Hava Durumu

Eşitlik ve adalet çelişkisi

Yazının Giriş Tarihi: 31.10.2019 07:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 31.10.2019 07:30

Kime sorsanız yaşamınız boyu maruz kalmak istemediğiniz şey nedir diye eminim katılımcıların yüzde doksanı 'adaletsizlik' der. Aynı sorunun muhataplarına insanlar arasındaki sorunların çözülmesi veya minimize edilmesi için en öncelikli lazım gelen şey nedir diye sorulsa aynı oranda 'insanlar arasındaki eşitlik korunmalı' diye cevaplayacaklardır. Bu konularda bir hayli sayıda akademi bazlı nicel ve nitel araştırma yöntemiyle yapılmış bilimsel çalışma mevcut.

O zaman şu soru akla geliyor...

İnsanlar bu iki şeyi aynı anda istediklerine göre; bu kavramlar birbirine çok yakın mı veya birbirinin tamamlayıcısı mı? Yani eşitliği isteyen biri aynı zamanda adaleti de arzulamış mı oluyor?

Önce bu iki mefhumu kısaca tanımlayalım daha sonra bir örnek üzerinden analiz yaparak ortaya bir tez koyalım. Aristo'nun benim de katıldığım bir adalet tarifi var. Derki; 'Adalet hak edene hakkını vermektir eşitlik ise herkesçe bilinen kabul görmüş haliyle yaşamdaki fırsatlardan insanların eşit biçimde yararlanmasıdır.' kamu hizmetlerinden faydalanma, masumiyet savunması, vatandaşlık hakları vs...

Demiştik ya bir örnek üzerinden tahlil yapalım diye örnek konumuz, kamuya personel alımını eşitlik ve adalet ilkeleri üzerinden değerlendirelim.

Eşitlik ilkesi der ki; eğer belli sayıda kamuya personel alınacaksa belirtilen yetkinliğe sahip herkes başvurabilir. Ama peki bu adil midir veya eşitlik adaletli bir şey midir çözümleyelim...

Düşünün yüz personel alınacak bir kamu işine, dört yüz kişi başvurdu, bunların yarısı kadın yarısı erkek... Başvuran kadınların çoğunun eşinin bir işi var yani evli olanların ailelerinde bir gelir girdisi var, bir kısım cüzi erkek başvurucunun da gene kamuda veya özel sektörde eşleri istihdam ediliyor, bu eşleri çalışan iki farklı cinsiyete sahip grupların dışında kalan gene farklı cinsiyete sahip iki farklı grubun da ailelerine girdi olan düzenli bir gelirleri yok yani evde çalışan yok ve dolayısıyla bir gelirde yok.

Şimdi aynı yetkinliğe sahip sınavda birbirine çok yakın başarı göstermiş bu insanları aynı yöntem ve hassasiyetle işe almak adalet mi? Bir kısmının evine götüreceği ekmek yok kimi de sosyalleşmek ve evde sıkıldığı için çalışmak istiyor. Peki devlet iş talebinde bulunan bu insanlara eşit gözle bakabilir mi veya burada oluşan eşitlik ilkesi adaletli olmuş oluyor mu?

Unutulmamalı ki yarış eşit ihtiyaç sahipleri arasında eşit koşullarda yapılırsa adil olur. Devlet bir yanda aynı evden iki kişiye birden iş olanağı tanırken ayni liyakate sahip başka birilerini soğana muhtaç etmiş oluyor. Bence hayır bu adaletli bir sistem değil. Hak edene hakkını vermek adalet ise herkese ihtiyacına yetecek kadar vermek eşitliğin gereğidir. İşte bu iki ilke bu düzlemde değerlendirilirse bu iki kavram birbirini tamamlar.

Bir başka kısa örnekle de ele alırsak; kömür madeninde çalışan yüz kişi düşünün... Farklı kiloda ve boyda, dolayısıyla bunların üretimi de farklı olacaktır. Kimi az kimi çok bunların bedensel gıda ihtiyaçları da farklı olacak. Altmış kiloluk bir adamla doksan beş kiloluk bir adamın gıda ve beslenme ihtiyacı aynı mı? Şimdi bu çalışanlara eşitlik perspektifine uygun şekilde öğlen iaşesi olarak herkese yarım ekmek ve bir kap yemek verelim. Bu, altmış kiloluk adama göre normal, doksan beş kiloya aynısını verirsen çalışanlar eşittir diye adil davranılmış olunur mu?

Demek ki toplumda kabul gören bakış açısıyla eşitlik ve adalet birbiriyle uyuşmuyor. Eşitlik herkesin ihtiyacı kadar, adalet herkesin hak ettiği kadar paradigmasıyla değerlendirilirse, bu iki kavramın içi dolmuş ve birbirini tamamlar niteliğe kavuşmuş olur... Yoksa eşitlik EN BÜYÜK ADALETSİZLİKTİR!!!

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.