Hava Durumu

Din ve devlet ilişkisi

Yazının Giriş Tarihi: 14.11.2019 07:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 14.11.2019 07:30


Din, ilk insanın (HZ. ADEM)  yaradılışından beri insan hayatında var olan bir ihtiyaç, emir sorumluluk veya zorunluluk. Devlet ise aradan çok uzun zaman geçtikten sonra demo çalışmaları Mezopotamya şehir devletleriyle yapılan zaman geçtikçe yeni formlar alan nicelik ve niteliksel olarak değişip gelişerek kendini tamamlama yolculuğuna hala devam eden bir organizasyonel yapıdır. Bundan yaklaşık üç yüz  elli yıl kadar önce  günümüz devlet yapılarının kurumsal organları sistemleştirilmeye başlandı 17.yüzyılı ilk yarısında Vestfalya Barışı,18 yüzyılda Amerikan bağımsızlık mücadelesi ve akabinde Fransız devriminin oluşturduğu dinamik süreç, 1.ve 2. Dünya savaşlarından sonraki gelişmelerin sonuçlarıyla günümüz devlet yapılarının oluşmasına varan sürecin kilometre taşları oturtulup, yol haritasının sonuna gelindi.

Peki insanın yaradılışından beri iç içe olduğu yıldan yıla nesilden nesile aktarılarak toplumların yapılarında en geniş yapısal sıkala dilimine sahip olan bu değeri gene insan ve topluma hizmet etmek için oluşturulmuş devlet denen organizasyondan nasıl tamamen çıkarıp, devleti seküler forma sokup dindar insanlarla devleti bütünleştireceksiniz. Evet dindar olmayan veya dine biraz daha mesafeli kesim için bu durum sorun olmayabilir ama düşünün toplumun büyük bir kesimini oluşturan yaşamını inancına göre dizayn eden cenahı yok saymış dışlamış olursunuz. Yani dindar insanları dinsiz bir devletle yönetemezsiniz.

Peki böyle yaparsanız ne olur? Yani inançlı insanların başına inanca mesafeli bir kurumsal yapılanmayı, devleti, şemsiye gibi toplumun üzerine açarsanız ne olur?

Bu oluşan paradoksal durum sağlıklı sonuçlar doğurmayacaktır. Rasyonel düşünen devlet ve insan bileşenlerinin geleceğine pragmatik perspektifte bakan herkes olması kaçınılmaz menfi sonuçları kestirmesi zor değil.

Bu durumun çok çeşitli yansımalarını burada sıralamak mümkün olmayacağından tezimizi bir argümanla temellendirip ispatlayalım.

Eğer dine devlet mesafeli olursa insan hayatı da zorunlu ihtiyaçlar kadar önemli yer tutan teolojik gereksinim kendine uygun zemin arar. İnsan tarafından böyle bir zemin ve iklim bulunduğunda da sorgulamadan araştırmadan hemen var olan yapıya dahil olmak eklemlenmek ister. Çünkü kendisine doğru zamanda doğru zemini hazırlayacak devlet kendini dışlamakta ve yok saymaktadır. İkinci seçeneği yoktur burada dini ve inancından dolayı kıymetli ve değerlidir. Bu dahil olunan grupların gizli ajandaları bu insanların gündemini oluşturmaz çünkü sorgulayamaz, bunun dışında bütün yollar kapalıdır. Bu yapıların zararlı olanlarının kirli emel ve amaçları doğrultusunda elemanları ekonomide devlet kadrolarında iyice yerleşir, yeşerir ve sonunda devleti işgal edip ele geçirmeye kalkarlar.

Fetö Terör örgütü devletin geçmişte dine menfi yaklaşımının bir sonucu değil midir? Doğal ihtiyaçların giderilmesini devlet yapmazsa devlet ve millet düşmanları işte bu boşluğu kullanıp devlete ve millete hain yetiştirir.

Peki bu sürecin müsebbibi kim? Laikliği dinsizlik diye cahilce yorumlayıp milleti de bu ceberrut, ucube düşünce yöntemiyle dönüştürmeye çalışan çakma Atatürkçüler yani yansıma Kemalistlerdir.
 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.