Hava Durumu

Rusya analizi...

Yazının Giriş Tarihi: 20.02.2020 07:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 20.02.2020 07:30

Dünyanın askerî açıdan iki güçlü devletinden biri olan demir bilek SSCB'nin artığı ve ardılı Rusya, başta Orta Doğu ve sınırlarımız çevresinde son yıllarda bize ciddi sıkıntılar yaşatmaya başladı.

Nüfus yoğunluğu, coğrafi büyüklüğü, askeri gücü ve imparatorluk mirasçısı gibi özellikleri olan bahsi geçen ülkeyle Türkiye'nin birçok ortak çıkarına rağmen Rusya'nın emperyalist politikalarından ötürü önümüzdeki yıllarda Türkiye ile çıkar çatışması yaşayacağı ve aralarındaki sorunlarının yukarı doğru ivme kazanarak artış göstereceği müneccimlik gerektirmeyen bir realite.

Kan bağımız olan Azerbaycan Türklerinin topraklarını, kendisinin de isteğiyle gasp eden Ermenilere kol kanat germesi, gene kan bağımız olan Kırım Tatarlarının yurtlarının işgali ve sonrasında hak mahrumiyetine maruz kalmaları, hemen sınırdaşımız olan Suriye'de rejimin Sünni Müslümanların kıyımına yönelik icraatlarına destek çıkması kadim rakip ve düşmanımızın yakın tarihli kötülük argümanlarını oluşturmaktadır.

Kuruluşunda temelini Slavların oluşturduğu bu soğuk ülke insanı ve yönetimi, ikliminin etkisinden olsa gerek, insan ve çıkar tercihine maruz kaldığında düalist bir süreç yaşamadan tercihini hep menfaatlerini önceleyen politikalardan yana kullanmıştır.

Rusya'yı analiz ederken sadece bizimle olan ilişkilerini önceleyerek bir çıkarım oluşturmak ve bu ülke refleksleri ve stratejileri hakkında kuram geliştirmek yavan akıl yürütme olur. Bundan mülhem sağlıklı bir çözümleme için kendisinin diğer kadim rakipleriyle olan münasebetlerine de mercek tutmak elzemdir. Adı geçen ülkenin kafa dövüştürme karşıtları arasında Batı Avrupa'nın başat ülkeleriyle beraber Çin ve ABD de öncelikler arasındadır. Görünen fotoğrafta tam budur ama resmin arka fonlarına bakarsak Rusya'nın SSCB dönemindeki komünizm süreçleri de dahil olmak üzere ABD ile çakma bir düşmanlıkları göze çarpmaktadır. Ekim Devrimi'nden sonra Varşova Paktı'nın dağılıp komünist birliğin yıkılmasına kadar keskin düşman görünen bu iki ülke asla direkt olarak birbirlerine bir saldırıda bulunmamış, tavırlarını destekleyen icraatlara dahil olmamışlardır. Vietnam, Kore ve Afganistan'da başkalarının kanı üzerinden replika savaşlar yapmışlardır.

Doksanlı yılların başında dağılan 'Komünist Blok'un bileşenlerinden Kazakistan'da bulunan nükleer silahların Rusya'ya kazandırılması sürecinde ihtiyaç olan parayı Kazakistan'a ABD ödemiştir. ABD gerçek rakip olarak Çin'i görmektedir ve onun olası yayılımına karşı da Rusya'nın varlığını ve güç kazanmasını sürekli desteklemiştir. Bunun en somut örneğini adı geçen ülkenin Ukrayna toprağı olan Kırım'ın ilhakında ve sonrasında ABD'nin gösterdiği tavırda gördük. Kırım'ın işgaline tepkisi cılız birkaç yaptırımdan fazlası değildi. Suriye sürecinde de farklı şeyler yaşanmıyor. Adeta o ülkede çıkar paylaşımı yapılmış, herkesin kendi menfaati mevziisinde siper alınmasına iki tarafta rıza göstermiştir.

Yukarıda saydığımız argümanları dikkate alırsak Türkiye'nin uzun stratejik planlarında Rusya'nın bir güç bileşeni değil, konjonktüre göre çıkar ortağı ve her an namlusunu bize çevirecek karlı cephenin silahşoru olduğu ıskalanmamalı.

Türkiye'nin uzun vadeli yol haritasını ne ABD ne Rusya ne de Çin eksenli oluşturmamalı. Kendisini ufak rantlara satmayacak tarihi, kültürel ve dini bağları olan kendi güç dengesini oluşturacak dost ülkelerle saf tutmalıdır.

Asya'nın gelişmeye ve zenginleşmeye başladığı bu zamanlarda başta Pakistan, Azerbaycan, Afganistan, Türk Cumhuriyetleri ve birkaç Afrika ve Arap ülkesi ile derinleşecek ekonomik, askeri ve stratejik iş birliği, Türkiye'nin kanatlanıp uçmasına ve kendi hinterlandını oluşturan ülkelere kol kanat germesi için ihtiyacı olan gücü elde etmesine yeterlidir. Böyle bir güç dengesinin başat aktörü olmak, yerkürede Türkiye'ye yeni kapılar açacak hasretini çektiği nizam götüren günlerine dönüşünü hızlandıracaktır.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.