Hava Durumu

Ecel

Yazının Giriş Tarihi: 18.11.2017 08:45
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.11.2017 08:45

Dünya kurulalı beri, bir çok kavim, bir çok ümmet, bir çok topluluk belirli bölgelerde hüküm sürmüşler, topluluklar üzerinde hakimiyet kurmuşlar, ancak daha sonra yıkılıp kaybolmuşlardır.

            Bilinen Anadolu uygarlıklarından hatırladıklarım; Eti'ler, Urartu'lar, Sümer'ler, Pontus'lular, Lidya'lılar, Frigya'lılar, Roma, Bizans, Helen uygarlıkları yaşayıp, ömrünü tamamlayıp kaybolmuşlardır.

            Eti'lerin yaşadığı Doğu Akdeniz ve çevresinde ben Eti uygarlığındanım diyen bir kişi bulamazsınız. Doğu'da Urartu'lardan, Güneydoğu'da Sümer'lerden, Doğu Akdeniz ve Ege'de Lidya'lı, Frigya'lı bulamazsınız.

            Bu uygarlıkların halkları tamamen yok edildi mi? Hayır. Uygarlıkların içinde tebaa olarak yaşayan halkların dini, kavmiyeti de olmaz. Onlar muktedir olan kimse onun dinine ve kavmine bağlılık sergilerler.

Araf (34) : Her ümmetin-topluluğun bir eceli vardır. Belirlenen süre dolunca ne bir an geri kalırlar ne de bir an ileri gidebilirler.

Mekke'nin putperest yöneticileri, kendi iktidarlarının sonsuz olduğunu zannederek Peygamberimize davasında başarılı olamayacağını savundular. Oysa Mekke'nin fethi esnasında Mekke'de yaşayan putperestler bir yere gitmediler. Yönetici değişince onlarda yeni yöneticinin dini olan İslam'a geçtiler. Bunlar araştırarak iman etmek yerine taklit ederek amel etme yolunu seçtiler. Günümüzde de tebaa sadece mukallittir. Araştırmaz, okumaz, soruşturmaz, Kanı ortaya koymaz, taklit eder.

Yeryüzünde hüküm süren toplulukların başlangıçları mutlak surette adalet üzere başlar. Yeryüzünde ilk adalet sağlayıcı Adem'dir. Nemrut'un zulmüne başkaldıran İbrahim'dir. Firavunların zulmüne ayak direten Yusuf'tur, Musa'dır. Paganların zulmüne asi olan İsa'dır. Kureyş'in putperestlerinin rüşvetini kabul etmeyip adaleti savunan ve koruyan Muhammed Mustafa'dır.

Toplumların kavimlerin ecelini elleri altında bulunan topluluğa, tebaalarına yaptıkları uygulamalardır. Tebaalarına adaletle hükmeden veya adaletin tesisini korumaya çalışan yöneticilerin hükümranlığı uzun sürer. Zulüm asla payidar olamaz ve olmaz.

Hali hazırda yeryüzünün zalimleri Batı ve İsrail'dir. Eğer kendini Müslüman addeden kişiler ve topluluklar öze dönüş sağlamaya çaba gösterirlerse Allah nurunu tamamlamak üzere başımıza bizden ve adil bir yönetici gönderir ve etrafı da onun gibi olur, Batının ve İsrail'in helak olarak kurtuluşun Müslümanların avucuna konmamasına hiçbir neden yoktur. Ancak Fatih'in İstanbul'u fethi esnasında meleklerin dişi mi erkek mi diye tartışan ruhban topluluğunun halkın sıkıntılarını görmezden gelmesi sonlarını oluşturmuştur.

Osmanlının yıkılmasında da, lüks, ihtişam, rüşvet, tebaanın korunmaması ve zulüm yapan bendense göz yummam lazım felsefesi olmuştur.

Bu güne kadar yaşayan uygarlıkların en büyük çukuru; "zulmeden bendense göz yummam lazım felsefesi" olmuştur.

Allah her türlü rezilliğe, aşırılığa sabreder ancak zulme asla rıza göstermez. Ancak halk zulme razı ise, yıkılana kadar devamda karar kılar.

Bir ülkenin yönetilenleri nasılsa yöneticileri de aynı şekilde olur.

Helakına karar verilen veya ömrü dolan, eceli gelen toplumların sonu ne bir dakika uzatılır ne de bir dakika kısaltılır.

Her şeyin kalbinizce olduğu ve sonsuz hayatın düsturu ile yaşayan toplumda yaşamak umuduyla...

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.