Hava Durumu

Mesaj

Yazının Giriş Tarihi: 20.01.2017 09:36
Yazının Güncellenme Tarihi: 20.01.2017 09:36

21. yüzyıl ahalisi tam bir tüketim toplumu. Son kırk yılı düşündüğümüzde neleri boş verip nelerden vazgeçtiğimizi daha iyi anlarız.

            Makaralı teyplerden volkmenlere, volkmenlerden MP3'lere, Tuşlu telefondan akıllı telefonlara. Sınırsız bir değişim süreci.

            Evlerin yan yana olduğu, çıkmaz sokaklarda derdin, sevincin velhasıl her şeyin paylaşıldığı sokaklarda oluşturulan ortak yaşam alanından, ortak yaşam alanlarının oluşturulduğu sitelere taşındık ama hiçbir şeyimizi paylaşamaz hale geldik.

            Sad (27-29): Biz göğü, yeri ve ikisi arasındakileri boş yere yaratmadık. Bu inkar edenlerin zannıdır. Cehennem ateşinden dolayı vay inkar edenlerin haline. Yoksa biz iman edip yararlı işler yapanlarla, yeryüzünde bozgunculuk yapanları bir mi tutacağız? Yoksa Allah'a karşı sorumluluklarını bilenlerle yoldan sapanları bir mi  tutacağız? Sana indirilen bu Kur'an'da, mesajlarını düşünen akıl sahipleri için öğüt alsınlar diye her şeyi açıkladık ki akıl ve iz'an sahipleri ders alsınlar.

            Hesap gününü unutmamak gerekir. Ancak her şeyi öğüten her şeyi tüketmek için anafor oluşturan insan, hesap gününü, cenneti ve cehennemi de öğütmüştür. Günümüz toplumunda her haltı karıştırmasına rağmen asla cehenneme gitmeyeceğini hayal eden bir sürü insan var. Şimdiden cennette kullanacağı özel mönüler hazırlıyorlar.

            Hani meşhur hikayedir. Kırda oturan biri, bok böceğinin hayvan dışkısını yuvarlayıp yuvasına götürmeye çalıştığını görünce -Rabbim bunu neden yarattın ki, diye düşünmüş. Aradan biraz zaman geçince adam hastalanmış. Çok uğraşa rağmen çare bulamamışlar. En son Doktorun biri demiş ki - Bok böceğinden yerse inşallah şifa bulur. Adam hemen geçmişi düşünmüş ve - Rabbim bir daha işine karışmam, şimdilik bok böceği yiyeceğiz, daha çok karışsam daha neler yerim bilmem.

            Yerle gök arasındaki hiçbir yaratılmış şey lüzumsuz ve gereksiz değildir. Mutlak bir amaç uğruna yaratılmıştır.

            Yaratma fiilinin anlaşılmaması, ahlaki değerlerin çökmesine, manevi değerleri görmezden gelmeye hatta tüm değerlere karşı kör olmaya başlamaktır.

            Ölümden sonra, iyiyi kötüden, güzeli çirkinden, hakkı batıldan ayıran mutlak bir mahkeme vardır. Bu mahkemenin tanığı da hakimidir. Bu durumda neyi inkar edersen et cehennem o kişiye müstehak olacaktır.

            Ünlü şair Nazım Hikmet Bursa cezaevinde yatarken, her namaza gittiğinde mescitte kendisinden önce gelip ibadet eden bir mahkum görür ve sorar:

  • Sizin ceza alma sebebiniz?
  • Ben kader mahkumuyum.
  • Sebeb?
  • Annemi öldürdüm.

Üstad büyük bir şokun içindedir ve şu mısralar dilinden dökülür: "Anlamaya başlıyorum inanamayı yitirmenin pahasına."

Hayatı papağan gibi yaşayanlar, hiçbir zaman kendi fikri olmayanlar, başkalarına bir şeyler anlatırlar ama inançlarını kaybettirirler. Böylece hem kendi dünya ve ahiretlerini mahvederler hem de başkalarının.

Anlamak ve irdelemek için Kur'an'da mikron boşluk yoktur. Ancak sadece Akıl ve iz'an sahipleri bundan nasiplenirler. Geri kalanlar ya bozguncudur veya Allah'a karşı sorumluluklarının bilincinde değildir.

Kur'an'da mesaj çok nettir: Ya akıl ve iz'an sahibi olacaksın veya öteki.

Yarab; şu aziz ve mübarek Cuma gününde bizleri akıl ve iz'an sahipleri zümresine dahil et, her şeyi tükettiği gibi, inanmayı da tüketen kullarından değil ve bizi cemalinle şereflendir. (Amin)

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.