Dünya nereye sürükleniyor?

Dünya son dönemde büyük bir çalkantı yaşıyor.

Tüm coğrafyalar sorun yumağına dönüştü desek yanılmayız.

Latin Amerika'da iç karışıklıklar, Afrika'da terörizm, Ortadoğu'da iç savaşlar, Uzak Asya'da güç mücadelesi Avrupa'da ise dinsel çatışmalar had safhada.

Dünyayı bu hale getiren sistemin başındaki ülke olan ABD'de ise Başkan Donald Trump'ın akıbeti tartışılıyor.

Önceki gün dünya gündemine bomba gibi bir haber düştü...

ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi, önceki gün Başkan Donald Trump'ın görevinden azledilmesi için resmi girişimde bulunduklarını açıkladı.

 Pelosi, Trump'ı adeta bombardımana tutarak; "Trump, yaptıklarının hesabını vermeli. Hiç kimse hukukun üzerinde değildir." açıklamasında bulundu.

Olayın gelişimine bakarsak;

Amerikan Wall Street Journal gazetesi, Trump'ın Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy ile temmuzda yaptığı telefon görüşmesinde, bu ülkeden Biden'in oğlunu soruşturmalarını istediğini öne sürmüştü.

İşte bu gelişme muhalif kanadı harekete geçirdi.

ABD'de seçimler 2021 yılında gerçekleştirilecek.

İç politikadaki çekişmeden dolayı Demokratlar, Cumhuriyetçi kesimde yer alan Trump'ı daha erken bir tarihte alaşağı etmek istiyor.

Şayet bunu yapamazlarsa,

Seçimlere kadar Başkan Trump'ı yıpratarak, seçimlerde avantaj elde etmek istiyorlar.

Eğer...

Trump, ABD halkının gözünde mağdur duruma düşerse bu kez seçimi açık ara farkla kazanması kaçınılmaz.

Böyle bir durumda da, dünyamızı çok daha büyük karışıklıklar ve çatışma ortamının beklediğini söylemek mümkün.

Çünkü...

ABD Başkanı'nın politikaları tamamen çatışmacı bir çizgide.

Müslümanları benimsemeyen, göçmenleri dışlayan, İsrail'in çıkarlarını gözeten, gelir eşitliğine karşı çıkan Trump'ın elindeki dünyanın karanlık günleri çok daha fazla yaşayacağı aşikar.

Aslında...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da New York'ta gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda da dünya liderlerine 'adaletsizlikten' sitem ederek, bu çarpık düzenin değişmesi gerektiğine işaret etmişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında ilk iş olarak Birleşmiş Milletlerin potansiyeli ve etkinliğinin güçlendirilmesi gerektiğini ifade etmişti.

Erdoğan, özellikle Güvenlik Konseyinde, adalete ve hakkaniyete uygun köklü reformların derhal gerçekleştirilmesi gerektiğini de vurgulamıştı.

Bu çağrıların gelecek dönemde nasıl karşılık bulacağını bekleyip göreceğiz.

Fakat gerçek şu ki;

Sömürü düzeni sona ermeden dünyada açlık, yoksulluk ve savaşlar eksik olmayacaktır.