır kanaatindeyim.

Bu sayede,

Sayıları, ne sıklıklarla ülkeye giriş yaptıkları, hangi bölgeleri daha çok kullandıkları, kimlikleri gibi birçok bilgi devletin elinde birikir.

Günümüzde,terörle mücadelede dronelarla havadan görüntü alınabiliyor.

Fakat, tüm coğrafya sabit gizli kameralarla donatılsa, çok daha etkili sonuçlar elde edilecektir.

Ayrıca...

Bu sayede teröristlerle gizli ilişkileri olan siviller de deşifre olacaktır.

Kameralarla suçlu takibi sisteminin, asayiş olaylarındaki başarıları ortada.

Şayet...

Terör örgütlerinin sahadaki hainliklerine karşı da aynı teknolojiden faydalanılırsa, ciddi sonuçlar alınabilir.

Hem de asker kayıpları riski olmadan.