Geleceğe sevgi tohumları ekelim

Önceki gün İzmir'den basına yansıyan bir görüntü adeta içimizi parçaladı.

Söz konusu görüntüde, bir baba kucağından yere bıraktığı 3-4 yaşlarındaki oğluna acımasızca tekme atıyordu.

Görüntülerin ardından, acımasız babanın yabancı uyruklu olduğu tespit edildi.

Söz konusu şahıs, tatil için Türkiye'ye gelmiş.

Zanlı ifadesinin ardından serbest alındı.

Savcılık soruşturmayı sürdürürken, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü yetkilileri de aileyle irtibat kurdu.

***

Maalesef...

Özellikle doğu ülkelerinde ailelerin çocuklarını dövmesi son derece alışık olduğumuz bir durumdur.

Bununla ilgili pek çok da atasözü dilden dile dolaşmaktadır.

Bu sözlerin en bilineni 'kızını dövmeyen dizini döver' sözüdür.

Yani...

Bu söz; 'kız çocuğuna güvenme, dayakla dizginle' anlamını topluma dikte ediyor.

***

Peki, bizi de içinde saydığımız bu kültürde dayağın yeri neden bu kadar hakim.

Bu sorunun yanıtını görmek için geçmişe bakmak lazım.

Eğer, bir kişi şiddetin hakim olduğu bir hanede büyümüşse, büyük ihtimalle kendi de bir aile kurduğunda yine o yola başvuracaktır.

Yani...

Kültürel bir terbiye yöntemi olarak dayak nesilden nesle aktarılmaktadır.

***

Dayakla terbiye edilen bir neslin, doğru adımlarla geleceğe yürüyemeyeceğini her aklı başında kişi kabul eder.

İnsanın fıtratında olmayan bu davranış, şiddetin en acı tarafıdır.

Çocuğunu, eşini döven bir kişi öncelikle karşısındakinin ona gücünün yetip yetmeyeceğini hesaplamalıdır.

Böylesine adaletsiz bir yaklaşım, karşı tarafa ancak kin besletecektir.

Dünya üzerinde dayakla terbiye edilen hiçbir varlık bulamazsınız.

Ancak anlık bir çözüm ve geleceğe dönük bir sorun oluşturursunuz.

***

Gelişmiş toplumlarda birkaç münferit olay dışında, aile içi şiddeti çok fazla göremezsiniz.

Dayağı basitleştiren bir bakış açısı, toplumsal huzura ve parlak bir geleceğe vurulan kettir.

Bu noktada;

Toplumun bilinçlendirilerek, çocuklarını mantık, sevgi ve pedagojik açıdan yaklaşarak yetiştirmeye sevk edilmelidir.

Unutulmamalı ki...

Sevgi dolu hanelerde büyüyen çocuklar, çevresine de duyarlı yaklaşıp topluma faydalı olmak için elinden geleni yapacaktır.