Hava Durumu

Çokseslilik

Yazının Giriş Tarihi: 12.03.2020 07:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 12.03.2020 07:30

Bu hafta bir ülkede farklı siyasi görüş ve düşüncelerin önemini, dozunu, yöntemini, pozitif ve negatif yansımalarını işleyeceğiz.

Herhangi bir coğrafyada yönetim hakimiyeti kurulmuş ve o coğrafyada yaşayanlar tarafından da bu yönetim kabul edilmişse bu yerde meşru bir yönetime sahip devlet vücut bulmuş demektir. Bahsettiğimiz devlet, günümüzde uluslararası meşruiyetini Birleşmiş Milletler'in kendisini defacto olarak tanımasıyla da tamamlamış oluyor. Düşünüldüğünde bir devlet yapılanmasında yönetimi legalize eden son yüz elli yılın yöntem sistemi demokrasi ve onun olmazsa o olması seçimlerdir.

Merkezi yapılanmanın gereği kadar da halka daha yakın olan ekonomik ve kent yönetimi açısından yarı otonom yönetim sayılan yerel yönetimlerde çok önemlidir.

Hem merkezde hem de merkezden çevreye yayılımında uygulanması mümkün olmayan tam demokrasi yerine temsili demokrasinin işleyişi tam sağlanarak yapılmış seçimlerle yöneticiler seçilmiş olsalar dahi bu o meskûn mahalde tam fikri mutabakat sağlandığı anlamına gelmiyor. Çünkü demokrasiler günümüzde çoğulcu değil çoğunlukçu bir mantaliteyle işliyor.

Hal böyle olunca da yönetimin dışında kalan azınlık ki bazı yerlerde ve bazı zamanlarda çoğunluk homurtulu sesler çıkarmaya başlıyor, bu da demokrasinin gereği olarak normal. Bu durum hatta çoğulcu yaklaşım hâkim olsa bile gene çok fazla bir şey değişmeyecek. Başat olan siyasi unsurlara daha edilgen ve kırılgan olanlar dış bilemeyecekti.

Yukarıda dedik ya, bu demokrasinin gereği yönetime ikazda veya itirazda bulunmak zaman zaman sesini yükseltmek, gördüğü yanlışları ve yaşadığı hak mahrumiyetini dillendirmek ülkede yaşayan tüm bireylerin ve kurumsal siyasi organların hakkı.

Ancak! Farklı ses çıkarmak, muhalif olmak eğer yaşadığınız devletin ülkesine ve o devletin üniter yapısına, siyasi bütünlüğüne zarar verenlere hizmet ediyorsa siz hangi masum amaçla söylemiş olursanız olun sonuçta devletinize ve ülkenize dolayısıyla kendinize zarar veriyorsunuz demektir.

Tabi eğer siz kendinizi ülkeniz ve devletinizle bir bütünün bileşeni olarak görüyorsanız bu sav doğrudur. Yani varlığınız milletinize ve devletinize armağansa böyledir.

Devlet bir orkestra gibidir. Farklı sazlar farklı sesleri çıkarır ama her farklı sazdan çıkan her farklı ses şefin yönetiminde çalınmaya çalışılan eserin ana sesine hizmet eder. Yani kemanın çıkardığı sesle bağlama veya flütten çıkan ses parçanın bir bütün halindeki harmonisinin oluşumuna yükselişine hizmet eder.

Şimdi ülkemizdeki son günlerin önemli olayına yani Meclis kavgasına sebep olan sürece  bu paradigmayı uygularsak bakalım, bize muhtemel hangi sonuçların ayak izlerini gösterecek.

Ülkemiz tabiri caizse düşük yoğunluklu bir savaş içinde... Hem de savaştığı her ne kadar dolaylı olarak bir ikinci kuvvetle ilintiliyse de bence direkt olarak dünyanın iki askeri süper gücünden birisiyle direkt savaş halindeydi. Böyle bir konjonktürde, tam da bu savaşın gidişatına yön verecek ikili görüşmelerin yapıldığı zamanda olabildiğine hem haksız yere hem de hakaret içeren, birlik ve beraberlikte büyük çatlak oluşturup karşı tarafı cesaretlendirecek yaklaşımda ve faaliyette bulunmak rasyonel ve realist pencereden bakıldığında hainliğin önceki evresi gibi geliyor bana.

Hainlik düşmanla iş birliği yapmaktır, bir alt seviyesi de ülkenize karşı düşmanca tavrı olan yapıların çıkarlarına direk veya dolaylı olarak hizmet etmektir.

Vurgulanmaya çalışılan olayın her ne kadar içeriği ve yöntemi yanlışsa da bence zamanlaması ve dozu daha da yanlıştı. Akıllardan geçen olay Türk devletine ve siyasetine hiçbir katkı sunmamış, siyasi seviyeyi yerlere sermiş bu ülkenin köklü partilerinde de köklü vatan düşmanlığı yapanlar olduğu bilindiği halde tekrar gün yüzüne çıkmıştır.

Bu menfi durumun ülkemizde yaşanmasının müsebbibi ise hakaret ve kötü niyet dolu sözleri kinle mırıldayan sesin sahibi kadar onun destekçileridir de.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.