Olası bir depreme hazır mıyız?

Bildiğiniz üzere, eski tarihlerden bu yana Türkiye bir çok deprem gördü geçirdi...

Son dönemlerin en ağır ve dehşetli olanı ise benim de yaşadığım 17 Ağustos 1999'da meydana genel Marmara depremiydi.

45 saniye süren ama etkisi yıllardır devam eden bu deprem pek çok acıları da beraberinde getirdi.

Yok olan hayatlar, biten aileler, binaların ürkütücü enkaz hali halen daha hafızalarımızda tazeliğini koruyor.

Marmara depreminde resmi bilançolara göre; 

17.480 ölüm, 23.781 yaralı kayıtlara geçti. 505 kişi sakat kaldı. 285.211 ev, 42.902 iş yeri hasar gördü. 

Resmi olmayan bilgilere göre ise;

yaklaşık 50.000 ölüm, ağır - hafif 100.000'e yakın yaralı olmuştur. Ayrıca 133.683 çöken bina ile yaklaşık 600.000 kişi de evsiz kalmıştır.

Peki bu kadar acı tabloya neden olan bu depremden gereken dersleri çıkardık mı?

Maalesef halen daha büyük bir tehditle karşı karşıya olduğumuz aşikar!

Yeni binalarda gerekli önemlerin alındığını söylemek mümkün.

Fakat...

Eski binalarımız hala aynı zayıflıkta duruyor.

Bu noktada, kentsel dönüşüm projelerinin çare olması hesaplandı.

Ancak...

Ülke genelinde kentsel dönüşüm konusu istenilen seviyelere bir türlü ulaşamıyor!

Sadece...

Prim yapan semtlerdeki binalar yenileyenerek, yerine daha yüksek binalar geliyor.

Yani, amaç ticari olmaktan öteye gitmiyor.

Eski veya çarpık yapılaşmanın olduğu bölgelerde de, hak sahiplerine cazip teklifler sunulamıyor.

Diğer taraftan da...

Evi çürük olan vatandaş, kar etmek amacıyla kendisine sunulan tekliflere makul yanıtlar vermiyor.

Bu noktada her iki tarafın da ortak bir noktada buluşması şart!

Eğer...

Ülke çapında tüm riskli binalarımızı yenilemeye kalkıyorsak...

Bu dev çalışmada tüm dinamiklerin biraz uzlaşma yolu araması gerekiyor.

Yoksa;

Deprem bölgesinde olan ülkemizde, daha nice acı tabloların yaşanması hiç de uzak görülmüyor!...